 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1975/1065
K: 1976/2578
T: 29.09.1976
DAVA : Taraflar arasındaki evlilik kaydının terkini davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; izmir 4. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 25.3.1975 gün ve 460-139 sayılı kararın incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 9.6.1975 gün ve 4528-5246 sayılı ilamı ile, (evlendirme memurunun idari görev sınırının dışına çıkarak bir evlendirme işlemi yapması halinde, o yer evlendirme memurunun görevini gasp etmiş olacağı için yaptığı nikah yok sayılır. Yokluk ifade eden işlem ve sözleşmelerde iyi niyete dayanılamayacağı gibi, bunlar herhangi bir suretle de geçerlik kazanamazlar. olayda davacıların miras bırakanı İzmir'de oturmakta ve İzmir nüfusunda kayıtlı bulunmakta iken, Trazlı köyü muhtarı İzmir'e gelerek evlendirme işlemi yapmıştır. Bu itibarla evlenme akdinin ortadan kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken) sebebiyle bozulacak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz eden: Davacılar vekili.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Evlenme akdinin şekil şartlarından bir kısmı asli şartlar olup bunlara uyulmama aktin yokluğu yani hükümsüzlüğü sonucunu doğurur. Diğer bir kısım şekil şartları ise tali nitelikte olup, bunlara uyulmaması diğerinde olduğu gibi aktin yokluğu sonucunu doğurmaz; hukuken geçerli bir evlenme akdi mevcut sayılır.
Evlenme akdinin iki aslı şartından biri evleneceklerin iradelerini karşılıklı ve birbirine uygun bir biçimde açıklamaları diğeri ise resmi memurun katılmasıdır. Buradaki resmi memur Medeni Kanunun 108. maddesi hükmünce belediye dairesinde veya heyeti ihtiyariyede, belediye reisi veya reisin evlenme işlerine memur ettiği vekili veya muhtardır. Olayda, davacılardın miras bırakanı İzmir'de ikamet etmekte ve İzmir nüfusunda kaytılı bulunmakta iken, Trazlı köyü muhtarı İzmir'e gelerek miras bırakanın evlenme akdini gerçekleştirmiştir. Resmi memurun katılmış bulunmasından söz edilebilmek için adı geçenin herhangi bir yerde resmi memur olarak görevli bulunması yeterli sayılamaz. Aynı zamanda o memurun yer itibariyle de akdi yapmaya yetkili olması zorunludur. Başka bir anlatımla bu iki koşulun birlikte bulunması ile evlenme akdini yapmaya yetkili memur sıfatı gerçekleşebilir. Aksi halde ağır ve açık bir yetki gasbına geçerlilik tanınmış olur ki bu da örneğin Van'da görevli bulunan bir evlendirme memurunun İstanbul'a gelerek evlenme akdini icra edebileceği sonucunu doğurur. Aynı durum köy muhtarları için de söz konusudur. Köy muhtarı ancak idari yönden görev alanı içerisinde bu sıfatla faaliyette bulunabilir, o alan dışında bir evlenme akdine resmi memur olarak katılması açık bir yetki gasbı sayılır. Az önce açıklanan hukuki esaslar ve davaya esas olan maddi olaylara göre miras bırakanın evlenme akdini yer itibariyle görevli bir resmi memur gerçekleştirmediğinden ortada hukuken geçerli bir evlenme yoktur. Yapılan akit yasa karşısında Keenlem yekündür. Bunun sonucu olarak artık akdin taraflarının iyi veya kötü niyetlerini araştırmaya dahi gerek bulunmamaktadır. Bu nedenlerle mahkemece Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen özel daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının özel daire bozma kararında gösterilen sebeplerden dolayı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 429. maddesi gereğince bozulmasına, ilk görüşmede gerekli yasal çoğunluk sağlanamadığı cihetle 29.9.1976 gününde ikinci görüşmede yarından bir fazlayı geçen çoğunlukla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Evlenme akdinin yetkili resmi memur tarafından akdedilmesi hiç kuşkusuz evlenmenin hukuken geçerli sayılması için asli şekil şartlarından birisidi. Bu şartın yerine getirilmemesi halinde evlenme akdi hukuk açısından yok hükmündedir. Olayda evlenme akdini yapma yetkisini haiz resmi memur yer itibariyle görev alanı dışına çıkarak İzmir'e gelmiş ve evlenme akdini yapmıştır. Resmi memur aslında evlenme akdini yapmaya yetkili bulunduğuna göre akdin taraflarının iyi niyetli olması halindeki aksi ispat olununcaya kadar aslolan iyi niyettir, iyi niyetin korunması ve sözleşmenin geçerli sayılması gerekir. Nitekim İsviçre uygulamasında bu gibi hallerde evlenme hukuken geçerli kabul edilmiş ve bu çözüm doktirinde de benimsenmiştir. 1924 yılında Lengnav'da azledilen resmi memurun kıydığı on nikah tarafların iyi niyeti nedeniyle geçerli sayılmıştır. Eğer resmi memurun dairei memuriyeti dışında akdedeceği evlenme akidlerinde de evlenenlerin iyi niyetli olmaları halinde akdi geçerli kabul etmek gerektiği görüşündedir. Hatta aynı hukukçuya göre bu sonucu benimsemekte zaruret vardır. Tuor daha ileri giderek resmi memurun yetkisizliğinin akdin geçerliliğini etkilemeyeceğini ileri sürmektedir. (Dr. A. Egger - Aile Hukuku -İst. 1943, S. 128 - 129, F. Tuor Locode Civil Svisse 1942 - S. 131 - 132, Not : 6).
Avusturya uygulaması da bu yola gittiği gibi Alman Medeni Kanununda da aynı çözüm yasalaştırılmıştır. Olayda sözleşmenin taraflarından olan davalının kötü niyetli bulunduğu ispat edilemediğine göre yukarıda açıklanan esaslar uyarınca direnme kararının ONANMASI oyundayız.