 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1975/89
K: 1975/96
T: 05.05.1975
DAVA : Hırsızlığa teşebbüsten sanık R.U.'nun yapılan yargılaması sonunda hükümlülüğüne ilişkin (Manisa Asliye Ceza Mahkemesi)nden verilen 8.5.1974 günlü hüküm, Yargıtay 6. Ceza Dairesince incelenerek bozulmasına dair verilen 11.4.1974 gün ve 1757/1729 sayılı ilama karşı C. Başsavcılığına, 6. Ceza Dairesinin bozma kararının kaldırılarak, yazılı emir istemine dayanan ihbarnamenin reddine karar verilmesi istemini bildiren 18/4/1975 gün ve 12 sayılı itiraznamesiyle dosya 1. Başkanlığa gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü :
KARAR : Muhtelif tarihlerde işlediği hırsızlık ve hırsızlığa teşebbüs suçlarından sanık 1.3.1961 doğumlu R.U. Manisa Asliye Ceza Mahkemesi'nde yapılan yargılaması sonunda; 3.7.1974 gün ve 196/473, 8.7.1974 gün ve 78/119, 8.5.1974 gün ve 77/121, 29.4.1974 gün ve 79/103 ve 29.4.1974 gün ve 80/100, 29.4.1974 gün ve 76/101, 15.4.1974 gün ve 102/189 sayılı ilamları ile hükümlendirildiği hapis cezalarının bir islah kurumuna devam ettirilmek suretiyle, infazına 647 sayılı Cezaların infazı hakkındaki Kanunun 4 ncü maddesinin 3 ncü bendi mucibince kesinleştiği anlaşılmış ancak; yasaya uygun olarak kurulmuş böyle bir müesese bulunmaması üzerine, Adalet Bakanlığının 7.4.1975 gün ve 13171/sayılı yazılı emirlerine atfen C. Başsavcılığı; ülkemizde henüz bu netelikte bir müessese kurulmadığı için, kararların infaz yeteneği bulunmayacağı gözetilmeden yazılı biçimde hüküm tesisinde isabet görülmediğinden CMUK.nun 343 ncü maddesi uyarınca mezkur hükümlerin bozulmasına karar verilmesini istemiştir.
Yargıtay 6. Ceza Dairesi ise 11.4.1975 gün ve 1757/1729 sayı ile; (yazılı emre dayanan bozma isteği incelenen dosyalar münderecatına göre yerinde görüldüğünden kabulü ile sanık R.U.'nun hakkında verilip kesinleşen.) kararların CMUK.nun 343 ncü maddesi gereğince bozulmasına karar verilmiştir.
C. Başsavcılığı yazılı itirazında özetle; 647 sayılı Yasanın değişen 4 ncü maddesi 3 ncü bendinin halen yürürlükte bulunmasına, mahkemenin 6. Ceza Dairesince yazılı emir üzerine bozulan kararların bu hükme ve neticeden yasaya uygun olmasına, CMUK.nun 343 ncü maddesi uyarınca temyiz edilmeksizin kesinleşen hükümlerin (kanuna muhalefet) edilmesi halinde bozulabileceğine, 647 sayılı Yasanın sözü edilen maddesinde öngörülen (islah müesseselerinin) kurulmaması yüzünden hükmün infaz edilemeyişi ise bir (kanuna muhalefet) hali olmayıp yerine getirme ile ilgili görülmesine nazaran özel daire bozma ilamı kaldırılarak (yazılı emirle bozma isteğinin reddine) karar verilmesini istenilmiştir.
1 - CMUK.nun 343 ncü maddesi hakim tarafından ve mahkemelerden verilen ve temyiz mahkemesince tetkik edilmeksizin kat'ileşen karar ve hükümlerde (kanuna muhalefet) edilmesi halinde karar ve hükümlerin bozulabileceğini emreder.
Usul Kanununun 307 nci maddesinde hukuki bir kaidenin tatbik edilmemesi yahut yanlış tatbik edilmesini kanuna muhalefet olarak tanımlanmış, aynı Yasa 308 nci maddesinde ise gösterilen sekiz halde kanuna mutlaka muhalefet edilmiş sayılacağı bildirilmiştir.
Yazılı emirle bozulan ve yukarıda tarih ve sayıları belirli mahkeme kararlarında ise bozma gerekçesi; Usulün bu iki maddesinde gösterilen (herhangi bir kanuna muhalefet haline) değil, aksine hakkında TCK.nun 54/3 ncü maddesi uygulanan sanığın kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezasının 647 sayılı Kanunun 4 ncü maddesinin 3 bendine göre (bir islah kurumuna devam ettirilmek suretiyle infazı)na ilişkin ve aynı maddenin 2 nci fıkrasına uygun surette verilmiş kararların (infaz kabiliyeti olmadığı) nedenine dayanmaktadır. Böylece kararlarda kanuna muhalefet edildiğinden söz edilemiyeceği aşikardır. Bu bakımdan mezkur kararların gösterilen gerekçe ile Usulün 343 ncü maddesi uyarınca bozulması olanaksızdır.
Kaldı ki; 647 sayılı Kanunun 4 ncü maddesinin 8 nci fıkrasında "tedbir hükümlerinin yerine getirilmesi hükümlünün ihtiyarından olmayan sebepler yüzünden imkansız hale gelmiş ise hükmü veren mahkemece bu tedbir başka bir tedbire hükmolunacağı" yazılıdır.
Olayımızda da mahkeme kararını, 647 sayılı Kanunun 4 ncü maddesi 3 ncü bendinde yazılı (bir eğitim veya islah kurumunun) kurulamamış olması nedeniyle, yerine getirilmemesi söz konusudur. Böylece açıklandığı gibi bahsi geçen kararlarda, bir kanuna muhalefet halinden değil ancak tedbir hükümlerinin yerine getirilmesinin hükümlünün ihtiyarında olmayan sebepler yüzünden imkansız hale gelmesinden bahsedilebilir. Bu durumda ise 647 sayılı Yasanın 4 ncü maddesinin 8 nci fıkrası ile C. Savcılarının isteği üzerine mahkemece bu tedbir yerine başka bir tedbire hükmolunacağından böyle bir kanun yolu varken yasalara uygun olan ve kesinleşen yukarıda tarih ve sayıları belirli mahkeme kararlarının CMUK.nun 343 ncü maddesi mucibince yazılı emir yolu ile bozulması yasaya aykırı olur.
Bu nedenlerle C. Başsavcılığının yazılı itirazının kabulüne karar verilmelidir.
2 - Çoğunluğa karşı olan görüş 647 sayılı cezaların infazı hakkındaki kanunun uygulanmasına ilişkin tüzüğün 85 inci maddesi; sözü edilen Kanunun 4/3 ncü madde ve bendinde gösterilen (bir eğitim ve islah kurumu) na devam etmek suretiyle kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezanın infazına karar verilecek ise, mahkemece bu kurumun karar yerinde gösterilmesine amirdir. Bu kanuni gerek yerine getirilmemişse, ki sözü edilen kararlarda tesbit edilmemiştir, bu nedenle de infaz yetenekleri yoktur. O halde bu kanuna muhalefet halidir ve özel daire bozması da yasaya uygundur. Bu itibarla itirazın reddine karar verilmelidir.
SONUÇ : Açıklanan nedenle C. Başsavcılığının yazılı itirazının kabulüne, Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 11.4.1975 gün ve 1757/1729 sayılı bozma ilamının kaldırılmasına ve C. Başsavcılığının Yüksek Adalet Bakanlığının 7.4.1975 gün ve 13171 sayılı emirlerine müstenit 9.4.1975 gün ve 6/307 Y.E. sayılı yazılı emirle bozma isteğinin reddine 5.5.1975 gününde üçte ikiyi geçen çoğunlukla karar verildi. @de