 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1975/30
K: 1977/94
T: 07.03.1977
DAVA : Zorla kız kaçırmaktan sanık (M), (M.K.), (M.Y.), (N) ve (A) nın yapılan yargılamaları sonunda; hükümlülüklerine ilişkin Kırklareli Ağır Ceza Mahkemesi'nden verilen 10.2.1976 günlü hüküm, o yer C. Savcısı ve katılanın temyizleri üzerine Yargıtay 5. Ceza Dairesince incelenerek 24.3.1976 gün ve 956/932 sayılı ilamıyla bozulup yerine geri verilmiştir.
İlk hükümde direnmeyi kapsayan 17.12.1976 gün ve 64/167 sayılı son hükmün Yargıtay'ca incelenmesi katılan vekili tarafından istenilmiş evvelce koşulu da yerine getirilmiş olduğundan dosya C. Başsavcılığının hükmün bozulması istemini bildiren 26.1.1977 gün ve 5/116 sayılı tebliğnamesiyle 1. Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Ergin olmayan (F) yi kaçırmaktan sanıklar (M), (M.K.), (M.Y.), (N) ve (A)nın yapılan yargılamaları sonunda T.C.K.nun 430. maddesi delaletiyle 432, 433 ve 59. ve (A)nın ayrıca 55/3 ve 647 sayılı Kanunun 4. maddeleri ile mahkumiyetlerine ve cümle sanıkların cezalarının ertelenmesine ilişkin hükmü Özel Daire; 1 - ...Mağdure ile sanığın sığındıkları eve, ailelerinin barıştığı yolunda haber gelmesi üzerine, mağdurenin sanık (M) tarafından dayısının evine getirilerek teslim edilmesinde nedamet duygusu ile kendiliğinden iade bahis konusu bulunmadığı nazara alınmaksızın sanıklar hakkında T.C.K.nun 432. maddesinin uygulanmasını, 2 - ...Yasaya aykırı bularak bozmuş, mahkeme ise ileri sürdüğü bazı gerekçelerle evvelki kararında ısrar etmiştir.
1 - T.C.K.nun 432. maddesinde; yukarıdaki maddelerde yazılı cürümlerden birinin faili, kaçırdığı veya alıkoyduğu kimseyi hiç bir şehevi harekette bulunmaksızın kendiliğinden kaçırdığı eve veya ailesinin evine iade eder veyahut ailesi tarafından alınması mümkün olan emniyetli diğer bir yere getirip serbest bırakırsa 429. maddede yazılı halde bir aydan bir seneye kadar, 430. maddede yazılı halde, altı aydan üç seneye kadar, 431. maddede yazılı halde, bir seneden beş seneye kadar hapis cezası ile cezalandırılacağı öngörülmektedir.
Görülüyorki maddede eyleme uyan cezaların azaltılarak ve hatta nev'i de değiştirilerek verilmesi için; fail tarafından 1 - Kaçırılan ve alıkonulan kişiye karşı hiç bir şehevi harekette bulunulmaması, 2 - Mağdurenin,a) kaçırıldığı eve, b) veya ailesinin evine, iade edilmesi, c) yahut ailesi tarafından alınması mümkün olan emniyetli diğer bir yere, getirilip serbest bırakılması ve nihayet 3 - Failin bu iade ve terk eylemini "kendiliğinden" hiçbir dış etki hile veya cebir olmaksızın yerine getirmiş olması, gibi üç koşulun bir arada olması gerekmektedir.
Olayımızda sanıklar tarafından mağdure zorla kaçırıldıktan sonra kendisine şehevi bir harekette bulunulmadığı ve yine mağdurenin ailesi tarafından alınması mümkün olan emniyetli bir yere getirilip serbest bırakıldığı koşulları gerçekleşmekte ise de, bu iade keyfiyetinin kendiliğinden yerine getirildiği hususunun kabullenmek olanaksız görülmektedir. Şöyle ki; dosya ve toplanan delillere nazaran; mağdurenin babası, kızının normal yollarla geri getirileceğini ummadığı için "sanık (M) ile evlendirmeye razı olduğunu" açıkladığı ve bu açıklamayı mağdure ile bir arada gizlenmekte olan sanığa, (A.K.) gelerek "bu iş tamamdır kızın babası anlaştı, gelin" diye bildirdiği için sanığın mağdureyi teslim ettiği anlaşılmaktadır. Ekseri olaylarda bu hileli yola bizzat mağdurların başvurup teslim edilmelerini sağladıkları cihetle, bu durumda sanığın kendiliğinden mağdureyi geri getirdiği kabul edilemez. Zira sanık aldatılmasa idi geri dönmeyeceği aşikardı ve böylece yasanın amaçladığı iki husustan biri olan harici etkilerden öte sanığın kendi aklı veya duyguları ile diğer bir deyimle eylemden duyduğu pişmanlıkla mağdureyi serbest bırakması hali gerçekleşmemiştir.
Bu nedenlerle mahkemenin özel daire bozma ilamına uyamak doğrultusunda bir karar vermesi gerekirken ileri sürdüğü yasal olmayan gerekçelerle verdiği hüküm usule ve yasaya aykırı görülmüştür.
Bu itibarla müdahilin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.
2 - Çoğunluğa karşı olan görüş ise; T.C.K.nun 432. maddesinde ileri sürülen koşullardan biri olan kendiliğinden deyimi geniş anlamda yorumlanarak failin herhangi bir maddi cebire maruz kalmadan mağdureyi iade etmesi sözkonusu olmalıdır. Maddede güdülen amaç suç mağdurun hertürlü şehevi tecavüzden korunması ve ırz ve namusuna bir tecavüzün önlenmesidir. Madde metninden sanığın ayrıca pişmanlık duyması gerektiğini de anlamak güçtür, ve olayımızda da mağdureye bir günü şehevi bir tecavüz vuku bulmadan sanık kendiliğinden onu dayısı evine getirdiği anlaşıldığından bu durumda dosya ve delillere uygun bulunan direnme hükmünün onanmasına karar verilmesi gerektiği yolundadır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle tebliğnamedeki istek gibi direnme hükmünün BOZULMASINA, depo parasının geri verilmesine 14.2.1977 gününde gerekli yasal çoğunluk sağlanamadığından 7.3.1977 gününden yarıdan bir fazlayı geçen çoğunlukla karar verildi.