 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1975/217
K: 1975/199
T: 22.09.1975
DAVA : Sağ ayağı uyluğundan olmadığı için topal Şeref adı ile anılan ve mıntıkasının kabadayılarından olduğu ve caddenin haracını da aldığı bildirilen maktulün, adam öldürmek cürmünden mahkum olup, cezasını çekmekte iken; Af Kanunundan yararlanarak tahliye edildiği, olaydan bir gün önce kahve önüne geldiğinde, ayak ayak üstünde oturmakta olduğunu görünce sanığa "ben gelince ne diye ayağa kalkmadın?" diye hitap ettiği, sanığın; (bir kusur mu işledik ağabey?) demesine karşılık ta, bastonuyla onu yedi gün iş ve gücünden kalacak derecede dövdüğü, ertesi gün sanık aynı mahaldeki börekçi dükkanının önünde oturmakta iken; ara sokaktan çıkan maktul bir koltuğunda koltuk değneği olmasına rağmen, öteki elindeki bastonla birlikte tuttuğu tabancası ile sanığa; "ben sana buralara gelme demedim mi?" diye ayrıca da küfrederek yaklaştığı, börekçi dükkanına kaçan sanığın "üzerime gelme, doluyum, vururum" ihtarına aldırmayarak bir el tabanca ile sanığa tevcihen ateş ettiği, böylece sanığın da nefsine karşı bu silahlı ve haksız tecavüzü filhal def'i zaruretinin bais olduğu mecburiyetle maktule ateş ederek onu öldürdüğü, aşamalarda olayı bu yolda izah eden sanık savunmasını doğrulayan tekmil görgü şahitlerinin yeminli beyanları, raporlar ve dosya münderecatı ile anlaşılmaktadır.
Ölenin kişiliği belli de olsa, sanığın bir gün önceki olay için ilgili mercilere başvurmamasıhali, bir anda meydana gelen bu olayda, TCK.un 49. maddesinin hakkında uygulanmasını önleyici bir gerekçe sayılamayacağı gibi (ölen topaldır, o sanığın olayda meşru savunma halinde bulunmadığı ileri sürülemez. Zira, silahlı, hele tabanca gibi uzak mesafeler için müessir ve öldürmeye elverişli bir aletle haksız bir tecavüze uğrayan kimsenin, hayatı ve nefsi için tehlike meydana gelmiş olur. Bu ahvalde, şahsın kaçıp kurtulması beklenmez. İnsiyakları, onu savunmaya zorlayacaktır. Kaldı ki, mütecaviz olan şahıs, adam öldürmekten sabıkalıdır ve bu hüviyeti de lellidir.
Böylece sanığın, TCK.nun 49. maddesine uyan meşru savunma halinde eylemi işlediğinin kabulü gerekirken, mahkememenin ileri sürdüğü ve yukarıda özetlenen gerekçelerle, ölenin davranışlarının bütünüyle TCK.nun 51/2. maddesinin tatbikini mucip ağır ve haksız bir tahrik olduğuna ilişen takdiri, usule ve yasaya ve dosya münderecatına aykırı görülmüştür ... direnme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir (Çoğunlukla).