 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
8. Ceza Dairesi
E: 1975/5958
K: 1975/7752
T: 24.12.1975
DAVA : Dikkatsizlik ve tedbirsizlik neticesi ölüme sebebiyet vermekten sanık Mustafa'nın yapılan yargılanması sonunda: TCK.nun 455/1-son, 59. maddeleri uyarınca 5 ay hapis 52 lira ağır para cezalarıyla mahkumiyetine 6085 sayılı kanunun 60/E maddesi gereğince şoför ehliyetnamesinin 7 gün süre ile geri alınmasına dair ANKARA 5. Asliye Ceza Mahkemesi'nden verilen 12.6.1975 gün ve 87 esas 254 karar sayılı hükmün süresi içinde Yargıtayca incelenmesi sanık vekili tarafından istenilmiş ve şartı depo parası ile yerine getirilmiş olduğundan dava evrakı C. Başsavcılığından tebliğname ile daireye gönderilmekle incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR : 1 - TCK.nun 455. maddesinde (Taksir ile ölüme sebebiyet suçu yer almıştır.) Başka deyimle (Dikkat ve ihtimam görevine uymama) bir ölüme sebebiyet söz konusudur.
Dikkat ve ihtimam görevine uymama kuralı taksirin bütün şekilleri (tedbirsizlik, dikkatsizlik, meslek veya sanatında acemilik veya nizamlara uymamazlık) için aranması gereken bir temel unsurdur.
455. maddedeki suçun unsurları a) Bir kimsenin, b) Başkasının ölümüne sebebiyet vermesi ve c) Fiili taksir ile işlemesidir.
A - Suçun faili herhangi bir kimse olabilir.
B - Suçun maddi unsuru, taksir ile bir kimsenin ölümüne sebebiyet vermektir.
Bu maddi unsurun şartları:
a) Ölüme sebebiyet veren iradi fiil, faile yükletilebilen ve o'nun kusuru neticesi meydana gelen bir fiil olmalıdır. (Ord, Prof. Fail Logoz Commentair, P. 33) Bu itibarla maddi fiilin fail tarafından işlenmesi zaruri değildir.
Ancak fiil, o'nun kusurunun neticesi olmalıdır. Buna göre fail kendisine izafe edilebilen bir fiil ölüme sebebiyet vermiş bulunmalıdır. (Garçon Code Penalp Annote, II, P. 113. no. 38, 39).
b) Fiil ile netice arasında (Sebebiyet bağı) gereklidir. Buna göre failin kusuruna bağlı olan fiil, netice olan ölüme sebebiyet vermiş olmalıdır. Fiil tabii olarak neticeyi meydana getirmeye elverişli nitelikte ise (Hukuki sebebiyet) vardır. (Logoz aynı eser 33).
c) Ölüm, failin tasiri neticesi meydana gelmiş olmalıdır. Buna göre failin (kusuru) ile meydana gelen (fiil) ölüm arasında (manevi sebebiyet bağı) bulunmalıdır. Ancak bu sebebiyet bağının doğrudan doğruya ve yakın olması gerekmez. Netice olan ölümün faile isnat edilebilir olması yeter (Garraud, Traite, V. No. 2058).
C - Suçun manevi unsuru, taksirdir.
Teksirin varlığı için neticenin öngörülebilir nitelikte olması gereklidir. Bundan maksat neticenin fail bakımından, fiilin icra edildiği zaman ve bu zamandaki şartlara göre (tahmin edilebilir) bulunmasıdır. (Alimina, La Colpa, P. 34)
II - Davaya konu olan hadise;
Sanığın kullandığı otobüs ile caddede seyir ederken gidiş istikametine göre soldan çıkan mağdure kadının sağa geçmek isterken kamu tanığı A. Şengül'ün ifadesine göre, otobüsün sol arka kısmına çarparak yaralanıp ölmüş olmasından ibarettir.
Mahkemece Karayolları Genel Müdürlüğünden seçilen bilikişilerce tanzim edilen 2.6.1975 günlü raporda netice olarak, sanığın kusurlu olup olmadığının anlaşılmasında hadiseyi önlemek için aldığı tedbirlerin zamanında olmadığı bildirilmiş ise de bu mütalaanın dosyada mevcut hangi delillere dayalı olduğu açıklanmamış ve mahkemcede bu hususun açıklığa kavuşturulması için gereken soruşturma yaplmamıştır. Şöyleki;
Düşünceleri hükme dayanarak alınan bilirkişiler; Ölen kadının otobüsün gerisine rastlayan çarpma noktasına gelişini yürüyerek ve 5,8 metrelik mesafeyi 4 saniyede aldığı varsayımına göre hesaplayarak, sanığın 2/8 oranında kusurlu olduğu kabul etmişlerdir.
Sanık için kabul edilen tedbir süresi ise, 2,25 seniyedir. Oysaki olayın görgü tanığı D. Şengül ölen kadının refuj olan çarpma noktasına koşarak geldiğini söylemektedir.
Koşmada yürümeden daha az (4 saniyeden daha az) bir zaman geçeceğine göre; Zamana karşı alınabilecek tedbiri buna göre değerlendirmek gerekir.
Olay yeri ve zamanın da özellikleri nazara alınarak adı geçen tanığın ifadesi ile birlikte çarpma olayının incelenmesi bilirkişilerce sadece saniye zamana göre belirtilmiş kusurun böylece var olup olmadığının araştırılması gerekir. Bu itibarla sanığın temyiz itirazları yerinde görüldüğünden tebilğnğamedeki onama isteğin reddiyle hükmün bu sebepden dolayı BOZULMASINA, depo parasının iadesine 24.12.1975 gününde oybirliğiyle karar verildi.