 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
7. Hukuk Dairesi
E: 1975/5191
K: 1976/9848
T: 06.07.1976
- TAŞINMAZLARIN TESBİTİ (GÖSTERİLEN BELGELERİN TESLİMİ, BİÇİMİ)
ÖZET: Tapulama teknisyeni ile yardımcısı taşınmazın tapulaması için yerinde hazır bulundukları sırada ilgililerin gösterecekleri belgeleri ancak imza karşılığında teslim alabilirler. Yargılama sırasında böyle bir alındı belgesi gösterilemediğine göre Tapulama müdür muavininin, yasada öngörülen işleme aykırı olarak yaptığı, senede ve satışın varlığına ilişkin tanıklığına değer verilemez.
(766 s. Tapulama K m. 21)
Tapulama sırasında 1479, 1487, 1524, 1525 parsel sayılı 4 kıta taşınmaz mal Asliye Hukuk Mahkemesinde davalı olduğu belirtilerek malikanesi açık bırakılmak suretiyle tesbit edilmiştir. Daha önce davacılar (M) ve (N) tarafından davalılar (H) ve (A) hasım gösterilmek suretiyle Asliye Hukuk Mahkemesine açılan men'i müdahale davası birlikte tapulama başlayıp taşınmazın tutanağı tanzim edildiğinden bahisle görev yönünden red ve dosya tapulama mahkemesine tevdi olunmuştur. Mahkemece davacıların davalarının red. di cihetine gidilmiş, hüküm davacılar (M) ve (N) tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz konusu parsellerin Şevval 1277 tarih 12 sıra numaralı kaydın gittisini teşkil eden Eylül 1929 tarih 100 sayılı tapu kaydı ile (R) ve (H)'ya ait olduğu yönünde uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık, nizalı bu parsellerin tapu dışı davacılara satılıp satılmadığı noktasında toplanmaktadır. Davacılar tapu dışı satışın senetle yapıldığını iddia etmişler ancak, satış senetlerinin asıllarını ibraz edememişlerdir. İbraz edememe nedeni olarak da tapulama sırasında senetlerin yetkili tapulama teknisyenlerine verildiğini, ancak sonradan kaybolduğunu ileri sürmüşler ve bunu tanık sözleri ile kanıtlamak istemişlerdir. Dinlenen tapulama müdür muavini ile senedi imza eden olduğu iddia olunan köy muhtarı, senedin ve satışın varlığını doğrulamışlardır. Buna rağmen tapu maliklerinin mirascıları davalılar da satışın gerçekleşmediğini ayrıca tanık sözleri ile isbat etmek istemişlerdir. 766 sayılı Tapulama Kanununun 21 inci maddesinde, tapulama teknisyeni ile yardımcısının evvelce belli edilen günde taşınmazın tapulaması için yerinde hazır bulundukları sırada ilgililerin ibraz edecekleri "belgeleri" ancak imza karşılığında teslim alabilecekleri hükmüne yer verilmiştir. Burdaki imzadan amaç, bir alındı belgesinin ilgiliye verilmesinden ibarettir. Oysa, yargılama sırasında böyle bir belge ibraz olunmamış ve tapulama müdür muavininin kanunda öngörülen işleme aykırı olarak yaptığı tanıklığa değer verilmek olanağı bulunmamıştır. Olayda davacılar tarafından sürdürülen zilyetliğin de hükme etkisi mevcut bulunmamıştır. Zira davacılar tapu maliklerinden (R)'nin çocukları ve diğer paydaşın da yeğenleridirler. Diğer mirascıların kız çocuk olmaları nedeniyle tapu malikinin ölümünden sonra nizalı parsellerde davacıların zilyetliklerini sürdürmeleri olayların doğal akışına uygun düşmemektedir. Bu itibarla mahkemece satışın varlığı kabul edilmeyerek temyiz konusu parsellerin payları oranında mirasçılar adlarına tesciline karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Delillerin değerlendirilmesi mahkemeye aittir. Bu değerlendirmede açık bir isabetsizlik mevcut bulunmadığı takdirde mahkemenin değerlendirmesine müdahale etmemek gerekir. Bu itibarla ve hükmün dayandığı sair gerekçelere göre davacıların yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddi ile hükmün (ONANMASINA), 6.7.1976 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.