 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
7. Hukuk Dairesi
E: 1975/494
K: 1976/1402
T: 28.01.1976
DAVA : Taraflar arasında tapulama tesbitinde doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle gereği görüşüldü:
KARAR : Hükmüne uyulan Yargııtay bozam kararında özetle; 1954 tarihinde Asliye Hukuk Mahkemesinde dava konusu taşınmaza ilişktin olarak tesçil davası açılmak suretiyle niza doğduğunun nazara alınmaması, hazine tarafından M. Emin ve N. Aksu aleyhinde el atmanın önlenmesi davasının açıldığı, 4.7.1963 tarihine kadar zilyedliğine 20 yılı doldurup doldurmadığının gereği gibi araştırılmaması, bilirkişi ve şahitlerin mücmel ve terditli beyanlarına itibar edilmesi, belirtilen bu yönler üzerinde mahkemece durulmaması ve karar yerinde tartışılmamasının isabetsiz bulunduğuna işaret edilmiştir. Mahkemece taşınmaz malın M. Emin ve N. Aksu ile A. Yıldız adlarına tesçili cihetine gidilmiş, hüküm hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Bozma kararında sonuç olarak ilamda işaret edilen yönlerin mahekemece tartışılmamış olması isabetsiz görülmüştür. Nizalı taşınmaz A. Yıldız ve M. Aksu'nun ölümü ile payı mirasçılarına kalmıştır ve gerek A. Yıldız ve gerekse M. Aksu mirasçıları davada kazandırıcı zamanaşımına dayanmışlardar. Mahkemece kazandırıcı zamanaşımı koşullarnın oluştuğu kabul edilmiştir. Gerçekten mahkemece toplanan ve boza çevresinde değerlendirilen deliller A. Yıldız ve M. Aksu ve mirasçılarının yararına yazandırıcı zamanaşımı koşularının gerçekleşmiş olduğunu kabule elverişlidir. Delillerin takdiri mahkemeye ait olup takdirde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Kazandırıcı zamanaşımına dayanarak Y. Aksu ve bir kısım paydaşlarığ tarafından 1954 yılında hazine ve M. Emin ve N. Aksu aleyhlerine aynı yer hakkında açıtığı tesçil davası, redle nticelenmiş ve bu davaya hazine 1957 tarihli bir dilekçe verip davacı tarafın bu yerde bir hakkı bulunmadığına ilişkin def'ide bulunmuştur. Herne kadar bu def'in zamanaşımını kestiği ileri sürülebilir isede, daa miras şirketine mensup kişilerin tümü tarafından açılmamıştır. Dava iştirakçilerden bir bölümü tarafından açılmıştır. İştirakçilerden bir bölümünün iştirake konu olan yer hakında dava açma yetkileri yoktur. Bu durumda zilyedlik hakkına sahip olan miras şirketi tarafından hazine aleykhine açılmış bir davanın varlığı kabul edilemez. Böyle bir dava var olmayınca bir kısım iştirakçilerin açtığğı davada hazinenin ileri sürdüğü def'in zamanaşımını kestiği nizasızlık unsurunu da ortadan kaldırdığı kabul edilemez. Diğer yandan hazine tarafından 1963 yılında iştirakçilerden bir kısmı aliyhine dava açmıştır. Bu dava Tapulama Kanununun 50. maddesi hükmü gereğince tapulama mahkemesine devredilmiştir. Tapulama hakimi bu davaya Tapulama Kanununun 61. maddesi hükmün uyarınca kaldığı yerden devam eder. O halde Asliye Mahkemesine açılan dava ayrı bir dava değil bugün elde bulunan davadır. Kazandırıcı zamanaşımı koşuları bu derdest olan hizine davasının açıldığı gündeki duruma göre beli edilir. Hal böyle olmakla beraber bu dava dahi nizasızlık unsurunun ortadan kaldırmaya ve kazandırıcı zamanaşımını kesmeye elverişli değildir. Çünkü bu olaylad da koşullar gerçekleşmemiştir.Zira hazine davası zilyed olan miras şirketine yöneltilmemiştir. Birkısım iştirakçilere karşı açılan dava bu yönden sonuç doğurmaz. bu nedenlerle olayda zamanaşımının kesilmesi ya da nizasızlık unsurunun bulunmaması söz konusu edilemez. Bu itibarla yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddi ile ve büzma gereklerine uygnu olan hükmün ONANMASINA ve 766 sayılı Tapulama Kanununun 74. maddesi uyarınca 10 lira onama ilam harcının temyiz edenlerden alınmasına 28.1.1976 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.