 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
7. Hukuk Dairesi
E:1975/3769
K:1976/4784
T:29.03.1976
- MERALAR DA SINIRLANDIRMA MUHDESAT
* ÖZET:Meralar kamu malı olup özel mülkiyete konu olamaz ve özel mülkiyete ilişkin yasa hükümleriyle ne kayden ve ne de kazandırıcı zamanaşımı nedeniyle iktisap edilemez. Mer'a olduğu kabul edilen taşınmazın Tapulama Yasası 35. maddesi hükmünce sınırlandırılmasına karar verilmek ve aidiyet ifade edecek şekilde hüküm kurulmamak gerekir.
Tapulama Yasası 40. maddesi özel mülkiyete konu olan taşınmaz mallar için söz konusudur.
(766 s. Tapulama K m. 35, 40)
Taraflar arasında tapulama tesbitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle temyiz isteğinin kanuni süresinde olduğu anlaşıldı. Tetkik raporu ve dosyadaki kağıtlar okundu. Tetkik Hakiminin açıklaması dinlendi. Gereği görüşüldü:
Tapulama sırasında 902 parsel sayılı 1701 metrekare miktarındaki taşınmaz mal vergi kaydına istinatla hazine adına tesbit edilmiştir. İtirazı Tapulama Komisyonunca reddedilen davacı T. Uysal fundalık, taşlık ve çalılık iken imar ve ihya ettiğini ve 20 yıldan fazla zilyed bulunduğunu ileri sürerek süresinde işbu davayı açmış, mahkemece davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.
Nizalı parselin öncesinin mera niteliğinde bulunduğu mahkemece toplanan ve takdir edilen delillerle saptanmıştır. Meralar kamu malı olup bu niteliği itibariyle özel mülkiyete konu olamaz ve özel mülkiyete ilişkin kanun hükümleriyle ne kayden ve nede kazandırıcı zaman aşımı nedeniyle iktisap edilemez. Bu itibarla dava. cinin sair temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak, nizalı taşınmazın mera olduğu kabul edildiğine göre 766 sayılı Tapulama Kanununun 35. maddesi hükmünce sınırlandırılmasına karar verilmek ve 56 aidiyet ifade edecek şekilde hüküm tesis edilmemek gerekli iken taşınmazın hazine adına tesbitine karar verilmiş olması isabetsiz olup davacının temyiz itirazları bu nedenle yerindedir.
Hazinenin temyiz itirazına gelince: Mahkeme, davacının taşınmaz üzerinde bağ çubukları dikmek suretiyle muhtesat meydana getirdiğini kabul etmiş ve Tapulama Kanununun 40. maddesi hükmünce beyanlar hanesinde gösterme kararı vermiştir. Tapulama Kanununun 40. maddesi hükmü özel mülkiyete konu olan taşınmaz mallar için söz konusu olup, getirilmesinde güdülen amaç da, ilerde Medeni Kanunun 650. ve 655. maddelerinin uygulanması sırasında gözönünde tutulmak üzere muhtesatın meydana getirenin tesbiti ve zamanla delillerin kaybolmasının önlenmesidir. Mera gibi kamu malları özel mülkiyete konu olamıyacağından üzerinde özel mülkiyete ilişkin bir kanun olan Medeni Kanunun 650. ve 655. maddeleri hükümlerinin uygulanması mümkün değildir. Diğer yandan mera hakkında tapulamada sınırlandırma işlemi yapılır ve bu işlem tescil anlamına gelmez. Hal böyle olunca müseccel taşınmazların sayfasında söz konusu olan beyanlar hanesine kayıt düşülmesi de mümkün değildir. Mahkemece bu yönler gözönünde tutularak hüküm tesis edilmek gerekirken zuhulen yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz, hazinenin de temyiz itirazları bu nedenlerle yerindedir.
Sonuç: Her iki tarafın temyiz itirazının kabulü ile hükmün yukarda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA ve 766 sayılı Tapulama Kanununun 73. maddesi uyarınca harç alınmasına mahal olmadığına 29.3.1976 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.