 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
7. Hukuk Dairesi
E:1975/3397
K:1975/2627
T:12.05.1975
- TAŞINMAZIN ESKİ ESERLERİ BARINDIRAN YER OLUP OLMADIĞININ SAPTANMASI
* ÖZET:Taşınmazın bünyesinde eski eserleri barındıran bir yer olup olmadığının saptanması için Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulunun görüşü (mütalaası) alınmak ve kurul kararı çevresinde işlem yapılmak gerekir.
(29 Sefer 1324 ve 10.4.1322 1906) tarihli Asan Atika Tuz. m. 4)
(1710 s. Eski Es. K m. 8)
Taraflar arasında tapulama tesbitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle temyiz isteğinin kanuni süresinde olduğu anlaşıldı. Tetkik raporu ve dosyadaki kağıtlar okundu. Tetkik Hakiminin açıklaması dinlendi. Gereği görüşüldü:
Tapulama sırasında 984 parsel sayısı 8.750 metrekare yüz ölçümündeki taşınmaz mal, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğundan bahisle hazine adına tesbit edilmiştir. İtirazı Tapulama Komisyonunca reddedilen davacı, nizalı taşınmazın murisinden intikal ettiğini ileri sürerek süresinde işbu davayı açmıştır. Mahkemece davanın kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalı hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir. Uyuşmazlık nizalı parselin eski eserleri barındıran bir yer olup olmadığının tesbiti noktasında toplanmaktadır. Uyuşmazlığın çıktığı tarihde yürürlükte bulunan 29 Sefer 1324 ve 10 Nisan 1322 (1906) tarihli Asari Atika Tüzüğünün 4. maddesinde (memalik de hükümete ait bulunan arazi ile efrat ve cemaati muhteliflerin uhdelerindeki emlak ve arazide mevcudiyeti bilinen veyahut atiyen keşmedilecek olan her nevi abidat ve asari atikayı menkule ve gayrimenkullerin cümlesi devletin malıdır.) denilerek bütün menkul ve gayrimenkullerdeki eski eserlerin devletin mali olduğu kuralı benimsenmiştir. Bu hüküm sözü edilen tüzüğün 4. maddesinin koymuş olduğu bu kurala göre taşınmaz mal niteliğindeki bütün eski eserler devletin kamu mallarındandır. Bir toprakta taşınmaz mal niteliğinde eski eserin bulunduğu bilinmese de böyle bir eserin meydana çıkması ile orası kamu mallarından olur. Yasa hükmü bu şekilde belirlendikten sonra nizalı taşınmazın eski eserleri barındırıp barındırmadığı yönünün tesbiti gerekir. Bu yönün Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurumunun kararı ile belli edilmesi zorunludur. Sonradan yürürlüğe giren Eski Eserler Kanununun 8. maddesinde (taşınmaz eski eserler Milli Eğitim Bakanlığının turizm alanında uzman kişilerin de içinde bulunduğu uzman tesbit kurumları tarafından ayrılır ve tasnif gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu tarafından onandıktan sonra tapu kütüğündeki beyanlar hanesine (eski eserdir) kaydı yazılarak tescil olunur. Bu ayırma tasnif sırasında resmi daire ve kurumlara tahsis edilmiş taşınmaz eski eserler var ise daire ve kurumun görüşü de alınır.) hükmü yer almıştır. Usule ait bu hüküm genel kural gereğince geriye doğru yürür. Bu itibarla taşınmazın bünyesinde eski eserleri barındıran bir yer olup olmadığı yönünden gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulundan mütalas alınmak ve kurul kararı çevresinde işlem yapılmak gerekirken, mevzuatın bu konudaki hükmüne aykırı olarak kararda yazılı düşüncelerle davanın kabulü cihetine gidilmesi isabetsiz ve temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA ve 766 sayılı Tapulama Kanununun 73. maddesi uyarınca harç alınmasına mahal olmadığına 12.5.1975 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.