 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
6. Ceza Dairesi
E:1975/3172
K:1975/3906
T:18.09.1975
ÖZET : Sahtecilik suçlarının oluşması için yapılan sahte işlemden dolayı zarar doğması asli bir unsur değilse de, zarar doğmasının olanak ve olasılığı bulunmalıdır. Sahte evrak düzenlenmesinden maksat var olmayan veya husule gelmemiş bulunan bir muhtevayı, belgeleyen evrakı vücuda getirmektir.
Olayda sanıkların, evrakin düzenlenmesinde, tarafların ve özellikle katılanın hukukuna etkin bir zarar olasılığı söz konusu bulunmadığının gözetilmemesi doğru değildir.
(765 s. TCK. m. 339)
Aksi sabit oluncaya kadar geçerli olan N. G. nin imzası bulunan tutanağı değiştirerek yerine başka tutanaklar düzenleyip N. G. imzasını taklit etmek suretiyle sahtekarlıktan sanık Ankara Taşınmaz Mal Satış Memuru K. 5. ve zabit katibi V. D. haklarında yapılan duruşma sonunda: Suçları usulen sabit olduğundan T.C.K.nun 64, 339/1, 31. maddelerine tevfikan ve neticeten ve takdiren üçer sene ağır hapislerine ve hükmolunan cezalarına eşit süre ile her iki sanığın kamu hizmetlerinden yoksun bırakılmalarına dair ANKARA 3. Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 8.5.1975 tarihli hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki sanıklar vekili tarafından istenilmiş ve para depo edilmiş olduğundan dava evrakı C. Başsavcılığı yüksek makamından onama isteyen 17.6.1975 tarihli tebliğname ile 20.6.1975 gününde daireye verilmekle 975 yılı Eylül ayının 18 Perşembe saat 9.30 mürafaa günü tayin kılınmış ve duruşma gününden haberdar edilmeleri için sanıklar ile vekillerine usulen davetiye yazılmıştı.
Belli gün ve saatte Hakimler Kurulu duruşmaya mahsus salonda toplandı. Yargıtay C. Başsavcı yardımcılarından K. E. hazır olduğu halde celse açıldı. Sanıklar K. 5. ile V. D. vekilleri Avukat ile sanık K. S. vekilleri Avukat S. E. ve Avukat S. Ö. geldikleri anlaşılmakla huzura alınarak açık duruşmaya başlanıldı.
Mütalaası sorulan Yargıtay C. Başsavcı Yardımcısı, sanıklar hakkındaki tetkikatın duruşmalı olarak yapılmasını talep etti.
Sanıkların temyiz ve duruşma isteklerinin müddetinde ve usulünde olduğu anlaşılmakla uygun görülen talep veçhile sanıklar hakkındaki tetkikatın duruşmalı olarak yapılmasına oybirliğiyle karar verilip tefhim edildikten sonra işin izahına dair olan rapor. tör üyenin raporu okundu.
Savunmasını yapması için söz verilen sanıklar vekili Avukat M. A. temyiz dilekçesi münderecatını şifahen izah ederek,
Söz verilen sanık K. 5. vekili Avukat S. Ö. de arkadaşının savunmalarına aynen iştirak eder olduğunu, olayda sahtekarlık suçunun gerçekleşmediğini,
Savunmasını yapması için söz verilen sanık K. 5. vekili Avukat 5. E. da vermiş olduğu iki sahifeden ibaret yazılı savunması muhtevasını tekrarla ve olayda sahtekftrlık suçunun işlendiğine dair olan delillerin yeterli olmadığını ve bu delillerle hüküm verilmesinin isabetsiz olduğunu söyliyerek hükmün bozulmasını istediler.
Mütalaası sorulan Yargıtay C. Başsavcı yardımcısı, tebliğnamede yazılı Olduğu üzere hükmün onanmasını talep etti.
Son sözleri sorulan sanıklar vekilleri, savunmalarına ilave edilecek başka bir diyecekleri olmadığını ayrı ayrı bildirdiler.
Gereği görüşüldü: Duruşmanın bittiği ve dosyanın tetkik edilip karar ittihaz ve tefhimi için oturuma ara verilmesi oybirliğiyle kararlaştırıldığı usulen tefhim edildi.
Aynı gün saat 11.30 da Yargıtay C. Başsavcı yardımcılarından K. E. huzuru ile oturum tekrar açıldı. Sanıklar vekillerinin geldikleri anlaşıldı.
Mucibi tahkik ve tetkik başka bir cihet kalmadığından oybirliğiyle ittihaz olunan karar açıkça tefhim edildi.
Dikmenin 7418 ada ve 1 sayılı parselinde kayıtlı bağın hissedarları arasında taksimi kabil olmadığından satılması suretiyle şuyuunun giderilmesine ve satışın Ankara İcra Daireleri Gayrimenkul satış memurluğunca yapılmasına dair Ankara 1. Sulh Hukuk Mahkemesinden verilen kararın müdahil davacı N. G. tarafından icraya konması neticesinde yapılan satışta 252 bin yüz lira bedelle 27.6.1974 tarihinde hissedarlardan K. Z. U. ihale edildiği halde parasını, verilen süre içinde yatırmaması dolayısıyla İcra ve İflas Kanununun 133. maddesi hükümleri dairesinde ihale feshedilerek müşteri K. Z. Udan evvel en yüksek bedeli ileri süren ve o tarihte satış memürluğuna başvuran müdahil N. G. gayrimenkulü olması için teklif edilmiş ise de razı olmaması sebebiyle 14.8.1974 tarihinde (gayrimenkulü satın alan hissedar K. Z. U. ihale bedelini yatırmamıştır. Bir evvelki müşteri olarak ben de gayrimenkulü o tarihteki talip olduğum bedelle almayı kabul ediyorum. İcra İflas Kanununun 133. maddesi gereğince ihalenin feshi ile bu madde gereğince yeniden ihaleye çıkarılmasını talep ederim.) şeklinde zabıtnameye yazılarak müdahile imza ettirildikten sonra gayrimenkul tekrar 16.9.1974 tarihinde ihaleye çıkarılmış ve en çok artıran K. Z. U. ikiyüz bin ikiyüz liraya ihale edilmiş isede adı geçen de gayrimenkul üzerinde bulunan ağaçların ve bazı inşaatın sökülüp götürüldüğünü ileri sürerek ihalenin feshini istemiş olduğundan satış dosyanın ihalenin feshine karar vermeye görevli 1. Sulh Hukuk Mahkemesine 2.10.1974 tarihinde incelenmek üzere gönderildiği görülmüştür.
Müdahil davacı N. G. Cumhuriyet Savcılığına hitaben 25.101974 tarihte verdiği şikayet dilekçesinde (İcra İflas Kanununun 133. 120 maddesi gereğince kendisine yapılan teklifin şifahi olarak yapıldığını) iddia ettiği ve aynı gün de C. Savcılığı tarafından alınan ifadesinde de (bu beyanın zapta geçirilerek kendisinin icra memunı ile beraber imzaladıklarını) beyan ettiği halde 28.1.1974 tarihinde 3. Ağır Ceza Mahkemesine verdiği dilekçede (27.6.1974 tarihinde yapılan satışı müteakip alıcı K. Z. uzmanın parayı yatırmayınca 2. alıcı olarak bana "güya" arsayı almam için teklif yapılıyor ve ben alıcı oluyorum. Bana 20 günlük ödeme mehhi veriliyor ve bu işlemin altına ben imza atıyorum) diye yazdığı ve 29.1.1974 tarihinde mahkeme huzurunda verdiği ifadesinde de (arsanın tarafımdan alınması hususu satış memuru sanık tarafından bana teklif edildi. Ben istemiyorum yeniden satışa çıkarılsın demiştim. Halbuki zapta almak istiyorum ve kendisine 20 gün mehil verildi) şeklinde hakikat hilafı beyanı görünce aynı günü C. Savcılığına gidip ihbarda bulunduğu (zabıttaki imza bana ait değildir. Bilahare bu zabıt değiştirilmiş ve şimdi bilirkişi tetkikatına esas tutulan zabıt konmuştur. Ve bu zabıttaki imzada bana ait değildir.) demek suretiyle mübayin şikayet, ifade ve beyanında bulunduğu anlaşılmıştır.
Satış muamelesinin ikmalinden sonra arsayı satın alan müşteri hissedar K. Z. Unun arsa üzerinde bulunan ağaç ve inşaatın sökülüp götürüldüğünü ileri sürerek yapılmış olan ihalenin fesh edilmesini esas izaleyi şuyu kararını vermiş olan Ankara 1. Sulh Hukuk Mahkemesinden istemesi üzerine satış dosyasının 2.10.1974 tarihinde 13 sayı ile 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Başkatabi N. G. imzasına teslim edildiği ve bu tarihten sonra sanıkların satış dosyası ile herhangi bir ilgileri kalmadığı halde müdahil davacı N. G. ın 25.10.1974 tarihinde şikayet eder etmez C. Savcısı suç konusu zaptı ihtiva eden dosyayı 1. Sulh Hukuk Mahkemesinden getirterek muhafaza altına aldığı ve dosyada bilirkişi incelemesine tabi tutulan zaptın aynı şekli ile olduğu tesbit edildiği anlaşılmasına göre zaptın sanıklar tarafından değiştirildiği hususu başka delillerle doğrulanmamış ve müdahil davacının iddiasından ibaret kalmıştır.
Gerçekte sahte evrak tanziminden maksat mevcut olmayan veya husule gelmemiş bulunan bir muhtevayı tevsik eden evrakı vücuda getirmektir. Tağyir ve tahrif ise sahih bir evrakın hukuki neticelerini değiştirmek için muhtevasında yapılan değişikhiklerdir.
Sahtekarhık suçlarının tekevvünü için yapılan sahte işlemden dolayı zarar doğması ashi bir unsur değilse de zarar doğmasına imkan ve İhtimali mevcut bulunmalıdır.
Dava konusu zabıtta bilirkişi raporuna göre davacıya ait imza, hakiki bir imza modelinden yararlanılarak karbon Mğıdı yardımıyla önce kopyesi çıkarılmış ve bu kopya üzerinden mürekkeple gitmek suretiyle takliden yapılmış olduğu belirtilmiş isede; bu zabıtnamede gayrimenkulü o tarihteki bedelle (kabul etmiyorum) yerine (kabul ediyorum) şeklinde yazılmış bulunması ve bu ifadenin devamında (yeniden ihaleye çıkarılması) isteğin yukardaki (kabul etmiyorum) sözünün yerine yazılan (kabul ediyorum) kelimesinin yazılmasının daktilo hatası olduğunu açıkça gösterdiği gibi tutanakta müteaddit tarihlerde yapılmış işlemleri gösteren kayıtların aynı daktilo makinasıyla aynı zamanda yazılmış olduğunu gösteren dayanaklar karar yerinde açıklanmadığına ve değiştirildiği iddia olunan zabıtnamede imzaları bulunan sanıklardan gayri diğer şahısların imzalarının taklit veya tağyir edildiği anlaşılamadığına göre indi nitelikten uzağa gidememiştir. Kaldıki tutanak muhtevası müdahil davacının iddia ve isteklerine uygun olduğu kadar İcra ve İflas Kanununun bu yoldaki hükümleri doğrultusunda müdahil davacının C. Savcılığına şikayetinden çok evvel yerine getirilmiş olduğu da anlaşılmıştır.
Yukardaki açıklamalara göre dava konusu zabıttaki yazının sanıklar tarafından sahte bir varaka düzenleme şuur ve iradesi ile düzenlendiğine dair hiçbir delil olmadığı gibi varakanın düzenlenmesinde tarafların ve münhasıran şikayette bulunan müdahilin hukukuna etkin bir zarar ihtimali de söz konusu bulunmadığı gözetilmeden yazılı şekilde sanıkların mahkumiyetlerine karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş sanık ve vekillerinin temyiz dilekçelerinde ve duruşmalı inceleme sırasında ileri sürdükleri temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan tebliğnamedeki onama düşüncesinin reddile hükmün bu sebepten BOZULMASINA ve depo paralarının geri verilmesine dair 18.9.1975 tarihinde oybirliğiyle verilen karar Yargıtay C. Başsavcı yardımcılarından K. E. hazır olduğu halde sanıklar vekillerinin yüzlerine karşı açıkça tefhim edildi.