 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
6. Ceza Dairesi
E: 1975/3158
K: 1975/3688
T: 14.08.1975
DAVA : Halen firarda bulunan arkadaşı E.K. ile birlikte S.B.in otomobilinin kapısına anahtar uydurmak suretiyle çalmaktan, evine gitmekte olan Z.S.in yanına araba ile yaklaşarak çantasını gasp etmekten ve ayrıca J.S.ın çantasını gasp etmeye nakısen teşebbüsten sanık ve tutuk Ş.B. hakında yapılan duruşma sonunda: Suçları usulen sabit olduğundan T.C.K.nun 493/2, 497/1, 61, 59, 522, 525, 74. maddelerine tevfikan ve içtimaen 17 sene sekiz ay ağır hapsine ve cezası kadar genel güvenlik gözetimi altında bulundurulmasına dair İSTANBUL 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nden verilen 30.4.1975 tarihli hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki sanık vekili tarafından istenilmiş ve para depo edilmiş olduğundan dava evrakı C. Başsavcılığı Yüksek Makamından onama isteyen 17.6.1975 tarihli tebliğname ile 20.6.1975 gününde daireye verilmekle gereği görüşüldü:
KARAR : Sanığa tayin edilen cezanın nev'i ve miktarına göre uygulanmasında kanuni zorunluluk bulunan ve cezanın kanuni bir sonucu olan T.C.K.nun 31 ve 33. maddelerinin karar yerinde belirtilmemiş olması, bu hükümlerin infazda nazara alınması mümkün bulunduğundan bozma sebebi sayılmamıştır.
Sanık Ş.B.nun arkadaşı ve olaydan sonra kaçıp firari durumda bulunan diğer sanık E.K. ile birlikte yapmayı kararlaştırdıkları soygunda kullanılmak üzere 12.11.1974 günü gecesi Şişli Samanyalı sokağında park edilmiş S.B.ye ait 34 LN 225 plakalı Anadol marka özel arabayı anahtar uydurmak suretiyle çaldıkları ve önceden kararlaştırdıkları veçhile aynı gece saat 00.01 sıralarında erkek kardeşi S.S. ile birlikte Ergenekon caddesini takiben kaldırımda evlerine gitmekte olan mağdure Z.S.in bu araba ile yanına yaklaşarak adı geçenin kolunda takılı bulunan çantasını firari sanık E.K.ın arabadan uzanmak suretiyle kapıp kaçmak istedikleri, mağdurenin karşı koyarak çantayı bırakmayarak yoluna devam eden arabanın yanında bir kaç metre sürüklendiği ve bu durumda mukavemeti kırılarak çantayı bırakmak mecburiyetinde kalması sonucu içinde 30 lira bulunan çantayı alan sanıkların araba ile birlite olay yerinden uzaklaştıkları ve yine aynı gece saat 0.2,45 saatlerinde yanında eşi ve arkadaşları ile birlikte grup halinde Şişli'den Abidei Hürriyet Caddesini takiben yaya olarak Feriköy istikametine kaldırımda gitmekte olan mağdure J.S.ın yanına aksi yönden gelip sür'atini azalttıkları araba ile mağdureye yaklaşarak bu sefer arabayı kullanmakta olan sanık Ş.B.nun ani bir şekilde uzanıp adı geçen mağdurenin kolundaki içinde 150 lira bulunan çantayı kapıp çektiği ve bu mağdurenin de karşı koyarak çantayı bırakmadığı sanığın ise bu direnmeye rağmen çantayı çekmeye devam etmesi üzerine mağdurenin arabanın yanısıra bir müddet sürüklediği, çekişme dolayısıyla sapı kopan çantanın yere düşmesi nedeni ile sapının çantayı alamadığı ve mağdurenin kocası, arkadaşları ve yetişen emniyet bekçilerinin müdahalesi ile arabanın hareketine mani olunup direksiyondaki sanık Ş.B.nun yakalandığının diğerinin ise ilk fırsatta arabayı terk ederek kaçtığı ve bu suretle sanığın hırsızlık, gasp ve gaspa nakıs teşebbüs suçlarını işlediği mağdur ve mağdurelerin iddiaları, sanığın hazırlık soruşturmasındaki ikrarı, son soruşturmada ise; suçu inkarla fiillerin firari arkadaşı tarafından ika edilmiş olabileceği intibaını uyandırmaya çalışan savunması şahitler N.K., N.Ö., E.P., H.S., S.S. ve V.G. ün birbirini tamamlayan beyanları gibi olumlu delillere dayanılarak suçların sübutu kabul, olay niteliğine ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde vasfı tayin kılınmış, savunması inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş ve Hakimler Kurulunun bu yolda tecelli eden kanaat ve takdiri ile yapılan uygulamada herhangi bir isabetsizlik görülmemiştir.
Nitekim Kanunumuzda "yağma" olarak kabul edilen suçlar, esasında cebir veya tehdit kullanmak suretiyle hırsızlıktan ibarettir. Yağma suçlarına "Cebri hırsızlık"da danilmektedir. Çoğunlukla düşünürler, örneğin Carrara; bu çeşit hırsızlıkta yalnız mülkiyet hakkına değil, hürriyet hakkı veya beden tamamlığı hakkına da taarruz edildiği bildirmekte ve ferdin kendi müdafaasının adeta tahrip edildiğine işaret etmektedirler. Carrara; bu kabil hırsızlıklarda suçun mevzuu olan mülkiyet hakkına vaki zarara, kişi hürriyetine verilen zararın eklendiği, cebrin mağdurun kendini müdafaa imkanını azalttığı, şahısların emniyeti bakımından bir tehlikenin ortaya çıktığı ve amme telaşının arttığı fikrindedir.
Hemen ilave edilmelidir ki; maddi cebir hafif veya ağır olabildiği gibi müessir fiil derecesine ulaşmayan maddi ve manevi tazyikler de şiddetin oluşmasına yeterli bulunmaktadır. T.C.K.nun 501. maddesinde; bir şahsın herhangi bir vasıta ile kendini bilmeyecek veya müdafaa edemiyecek hale getirilmesi dahi hırsızlık cürmünde cebir ve şiddet sayılmış ve bu şekilde kanun mukavemet imkanını kaldırmış olmayı cebre eşit saymıştır. İnceleme konusu olayda da sanıkların hırsızlıktan öteye şiddete başvuru yerde sürükleme pahasına çantayı vermemekte direnen mağdurelerin mukavemetlerini, çekiştirmeye devam etmek ve onları yerde sürüklemek suretiyle, kırdıkları, çantayı ellerinden zorla almaya kalkışarak kişi hürriyetine de taarruz edip cebri hırsızlık suçunu işledikleri müşahade kılınmıştır.
Bu itibarla; sanık vekilinin temyiz itirazları ile duruşmalı inceleme sırasında ileri sürdüğü ve özetle; olayda zor kullanılmamış olması dolayısıyla sanığın eylemlerinde gasp suçunun oluşamıyacağına eylemlerinin ancak kap-kaç suretiyle hırsızlık niteliğinde bulunduğuna dair savunması yukarıda açıklanan nedenlerden ötürü yerinde bulunmadığından reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan hükmün tebliğname uyarınca ONANMASINA, depo parasının gelir kaydına 11.8.1975 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
SONUÇ : 11.8.1975 gününde verilen işbu karar C. Başsavcı Yardımcısı D.G.nun huzurunda ve duruşmada savunmasını yapmış bulunan sanık Ş.B. müdafii Avukat K.B.ın yokluğunda 14.8.1975 gününde saat 10.00 da usulen ve açık olarak anlatıldı.