 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
5. Ceza Dairesi
E: 1975/3191
K: 1976/699
T: 25.02.1976
DAVA : Zaruretin belirlendiği sınırı tecavüz ederek beylik tabancasıyla R.Tur'u öldürmekten sanık H. Kemiksiz'in yapılan yargılaması sonunda : TCK.nun 448, 50, 281 ve 1803 sayılı Af K. nun 1/B ve 7/B maddeleri gereğince cezasının tüm sonuçları ile ortadan kaldırılmasına ve hakkında 6085 sayılı kanun 60/E maddesinin uygulanmasına yer olmadığına ve dosyada miktarı yazılı manevi tazminat ile maktu ve nisbi vekalet ücretinin kendisinden alınarak müdahillere ve vekiline verilmesine ilişkin (MALATYA) Ağır Ceza Mahkemesi'nden verilen 11.9.1975 gün ve 14/195 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi sanık ve müdahil S.Tur taraflarından istenilmiş ve koşulu her ikisi tarafından yerine getirilmiş ve sanık duruşma da istemiş olduğundan dava dosyası Cumhuriyet Başsavcılığından tebliğname ile dairemize gönderilmekle sanığın duruşmaya savunucu göndermemesi nedeniyle duruşmasız olarak incelendi ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
KARAR : Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan elverişli delillere, gösterilen gerekçelere mahkemenin beliren kanaat ve takdirine ve incelenen dosyaya göre, sanığın suçunun sübutunun kabulünde bir isabetsizlik görülmediğinden müdahil vekilinin bir sebebi kapsamayan ve yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine, Ancak;
A - Polis memuru olan ve Emniyet Müdürlüğüne ait otonun da şoförü sanık H.Kemiksiz'in sevk ve idaresindeki bu otoyu ikamet ettiği evin önüne park ettiği, maktul R. Tur'un da eline geçirdiği ekmek bıçağıyla gecenin ilerlemiş bir saatinde sanığın evi önüne gelip hırsızlık kastıyla bu otodan bazı şeyleri çalmak için çaba harcadığı, bu hali gören sanığın yanına beylik tabancasını alarak dışarı çıkıp maktulü yakaladığı, maktulün ise kaçmak için sanıklar boğuşmaya giriştiği, bir ara fırsatını bulup kaçmayı başardığı, ancak sanığın polis olduğunu beyan etmesine rağmen kendisini yakalamak için arkasından gelmekte olduğunu görünce bıçağını çekerek ona tecavüze yeltenmesiyle sanığın da bir yönden nefsine vaki bu haksız tecavüzü önlemek ve diğer yönden hırsızlığa teşebbüs eden bu şahsı yakalamak için tabancasıyla iki el ateş edip onu yaraladığı, maktulün aldığı bu yaralar nedeniyle daha sonra öldüğü; toplanan delillerle sübuta ermiş, olayın akışı mahkemece de bu şekilde kabul edilmiş olmasına göre sanığın polis memuru olması nedeniyle maktulün hırsızlığa kalkıştığı sırada suçüstü onu yakalayıp karakola götürmek isterken maktulün gitmemek ve kaçmak için bıçağını çekip onun nefsini hedef alarak haksız bir tecavüze yönelmesi ve aynı zamanda silahla fiili mukavemette de bulunması karşısında bu kez sanığın Polis Vazife ve Selahiyet Kanunun 16. maddesinin (G) ve (H) bentlerinin kendisine verdiği yetkilere dayanarak silahını kullanmak zorunluluğunda kaldığından maktulü yaraladığı ve onun da aldığı yaralar sonucu öldüğü gözetilerek kendisine ceza verilemiyeceğinden beraatine karar verilmesi gerekli iken bu halin müdafaada aşırılık şeklinde kabulü ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
B - Kabul bakımından sanığın görevli olduğu gözetilmeden hakkında 281. maddenin uygulanması,
SONUÇ : Yasaya aykırı sanığın temyiz itiraznamesiyle tebliğnamedeki düşünce bu itibarla yerinde olduğundan hükmün yukarıda gösterilen nedenlerle CYUK.nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, depo parasının geri verilmesine müdahilin itirazları reddolunduğundan depo parasının gelir yazılmasına 25.02.1976 gününde oybirliğiyle karar verildi.