 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E: 1975/2276
K: 1976/1065
T: 02.02.1976
DAVA : Davacı avukatı; davalının aldığı avanstan 23054 lira 03 kuruşunun ödenmediğini ileri sürerek bu paranın alınmasını istemiştir. Karar: Yapılan yargılama sonunda; davalının 8188 lira 08 kuruş borçlu olduğu belgeler ve bilirkişi raporu ile sabit olduğundan bu paranın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine ve fazla isteğin reddine karar verildiğine ilişkindir.
Temyiz eden: Taraflar avukatları
Temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi gereği konuşuldu:
KARAR : 1 - Dava, resmi bir hizmetin ifası amacıyla avans olarak davalı tarafından alınan paranın sarf belgelerinin gösterilmemesinden ve dolayısıyle mahsubunun yapılmamasından doğan bir tazminat isteğinde ibarettir.
Devletten veya kamu idaresinden avans alan kişi, sayman durumunda olmadığından, bu nitelikteki kamu personelinin yargılamasının Sayıştay'da yapılması söz konusu edilemiyeceğinden davanın genel mahkemelerde incelenip sonuçlandırılmasında yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır.
2 - Dosya münderecatına göre, davalının Frankfurt Turizm ve Tanıtma Bürosu müdürü bulunduğu sırada orada kiralanan binanın kira paralarını ödemek üzere kendisine avans olarak yollanan paraların sarf evrakını, göndermediği ve avansı kapıyamadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda davalı personelin mutemet durumunda olduğu açıktır. Bir mutemedin belli bir amaç için sarfedilmek üzere aldığı avansı kapıyamaması halinde ki zorunluluğunu, 1050 sayılı Muhasebe Umumiye Kanunu ön sürmüş; nasıl takip edileceklerini ve avans paraların ne suretle tahsil olunacağını göstermiştir.
Yargıtay 5. Ceza Dairesinin de istikrarla belirttiği gibi (Örneğin; 10.11.1970 gün ve 3408 t. 3476 K.) görev gereği tevdi edilen para ve eşyanın veya bir kamu görevinin yerine getirilmesi için verilen avans paraların, istendiği anda memur tarafından sarf evrakının ibraz edilmesi ya da sarf edilmeyen paranın iadesi yasa gereğidir. Bu suretle hesap veremeyen memur ve mutemedin durumları haksız temellüklerini ortaya koyar ve T.C.K.nun 202. maddesindeki (zimmete para geçirme suçu ve sahte varakalarla avansın mahsubu halinde de bunların dairesini aldatacak hile ve huda niteliğinde olduğu takdirde T.C.K.nun 203. maddesindeki ihtilas suçu teşekkül eder. 8.6.1968 günlü İçtihadı Birleştirme Kararı da bu görüşü teyit etmektedir.
O halde davalının eylemi T.C.K.nun 202. maddesine giren bir suç tinetiliğinde olduğundan, eyleme T.C.K.nun 102/3. bent uyarınca 10 yıllık zaman aşımının uygulanması gerekir. Bu süre içinde dava açılmış olmasına göre davalının zaman aşımı savunmasının reddi doğrudur.
3 - Davalının aldığı avanstan hükmedilen miktarı ödemediği ve ayrıca sarf belgelerini göstermediği dosya içerisinden ve bilirkişi raporundan anlaşılmasına göre davalının bu yöne ilişkin savunması da yersizdir.
SONUÇ : Davacının temyiz itirazlarının reddiyle temyiz olunan kararına gösterilen nedenlerle ONANMASINA ve onama harcından 1500 kuruş davacıya geri kalanın davalıya yükletilmesine 2.2.1976 gününde oybirliğiyle karar verildi.