 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E: 1975/119
K: 1975/11134
T: 03.11.1975
DAVA : Davacılar avukatı; müvekkillerinin müşterek muristen kalan taşınmazın 1/2 hissesine sahip olduklarını ileri sürerek 141.120 liranın davalılardan alınarak müvekkillerine veraset ilamındaki payları oranında ödenmesine karar verilmesini istemiştir.
KARAR : Yapılan yargılama sonunda; davacıların 131.520 lira alacaklı oldukları belgelerle sabit olduğundan bu paranın tapudaki payları oranında davalılardan alınarak davacılara veraset ilamındaki payları oranında ödenmesine karar verildiğine ilişkindir.
Temyiz eden ve duruşma isteyen: Davalılar avukatları.
Uyuşmazlık 4.6.1947 gün ve 17 sayılı içtihadı birleştirme kararında söz konusu edilen paftos veya örfü belde gediği hakkının tesfiyesi işleminden doğmuştur. Taraflar arasında uyuşmazlık tasfiye sırasında yapılarak hesap ve bu hesap sonunda ödenmesi gereken paranın tutarının hangi ölçülere göre belirleneceğindedir. Gerçekten örfü belde gediği, içtihadı birleştirme kararı hükmünce Medeni Yasanın 652 ve 751. maddelerinde söz konusu edilen üst hakkı veya inşaat hakkı niteliğindedir. İçtihadı birleştirme kararı Medeni Yasanın yürürlüğü konusundaki Yasanın 39. maddesi hükmünce bu esası benimsemiştir. 6785 Sayılı Yasay ek 9. madde ile 1605 ve 141 sayılı yasalara göre bu uyuşmazlığın çözümlenmesi gerekmektedir. Bunun için herşeyden evel müessesenin niteliğinin belirlenmesi gerekir ki bu da içtihadı birleştirme kararında açıklanmış bulunmaktadır. Buna göre (bunlar dahi fasit ve sürekli bir kira bağıtının doğmuş ve kiracının yani paftos ve gedik sahibinin muharrer olan kira karşılığını gayrimenkul sahibine ödediği müddetçe binanın arsa veyahut gürum ve eşcarının arz üzerinde durumları, hakkı kararları kabul edilmiş olduğuna göre müddetsiz bir irtifak durumunu arz...) denilmektedir. O halde zemin sahibinin hakkı yalnız zeminle sınırlıdır. Gerek paftos hakkının niteliğine, gerekse içtihadı birleştirme kararı hükmüne göre bu anlamın değiştirilmesi olanağı yoktur. 6785 sayılı Yasaya ek 9. maddede tasfiyenin (zemin hakkı bedelinin taalluk ettiği gayrimenkulün...) sözleri yer almaktadır. buradaki taşınmazın ilişkin bulunduğu yer sözünün yasaca anlamının belirlenmesi gerekir. Davacı malik hangi taşınmazı bedele çevirtmek istiyorsa o taşınmazın değerinin söz konusu olduğunun kabulü gerekir. Bu değerde zemine eklenen bina veya ağaçlar deği yalnız zeminin değerinden ibarettir. Çünkü yasada kullanılan sözlerin anlamı ilişkili bütün yasa ve içtihadı birleştirme kararına göre anlamlandırılmalıdır. Gerçekten yasanın yollama yaptığı 141 Sayılı Yasaya göre tasfiye olunacak taşınmazdan söz edilirken vergi yazım değerleri için yalnızca 141 sayılı Yasanın 4. maddesinde (zemin hakkı bedeli...) ve (zemin hakkı bedeli sahii lehine kanuni ipotek tesis edilir) denilmektedir. Yasanın 2. maddesinde (tasfiyeye tabii tutulan gayrimenkullerdeki zemin hakları bedele çevrilmiştir) denilmektedir. O halde yapılacak tasfiyede ödenmesi öngörülen ve ek 9. maddede söz konusu edilen (taalluk ettiği gayrimenkulün son vergi tarihindeki değer)den anlaşılacak sonuç tasfiyeye bağlanan taşınmazdaki zemin hakkına düşen vergiden ibarettir. Kiraya veren veya zemin hakkına sahibolan ve Medeni Yasanın 652 veya 751. maddelerine dayanan hak sahibinin bunu aşan bir dileği olamaz. Olursa bu istek yasanın açık buyruğuna aykırı olur. Nitekim bu konuda tapunun ve Maliye Bakanlığının düşüncesi de buna uygun bulunmaktadır. O halde mahkeme vergi kaydı üzerinde inceleme yaparak gerekirse verginin yere ve üstündeki muhdesata düşen vergi bedeli konusunda bir inceleme yaptırır, yahut bunu bilirkişiye tefrik ettirip o günkü vergi değerinin zemine düşen bölümünün 20 katını bulan isteğe hükmetmelidir. Yanlış yorum sonunda yasada öngörülen değerin taşınmazın tamamını kapsayan miktar üzerinden hesaplıyarak verilen karar gösterilen şekilde inceleme yapılarak sonucuna varılmak üzere bozulmalıdır.
2 - 6785 sayılı Yasaya 1605 sayılı Yasa ile eklenen maddedeki (son vergi takririndeki değer) sözü tek başına uyuşmazlığı çözümlemeye yeterli değildir. Değerin belirtilmesi aynı zamanda 141 sayılı Yasa kurallarını da kapsamına almaktadır. 141 sayılı Yasada ise genel vergi yaşamından sözedilmektedir. O halde mahkemenin uyuşmazlığı bu anlamda benimsiyerek (son genel vergi yazımındaki değer olarak) çözümlemesi grekir. Aksi görüşle verilen karar bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın 1 ve 2. bentlerde gösterilen nedenlerle BOZULMASINA 3.11.1975 gününde oybirliğiyle karar verildi.