 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi
E:1975/2497
K:1975/4404
T:02.05.1975
- DAYANAĞI AYNI İDARİ KARAR OLAN TARAF TAPULARININ GEÇERLİLİĞİ
* ÖZET:Taraflara ait tapu kaydı tesisinin dayanağı olan idari kararın "aynı" olması nedeniyle taraf tapularının "zaman" bakımından birinin ötekine üstün tutulması olanağı yoktur. Bu itibarla uyuşmazlığa kural dışında bir çözüm yolu bulmak zorunludur. Çözüm biçiminin fiili durum ve tahsis nedeni gözönünde tutularak taraf çıkarlarına uygun olması gerekir. Böylece uyuşmazlık taraf çıkarları arasında "denge" sağlayan, "adalet" icaplarına uygun düşen, "fiili durumu" büyük ölçüde değiştirmeyen ve idarece yapılan "tahsis" amacını gerçekleştiren bir çözüme bağlanmış olur.
(2510 s. İskan K. m. 17, 23)
Taraflar arasındaki davada:
Davacıları tapu ile malik oldukları nizalı tarlanın aynı zamanda davalılar adına tapuya kayıtlı ve onların işgalinde bulunduğunu, kendi tapularının eski tarihli olması nedeniyle davalılara ait tapunun iptalini ve müdahalelerinin menini istemişlerdir.
Davalılar, nizalı yerin kendilerine iskan hakkı olarak verildiğini ve tahsis tarihinden beri tapuya dayanarak zilyet olduklarını davanın bir yıllık zaman aşımına tabi bulunduğunu, aynı köyde oturan davacıların şimdiye kadar hak iddia etmediklerini savunarak davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, yapılan keşif ve inceleme sonunda, her iki tarafa ait 459,50 m2 miktarlı ve krokisi bulunmayan tapuların hudutları itibariyle nizalı olan 623,40 m2 ile nizasız 401 m2 yeri kapsadığı hiç kullanılmayan ve hali olan bu kısım üzerinde tarafların hak iddia etmedikleri, nizalı yerde davalıların tahsis tarihinden beri zilyet olup zeytin ve kayak ağaçlarını yetiştirdikleri, aynı köyde oturan ve karı- koca olan davacıların otuz yıldır hak talebinde bulunmadıkları, tahsis krokisi bulunmadığı için taraflara tahsis edilen sahaların tesbit edilemediği, davalıların nizalı olmayan 401 m2 lik yerden davacıların yararlanmalarına engel olmadıkları gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir. Davalılar vekili yasal sürede dürüşmalı temyiz isteğinde bulunduğundan duruşma için tayin Olunan 8.4.1975 salı günü için yapılan tebligat üzerine mümeyyiz vekili Av. T. E: ile M. aleyh vekili Av. K. B. geldiler duruşmaya başlandı müddetinde ita ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz arzuhalinin kabulü ne karar verildikten sonra gelen vekillerin şifahi izahları dinlendi duruşmanın bittiği bildirildi iş karara bırakıldı bilahare dosya tetkik olunarak gereği düşünüldü.
Taraf tapularının dayanağı Bakanlar Kurulunun 1948 tarihli kararıdır. Bu karara dayanılarak davacı tapusu 1950 ve davalı kaydı ise 1951 yıllarında tesis edilmiştir. Tesisin dayanağı olan idari kararın "aynı" olması nedeniyle taraf tapularının "zaman" bakımından birinin ötekine üstün tutulması olanağı yoktur.
İdarece aynı sınırlar gösterilmek suretiyle taraflara eşit miktarlar üzerinden tahsis yapılmıştır. Sınırları itibariyle taraf tapularının tedahül ettiği açıktır. Yukarda açıklandığı üzere taraf tapularından birinin ötekine üstün sayılması suretiyle mülkiyet belgelerini değerlendirmek olanağı bulunmadığına göre, uyuşmazlığa kural dışında bir çözüm yolu bulmak zorunluluğu vardır. Çözüm biçiminin fiili durum ve tahsis nedeni gözönünde tutularak taraf çıkarlarına uygun olması gereklidir.
Taraflara, idarece "459" ar metre kare yüz ölçüleri bulunan birer taşınmaz verilmiştir. Her iki taşınmazın doğusu Ahmet, kuzeyi Kara Mehmet ve güneyi deniz kıyısı ile çevrili olup batı yönleri halidir. Batı yönün "hali" olması nedeniyle taraf tapuları miktarlarıyla geçerlidir. davalı 1951 yılından beri 623 metre karelik bir sahayı işgal ve imar etmiş, tapu kapsamına giren yerin doğu cihetini kullanarak davacıyı batıdaki "hali " ye doğru itmiş, itmekle yetinmeyip onun denizle olan bağlantısını da kesmiştir. Günümüzde deniz sınırı olan taşınmazların bu cephesinin büyük bir değer taşıdığı şüphesizdir. Bu nedenle davacı taşınmazının dahi denizden yararlanması gereklidir. Taşınmazın deniz cephesi 31 metredir. Bu cephenin iki eşit kısma bölünmesi, doğu tarafı fiili durum esas tutularak ve tapudaki miktar geçerli sayılarak davalıya bırakılmak ve bunun batısında kalan kısmın da davacı tapusunun kapsamına girdiği kabul edilmek suretiyle hüküm verilmesi gereklidir.
Bu suretle uyuşmazlığın taraf çıkarları arasında "denge" sağlayan ve "adalet" icaplarına uygun düşen ve "fiili durumu" büyük ölçüde değiştirmeyen ve idarece yapılan "tahsis" amacını gerçekleştiren bir çözüme bağlanmış bulunacağı düşünülmeden yazılı şekilde karar verilmesi yolsuzdur.
Hükmün bu nedenlerle H.U.M.K.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, gelen mümeyyiz vekili için 1.000 lira duruşma vekalet ücretinin M. aleyhten tahsiline, peşin harcın iadesine 2.5.1975 gününde oybirliğiyle karar verildi.