 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
15. Hukuk Dairesi
E: 1975/5608
K: 1976/1073
T: 11.03.1976
DAVA : Davacılar, 25.9.1972 günlü dilekçe ile 972/875 esas sayılı dosyada 5000'er liradan 10.000 lira manevi tazminat ve ölen çocuklarının defin masrafı olarak 1000 lira maddi tazminat istemişler. destekten yoksunluk tazminatı hakkındaki haklarını saklı tutmuşlardır. İşbu dava dosyası ile birleştirilen 974/357 esas sayılı davada ise, ilk davadaki 1000 liralık maddi tazminatın bu kerre, destekten yoksunluk tazminatı da dahil olmak üzere, 26.400 liraya ve 10.000 liralık manevi tazminatın da 20.000 liraya hükmedilmesi istenmiştir. Bu süretle ikinci davada 25.400 lira destekten yoksunluk tazminatı ve 10.000 lira daha manevi tazminat istenmiş olmaktadır.
Mahkeme birinci davada, 1000 lira defin masrafından ölen çocuğun 5/8 kusuru karşılığını düşerek 375 lira maddi ve davacılar anne ve babadan her kişi için 3000 lira olmak üzere 6000 lira manevi tazminatın tahsiline, fazla isteğin reddine ve birleştirilen ikinci davadaki isteklerin, talebin sonradan değiştirilemiyeceği ve davalı vekilinin muvafakat etmediği gerekçesiyle, tümünün reddine karar vermiştir.
Mahkemenin birleştirilen ikinci davadaki istekleri reddederken, zikretmemekle beraber, H.U.M.K.nun 185/2 inci maddesindeki davanın genişletilmesi hususuna ilişkin hükme dayandığı anlaşılmaktadır. Oysa, olayda, aynı davadaki iddianın genişletilmesi veya dava niteliğinin değiştirilmesi söz konusu değildir. Farklı tutulan haklar için harcı verilerek yeni bir dava açılmamıştır ki, usulen bu her zaman mümkündür. Bu itibarla mahkemece ikinci dava ile istenen 25.400 lira destekten yoksunluk tazminatı hakkında deliller toplanıp bilirkişi incelenmesi de yaptırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yukarıda açıklanan nedenle isteğin reddedilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
Davacılar ilk davada 10.000 lira, ikinci davada tekrar bir 10.000 liralık manev tazminat istemişlerdir. Davacılar, çocuklarının kaybı nedeniyle duydukları elem ve ızdırabın 10.000 lira ile giderilebileceğini ilk dava ile kabul etmiş bulunmaktadırlar. Bu beyan ve kabul kendilerini bağlayıcı nitelikte olduğu cihetle ikinci dava ile istenen 10.000 lira manevi tazminat talebinin reddi bu gerekçe ile doğrudur.
Ancak davacılar, ilk dava dilekçelerinde kusur oranından bahsetmeden 10.000 lira manevi tazminat istemişlerdir. Bundan, davada belirecek duruma göre 10.000 lira manevi tazminat istedikleri sonucu çıkarılmalıdır. Davacılar 15 yaşındaki erkek çocuklarını kaybetmişlerdir. Davacıların elem ve ızdırapları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, kusur oranı ve paranın zamanla değer kaybına uğraması nazara alındığından 3000 er lira gibi bir tutarla dindirilecek nitelikte değildir. Bu nedenle, esasen çok ılımlı bir tutar olan isteğin tümüne karar vermek gerekirken yazılı olduğu şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı görülmekle bu noktadan da kararın bozulması gerekmiştir.
Mahkemenin kabul şekline göre, hükmedilen 6000 lira manevi tazminat hakkında, istek olduğu halde faize hükmedilmemiş olması da usul ve yasaya aykırı bulunmuştur.
SONUÇ : Yukarıdaki bentlerde açıklanan nedenlerle hükmün temyiz eden davacılar yararına BOZULMASINA, davacının sair ve davalı (M)'nin bütün temyiz itirazlarının reddine, aşağıda yazılı bakiye 100 lira temyiz ilam harcının davalıdan alınmasına ve istek halinde davacıların ödediği peşin harcının iadesine, 11.3.1976 gününde oybirliğiyle karar verildi.