 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
15. Hukuk Dairesi
E: 1975/3947
K: 1976/617
T: 16.02.1976
DAVA : Türkiye Zırai Donatım Kurumu ile G. Çakı arasında çıkan anlaşmazlığın çözülmesi için seçilen Hakem Kurulu tarafından verilen 6.7.1975 tarih ve 975/122 sayılı kararın duruşmalı olarak temyizen tetkiki G. Çakı avukatı tarafından istenmiş ve dosya SAKARYA Asliye 1. Hukuk Hakimliğince 1.9.1975 tarih ve 975/122 sayılı yazı ile gönderilmiş olmakla; duruşma için tayin edilen günde davacı kurum avukatı İ. S. Türkmen gelip davalı ve avukatının yapılan tebligata rağmen gelmediği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraf avukatı dinlendikten sonra dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : 25.9.1963 tarih ve 8849 sayılı eser sözleşmesinin 7. maddesi gereğince teşekkül eden Hakem Kuruluna davacı Türkiye Zırai Donatım Kurumu tarafından eserin bedeli tutarı ile müteahhide fazla ödenen paranın tahsiline ilişkin olarak açılan davada verilen 6.7.1975 tarihli Hakem Kurulu kararına karşı davalı müteahhit G. Çakı tarafından temyiz yoluna başvurulmuştur.
Filhakika, iki tarafın anlaşarak aralarında çıkan uyuşmazlığın çözülmesini özel kişilere bırakmalarına ve uyuşmazlığın bu özel kişiler tarafından çözülüp karara bağlanmasına tahkim ve uyuşmazlığın çözümü kendilerine bırakılan bu özel kişilere de Hakem denir. Oluşta Hakem Kurulu kendilerine havale edilen dava konusunda 6.7.1975 tarihli kararını tesis eylemiştir. Hakemler 6 ay içinde hüküm vermekle görevlidirler.(H.U.M.K. md. 529) Usulün 520 nci maddesinde de tehirim süresinin işlemesine engel olan haller gösterilmiştir. Oluşta ilk oturum 26.1.1971 tarihinde akdedilerek tutanakla tesbit edildiğine göre, kararın 26.7.1971 tarihinde verilmesi gerekir.
Yalnız bu arada sözleşmenin feshi hakkında açılan davada Hakemlerin yetkili bulunduklarının savunulması üzerine usulün 519 ncu maddesi gereği mahkemeye başvurulduğu ve Hakemlerin yetkili oldukları hakkındaki mahkeme kararının kanun yollarından da geçmek suretiyle kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Altı aylık kanuni tahkim süresi ise, usulün 529 ncu maddesinde açıklandığı üzere (ancak iki tarafın sarih ve tahriri muvafakatlarıyla veya mahkeme reisinin veyahut hakimin kararıyla temdit olunabilir).
Süresinin uzatılmasında iki tarafın bir araya gelerek açık ve yazılı bir muvafakatları olmadığı gibi, mahkemeye usuli dairesinde baş vurularak sürenin uzatılmasına ilişkin bir kararın da alınmadığı görülmektedir. Zira, usulün 519 ncu maddesi gereği mahkemeye başvurma halinde aynı yasanın 528 nci maddesinde belirtilen bir kayıt 519. madde hükmünde bulunmadığından tahkim süresinin durması söz konusu edilemez.
Bu nedenle altı aylık kanuni tahkim süresi içinde verilemeyen 6.7.1975 tarihli Hakem Kurulu kararının usulün 533 ncü maddesinin 1. bendi gereğince bozulması gerekir.
SONUÇ : Yukarıda gösterilen nedenlerle temyiz olunan 6.7.1975 tarihli Hakem Kurulu kararının BOZULMASINA davalı vekili duruşmaya katılmadığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına ve ödediği temyiz peşin harcının istek olursa temyiz edene iadesine, 16.2.1976 gününde oybirliğiyle karar verildi.