 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
15. Hukuk Dairesi
E: 1975/2153
K: 1975/2941
T: 06.06.1975
DAVA : Taraflar arasındaki davanın Bursa Asliye 5. Hukuk Mahkemesinde yapılan duruşması sonunda verilen 9.12.1974 gün, 1033/697 sayılı kararın, davacılar vekilince temyiz edilmesi üzerine bu konudaki dilekçenin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve tüm dava dosyası okunup incelendikten ve görüşüldükten sonra işin gereği düşünüldü:
KARAR : 1) Davacılar vekili, ölüm nedeniyle destekden yoksunluk ve manevi tazminatın ödetilmesi davacının araç sahibi olan H. Kuzu'ya da yöneltmiş, ne var ki, mahkemece, aracın öbür davalı T. Güney tarafından izinsiz alınıp trafik olayının meydana getirildiği, araç sahibinin sorumlu tutulamıyacağı gerekçesiyle H. Kuzu hakkındaki davanın reddine karar verilmiştir.
2 - Araç sahibinin (işletenin) sorumluluğu, 6085 sayılı yasanı 50. maddesiyle düzenlenmiştir. Az önce anılan yasa ile öngörülen sorumluluk, tehlike sorumluluğu olarak nitelenir. Buna göre dış çevrede belirli tehlikeler yaratan uğraşıların ve davranışların sonuçlarından kaçınma ve bunları önleme olanağı bulunması bile, bu uğraşılardan yararlananlar ya da bu uğraşıları kendi egemenlik alanlarında yürütenler sorumlu tutulurlar. Öyle ki, sorumlu kişi, uğraşılardan yararlananlar ya da bu uğraşıları kendi egemenlik alanlarında yürütenler sorumlu tutulurlar. Öyle ki, sorumlu kişi, uğraşılarından ileri gelen tehlikenin sonuçlarını yasa gereğince yüklenme zorunda olduğundan, tazminat borcu altında bulunur. Başkaları yönünden tehlike doğuran şeyleri kullananların, bu nitelikteki girişimlerde bulunanların meydana gelen zararlı sonuç ile sorumlu tutulmaları, tehlike sorumluğunun bir gereğidir. İşte, motorlu taşıtların tehlike ve büyük bir zarar yarattıkları gözlenerek, tarfik olaylarının sonuçlarının zarara uğrayanlara yükletilmemesi için, 6085 sayılı yasanın 232 sayılı yasa ile değiştirilen 50. maddesiyle araç sahibini sorumluluğu, tehlike sorumluluğu olarak düzenlemiştir. Bu anlatılanların ışığı altında, dava konusu olayda, H. Kuzuya ait aracın 3.kişi davacılara verdiği zarardan bu davalının 6085 sayılı yasanın 50. maddesi uyarınca sorumlu olduğunun kabulü gerekir. Üstelik, md. 50/II ile, araç sahibinin sorumluluktan kurtuluş nedenleri sınırlı olarak belirtilmiş, izinsiz kullanma durumu sorumluluktan kurtuluş nedenleri arasında sayılmamıştır. Tersi bir görüşle böyle bir durumda 50. maddenin uygulanamayacağını ileri sürmek, zarar göreni modası geçmiş kusur sorumluluğu kuralları ile başbaşa bırakama sonucunu doğurur ki, bu çözmü, hakseverliğe (hakkaniyete) ve öte yandan sosyal güvenliğe de aykırı düşer.
Araç sahibi H. Kozunu ancak, BK. md. 41 açısından sorumlu olabileceği kabul edilse bile, sonuç değişmez. Şöyle ki, bu davalı, aracını park yerine bıraktığını, T. Güneyin düz kontak yaparak aracı çalıştırdığını, alıp gittiğini savunmuştur. Oysa, aracın düz kontak ile çalıştırılıp kullanılabilmesi için kapıların açık bırakıldığının kabulü gerekir. İşte bu davalının, aracın kapılarını kilitlemeden park yerine bırakması, BK. md. 41 anlamında bir kusur sayılır. Böylece davalı H. Kuzu'nu zarardan sorumlu tutulması için, olayda md. 41'deki koşullarda gerçekleşmiş bulunmaktadır.
Yerel mahkemece, bütün bu yönler gözönünde tutulmaksızın davalı H. Kuzu'nun zarardan sorumlu olamıyacağından söz edilip ona yöneltilmiş bulunan davanın reddine karar verilmesi, hükmün bozulmasını gerektirir.
SONUÇ : Yukarıda belirtilen nedenlerle, hükmün, davacılar yararına BOZULMASINA istek olursa temyiz peşin harcının kendilerine iadesine, 6.6.1975 gününde oybirliği ile karar verildi.