 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
15. Hukuk Dairesi
E: 1975/2127
K: 1975/3357
T: 30.06.1975
DAVA : (M) ile (M.A.), (H) ve (R) vs. arasında çıkan davadan dolayı (Ankara Asliye 13. Hukuk Hakimliği)nce verilen 23.10.1973 tarih ve 533-880 sayılı hükmü bozan dairenin 30.1.1975 tarih ve 2001-567 sayılı ilamı aleyhinde davacı avukatı tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü :
KARAR : 1 - 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanununun 12. maddesine göre, kat mülkiyetinin kurulması için, ana gayrimenkulün mülkiyetinin kat mülkiyetine çevrilmesi hususunda o gayrimenkulün maliki ve bütün paydaşları tarafından imzalanan bir dilekçenin tapu idaresine verilmesi lazımdır. bu dilekçeye, 12. maddede sayılan belgelerle birlikte bütün paydaşlar tarafından imzalanan ve doğruluğu belediyece tasdik olunan proje ve belediyece verilen iskan raporu ve yine malikler tarafından imzalanan yönetim palanının eklenmesi gerekir. Aynı kanunun 13. maddesi ise, tapu memurunun kendisine verilen belgelerin tamam ve usulüne uygun ve dilekçeyi verenlerin yetkili olduklarına kanaat getirdikten sonra kat mülkiyeti kurulmasına dair sözleşmeyi düzenleyeceğini saptamıştır. Şu halde mahkemece, gayrimenkulün sadece kimlere ait olduğu ve hisse nisbetlerinin tasbiti ve yönetim planı suretinin celbi ile yetinilerek neticeye varılması doğru değildir. bu itibarla, tapu sicil muhafızlığından akit tablosu celbi ile yetinilerek neticeye varılması doğru değildir. bu itibarla, tapu sicil muhafızlığından akit tablosu celbedilmeli ve ne suretle kat mülkiyeti kurulduğu ve dava konusu ferağı istenen dairenin davalıların miras bırakanına aidiyetini imzası mukabilinde kabul edip etmediği ve diğer ilgili belgeleri imzalayıp imzalamadığı etraflıca araştırılmalı ve neticeye göre karar verilmelidir. Mahalli mahkeme kararı yukarıda gösterilen gerekçelere göre bozulması gerekirken daire veya bedelinin verilmesine ilişkin davanın reddine müncer olacak şekilde kesin bozma yapılması doğru değildir.
2 - BK.nun 140. maddesine göre zamanaşımı dermeyan edilmediği suretle hakim zamanaşımını kendiliğinden nazara alamaz. Demek oluyor ki, zamanaşımı şahsi bir savunma hakkı olup diğer savunmalarda olduğu gibi ve itirazlardan farklı olarak savunulmadığı takdirde mahkemece doğrudan doğruya nazarı itibara alınamaz. Bir borçtan müteselsilen sorumlu bulunsa dahi bunlardan bir veya bir kaçının zamanışımı savunması ileri sürüp, diğerlerinin ileri sürmemesi veya ileri sürülüp karşı tarafça tevsi iddiasında bulunulması halinde teselsül kurallarına dayanılarak bunlarında faydalanması gerektiği neticesine varılamaz. Esasen faydalanacakları hakkında kanunlarımızda bir hüküm de yoktur. Başka bir deyimle, müteselsil sorumlulukta dahi süresinde zamanaşımı definde bulunmayanlar bu haktan faydalanamazlar.
Dosya münderecatından dava dilekçesinin davalılardan (H) ile (M.A.) ya 26.4.1972 ve (R) ve ise 28.4.1972 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmaktadır. Davalılar vekil tarafından zamanaşımı savunması ise 8.5.1972 de yapılmış davacı vekili de buna karşı davalılardan (H) ve (M) nin muayyen müddet geçtikten sonra vukubulan bu savunmaya muvafakatı bulunmadığını ileri sürerek karşı koymuştur.
Bütün bunlar gösteriyor ki, müteselsilen sorumlu bulunanlardan (H) ile (M.A.) namına geçerli bir zamanaşımı savunması yoktur ve (R) namına müddetinde ileri sürülen bu savunmadan diğer davalılar faydalanamaz.
O halde dairemizin kalorifer tesisatı ile ilgili bedele müteallik bozma kararı (R) bakımından doğru ise de bu bozmanın (M.A.) ile (H) ye teşmil edilmesi yanlıştır.
SONUÇ : Davacının karar düzeltme talebi kısmen yerinde görüldüğünden dairemizin 30.1.1875 tarih ve 74-2001/567 sayılı kararın yukarıda yapılan açıklamalarla sınırlı olarak kaldırılmasına ve mahkeme kararının belirtilen nedenlerle BOZULMASINA, 30.6.1975 gününde oybirliğiyle karar verildi.