 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
15. Hukuk Dairesi
E: 1975/2093
K: 1975/2228
T: 21.04.1975
DAVA : Taraflar arasındaki davanın İzmir Asliye 3. Hukuk Hakimliğince görülerek mahkeme ilamında belirtilen gerekçelere binaen verilen 3.12.1974 tarih ve 687/573 sayılı hükmün temyizen tetkiki taraflar avukatlarınca istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : 1 - Yapılan soruşturmaya, toplanan kanıtlara, dosyadaki yazılara, kararın dayandığı gerektirici nedenlere ve takdirde de bir yanılma olmamasına ve özellikle dava konusunda geçen aracın trafikte davalı M. Sabri Karayazgan üzerine yazıldığının 4.10.172 günlü oturumda kabul edilmesine ve öte yandan bu aracın adı geçen ismiyle sigorta edildiğinin poliçeden anlaşılmasına ve üstelik bu belgelerin tersini duruşmada ispat edilmemiş olmasına göre, davalı M. Sabri Karayazgan'ın tüm temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2 - Davalı sigorta şirketi, olayda zamanışımının gerçekleştiğini savunmuş, yerel mahkeme ise, uzun süreli ceza zamanaşımının uygulanacağını ve bu sürenin de dolmadığını belirtilip zamanaşımı savunmasının reddine karar vermiştir. Oysa, Karayolları Trafik Yasasının 55/V. madesine göre, zarara uğrayanın sigortacıya karşı olan doğrudan doğruya alacak hakkı, kaza (olay) gününden başlıyarak 2 yıllık zamanaşımına bağlıdır. Zarar gören üçüncü kişinin bu alacak hakkı, az önce anılan yasa gereğince tanındığından, sigortacı hakkında uzun süreli ceza zamanışımının uygulanabilmesi olanaksızdır. Burada söz konusu olan zamanışım süresi, yukarıda da belirtildiği gibi 2 yıldan ibarettir. Kaza ise, 11.11.1969 gününde,meydana gelmiş ve de ödetme davası 1.6.1972 gününde açılmıştır. Dayanışmalı (müteselsil) sorumlu olan şoför hakkındaki ceza davasına, tazminat hakkı saklı tutularak katılma da sigortacı yönünden işlemeye başlıyan zamanışımı kesen bir neden değildir. Öyleyse, kural olarak, olayda, sigortacı yönünden 2 yıllık sürenin dolduğunun kabulü gerekir.
Hernekadar, davalı sigorta şirketi, süresinde sunduğu 12.9.1972 havale günlü dilekçe ile usulün 197. maddesi uyarınca cevap süresinin uzatılmasını istemiş ise de, mahkemece bu konuda olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemiş, gelgelelim, bu davalı vekili 25.9.1972 günlü dilekçe ile zamanaşımı savunmasındada bulunmuştur. Ne var ki, 25.9.1972 günlü dilekçe, davacı vekiline 7.10.1972 gününde ulaştığı halde, karı koymamış ve de mahkemece, olayda ceza zamanaşımının uygulanacağı, gerekçesiyle zamanşımını redine karar verilmiştir. Bu duruma göre, davalı sigorta vekilinin süresinde cevabını sunmadığı kabul edilse bile, davacı vekili savunmanın genişletilmesine ilişkin olarak karşı koyduğunu bildirmemiş ve cevaba cevap da vermemiş olduğundan, davalı sigorta vekilinin zamanaşımı savunmasının incelenmesi gerekmiştir. Neden dolayı olayda zamanışımı süresinin işleyip tamamlandığı, yukarıda dayanaklarıyla birlikte açıklandığından, yerel mahkemece, sigortacıya yöneltilen davanın zamanışım yönünden reddi yoluna gidilecek yerde ödetmeye karar verilmesi davalı sigortacı yararına hükmün bozulmasını gerektirir.
3 - Davacı, yaralanması nedeniyle iyileştirme (tedavi) giderleri olarak 36500 liranın harcandığını da ileri sürmüş,kusur oranında bu yönden ödetmeye karar verilmesini istemiştir. Yerel mahkeme ise; "tedavi masrafları için hiç bir belge mevcut olmadığı ve nereye ne maksatla ve ne miktar bir masraf yapıldığı ayrı ayrı bildirilmemiş olduğundan yaralanın mahiyeti ve hususiyetine göre bir değerlendirme yapmak mümkün olmadığı kabul edilmiştir" açıklamasıyla zararın bu bölümünü benimsememiştir. Oysa, Borçlar yasasının 42. maddesine göre, hakime, zararın tutar ve kapsamını doğrudan doğruya (resen) araştırmak ve belirlemek ödevi yükletilmiştir. Davacının iyileştirme giderleri için belge verememiş olması, tutar ve kapsamının araştırılmasına engel değildir. öyle ki, böyle bir yaralamanın gerektirdiği iyileştirme giderlerinin yapılmasında zorunluk olduğu, olayların normal akışına ve de yaşam görgülerine (hayat tecrübelerine) uygun düşer. Bu nedenle, yaralanmanın mahiyeti iyileşmesi süresi, davacının sosyal ve ekonomik durumu gözönünde bulundurulup böyle bir yaralamaya bağlı olarak davacının iyileşmesini sağlıyacak "tıbbi tedavinin" gerektirdiği giderlerin tutar ve kapsamının, bu işlerden anlıyan uzman bilirkişi delile tespit edilmesi yerine, 2.3.1974 günlü bilirkişi raporundaki yeterli olmayan "Tedavi masraflarına ilişkin davalarda yazılı delile istinat edilmesi icap eder..." sözlerine dayanılarak, isteğin bu bölümünün reddi yoluna gidilmesi doğru değildir.
4 - Davacı, kusur oranını gözönünde tutup 44.512,50 liranın ödetilmesini istemiş, yerel mahkemece 15255 liranın ödetilmesine ve çoğa ilişkin istemin redine karar verilmiştir ki, 15255 liranın kapsamında istenen 7500 lira manevi tazminat aynen hüküm altına alınmıştır. 37.012,50 lira maddi tazminat istenmiş, 7755 lira için ödetme kararı verilmiş olmasına göre reddedilen maddi tazminat tutarı 298.257,50 lira üzerinden tarifesi uyarınca avukatlık parası takdir edileceği yerde 9094 lira avukatlık parası ile davacının sorumlu tutulması da hükmün bozulmasını gerektirir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan duruma göre, davalı M. Sabri Karayazgan'ın tüm temyiz itirazlarının reddine ve hükmün, 2 numaralı bend uyarınca davalı sigorta şirketi ve 3, 4 numaralı bendler gereğince de davacı yararına BOZULMASINA ve istek olursa, temyiz peşin harçlarını davacı ile davalı sigortaya geri verilmesine, 108.10 lira bakiye harcın ise davalı M. Sabri Karayazgan'a yükletilmesine ve ödetilmesine 21.4.1975 gününde oybirliğiyle karar verildi.