 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
14. Hukuk Dairesi
E: 1975/39
K: 1975/210
T: 16.01.1975
DAVA : Taraflar arasındaki tesbit davasından dolayı mahal mahkemesinden verilen yukarda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 1.10.1974 gün ve 1974/2118 esas, 1974/2447 karar sayılı ilamiyle onanmasına karar verilmiştir. Süresi içinde davacılar avukatı tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla dosya içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR : Davacılar, davalı köyle aralarındaki 1949/129 sayılı mer'a sınırlarının tesbitine müncer olan müdahalenin önlenmesi davasında bilirkişilerden M.T. ile A.K.'nin kasten ve gerçek dışı beyanda bulunduklarını, davanın aleyhlerine sonuçlandığını, kanun yollarından geçmek suretiyle hükmün kesinleştiğini, sonradan bir jeolog ile yardımcısına ve bir harita mühendisine askeri haritaya da uyan gerçek sınırı tesbit ettirdiklerini, buna göre eski davada bilirkişilerin hilafı hakikat beyanda bulunduklarının ortaya çıktığını ileri sürerek belirtilen hususun tesbitine karar verilmesini istemişlerdir. Davanın amacı, aleyhe sonuçlanan eski dava için muhakemenin iadesi olanağının sağlanmasıdır.
Mahkemece bilirkişiler hakkında açılacak bir ceza davası ile iddianın ispat edilebileceği hilafı hakikat beyanda kasıt unsurunun da bulunması gerektiği, mevcut bilginin ifade edilmesile kastın kabul edilemeyeceği, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin nihayet ceza zamanaşımı süresince devam edebileceği, ondan sonra davacının hukuki yararı kalmayacağı, uyuşmazlığın bulunduğu sınırın tesbiti için sonradan yeni ve ilmi yöntemler bulunsa dahi bunun muhakemenin iadesi için bir hak bahşetmeyeceği, esasen asıl ve eski davanın sadece bilirkişi beyanına göre değil ferman, şer'i ilam ve vergi kayıtları ile de çözümlendiği nedenleri ile davanın reddine karar verilmiş ve bu hüküm mahkemenin gerekçesi benimsenerek dairemizce onanmıştır.
Hukuki bir durumun belirtilmesini amaç güden tesbit davası hukuki yarar varsa genellikle aleyhine sonuç doğuracak kişi aleyhine açılabilir. İleri sürülen olay ve dava konusuna göre bilirkişilerin kasten gerçek dışı beyanda bulunduklarının tesbiti halinde davalı aleyhine muhakemenin iadesi yolu ile sonuç meydana gelibileceği gibi cezai yönden olmasa dahi bilirkişiler bakımından hukuki sorumluluk durumu ortaya çıkar. H.U.M.K.'nun 445. maddesinin 5. bendi hükmüne göre "ehlihibrenin kasten hilafı hakikat ihbaratta bulunduğunun hükmen tahakkuk etmesi" iadei muhakeme nedenidir. Hükmen tahakkuk ettirmeyi amaç güden davada husumet, tesbit davasının kabulünden zarar görecek ve daha önce de belirlendiği gibi aleyhine hukuki sonuç doğacak kişilere yöneltilmelidir. Gerçek dışı ve kasten beyanda bulunduğu ileri sürülen bilirkişiler davada, davalı köyle birlikte yer almamıştır. Bu haliyle de davanın kabul olanağı yoktur.
Mahkeme ilamında ve yukarda gösterilen gerektirici nedenler karşısında karar düzeltme dilekçesinde ileri sürülen hususlar yersizdir.
SONUÇ : Yukarda açıklanan nedenlerle yerinde olmayan ve H.U.M.K.'nun 440. maddesindeki hallerden hiçbirisine uymayan karar düzeltme isteğinin REDDİNE aynı kanunun 442. maddesi uyarınca takdiren 100 lira para cezasının düzeltme isteyenden alınmasına 16.1.1975 gününde oybirliğiyle karar verildi.