 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
14. Hukuk Dairesi
E: 1975/1758
K: 1975/1925
T: 08.04.1975
DAVA : Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 4.8.1972 gününde verilen dilekçe ile satış vaadi sözleşmesine ve miras haklarının temlikine dayanarak müşterek miras bırakanları R. adına tapuda kayıtlı olan taşınmazın müvekkili adına tescili istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 3.2.1975 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılardan H.A. tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR : Dava konusu olup kadastro tahdidinden sonra 584 ada ve 9 parsel numarasını alan taşınmaz, tarafların müşterek miras bırakanları R.A. adına tapuda kayıtlıdır. Hükmü temyiz eden davalı H.A. 29.4.1972 günlü noterlikçe resen düzenlenen senetle taşınmazdaki miras bırakandan kendisine intikal eden pay için davacıya satış vaadinde bulunmuştur.
Miras bırakanın ölüm tarihi itibarile terekesinde kanundan doğan iştirak hali vardır. Ancak, iştirak halindeki paydaşlardan birinin, miras şirketine dahil mallar üzerinde tek başına tasarrufta bulunamaması mirasçılıkla ilgisi olmayan üçüncü kişilere yapılacak devir ve temliklerde söz konusu olur. Bununla şirket mallarının korunması, dağılmaması ve başka kişilerin eline geçmemesi amacı güdülmüştür. Olayımızda ise miras payının, diğer bir miracıya geçmesi ile aslında iştirak hali bozulmayacak, pay devredenin yerine, bunu alan gecektir. Miras şirketinin varlık ve niteliği değişmeyecek, kanunun güttügü amaç da zedelenmeyecektir.
Belirtilen nedenlerle iştirake dahil mirasçıların kendi aralarında yapacakları temliki tasarrufların geçerliliğini kabul etmek gerekip bu, kanunun ruhuna, güttüğü amaca ve ülkemizin içinde bulunduğu koşullara uygun düşer.
Olayda Medeni Kanunun 581. ve 630. maddeleri hükümlerinin doğrudan uygulama yeri bulunmayıp mahkemenin sözü edilen satış vaadini geçerli sayarak sonuca varması isabetlidir.
Dava olunanın değeri dilekçede 22.500 lira olarak gösterilmiş, buna karşı davalıların bir itirazı bulunmamıştır. Yargılama giderleri ve bu cümleden olan avukatlık parasının davalılara müştereken ve müteselsilen yükletilmesine karşı temyiz itirazı da yoktur. Bu durumda taşınmazın değerinin 22.500 lira olduğu,, bundan davacı payı karşılığı düşüldükten sonra kalanı üzerinden avukatlık parası takdir edilmesine ilişkin temyiz itirazı da yersizdir.
SONUÇ : Yukarda açıklanan nedenlerle davalı H.A. ün tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA aşağıda gösterilen harcın temyiz eden davalıya yükletilmesine 8.4.1975 gününde oybirliği ile karar verildi.