 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi
E: 1975/3748
K: 1976/416
T: 27.01.1976
DAVA : Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine ilişkin olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşuldu:
KARAR : Davacı, davalıdan ev ve zeytinliği tapu kaydı ile toplam 7.000 lira bedelle satın aldığını, sonradan davalının ehliyetsizliğinden dolayı hacir altına alınıp, mahkeme kararı ile de satışların bu nedenle iptal edildiğini bildirerek, satış parasının, giderleri ve faizi ile birlikte davalıdan alınmasını istemiştir.
Davalı taraf, satışlarda para alınmadığını ve böylece bedelsiz olduğunu bildirerek davanın reddi gerektiği savunmuştur.
Tapu kayıtlarına göre, davalı, belirtilen yerleri, davacıya satmıştır. Bu satışa ilişkin 2.3.1970 günlü akit tablosunda, davalının, satış bedelleri toplamı 7.000 lirayı peşin aldığını bildirdiği yazılıdır.
Davalının ehliyetsizlik nedeni ile hacir altına alınması için açılan davada, İzmir Devlet Hastahanesini 24.11.1970 günlü raporuna dayanılarak davalı kısıtlanmıştır. Anılan raporda, davalının gayrimenkul değerlerini bilmediği, kolay aldatılabilir olduğu, fakat, bu haliyle tasarrufa ehil olduğu ve hastalığın en az bir yıl evvel başladığı açıklanmıştır.
Davalı tarafın, satışın iptali için açtığı dava sonunda davalının alım-satım işlerinde değerleri bilmediği ve akit tablosundaki değer ile rayiç değer arasında büyük fark olması nedeni ile 14.6.1973 günlü kararla satışlar iptal edilmiş ve bu karar kesinleşmiştir.
Davacı tarafın dayandığı ve 1970/197 esas sayıl dosyada dinlenen tanıklar, paranın verilişi konusunda görgüye dayanan bilgi verememişler ve ancak, davalının, parayı aldığını bildirdiğini söylemişlerdir. Bunun yanında, davacı iddialarının isbatı için davalı tarafa and yöneltmeyeceğini açıklamıştır.
Mahkemece, bu delillere dayanılarak, satış işlemi ehliyetsizlik nedeni ile iptal edildiğine göre, anılan işlem sırasında ehliyetsiz olan davalının (parayı aldım) demesini değeri bulunmayacağı gerekçesi ile dava reddedilmiştir.
Oysa, 1970/197 esas sayılı dava sonunda verilen satışın iptali kararı, satışa yönelen irade bildiriminin geçersizliğine ilişkindir. Bu geçersizlik gözönünde tutularak verilen iptal kararı davalının parayı aldığını açıklayan bildirisini kapsamaz. Çünkü, kısıtlılık nedeni ile bir senedin iptali, kural olarak, o senetle saptanan sözleşmenin, yani irade bildirimlerinin hükümsüzlüğü anlamına gelir. Kısıtlı eğer, bundan ayrı olarak olarak paranın alınmış olduğuna ilişkin beyan gibi bir maddi vakıaya ait bilgi vermiş ve bu bilgini verilişini bilincinde ise iptal hükmü, maddi vakıaya ait bir bu bildirimin de hükümsüzlüğü anlamını taşımaz. Davalı reşit olduğuna göre kasıtlılık nedeni ile hükümsüzlük, genellikle Medeni Kanunun 16. ve 394. maddelerine dayanmaktadır. Bu madeler ise irade bildirimlerini amaç tutmaktadır.
O halde mahkemece, akit tablosunun düzenlendiği sırada davalının para almış olduğuna ilişkin beyan bakımından, Medeni Kanunu 13. maddesi hükmünce temyiz kudretine haiz olup olmadığı bu konuda uzman bilirkişi veya bilirkişiler kurulu aracılığı ile saptanmak ve bu yönden temyiz kudretine haiz bulunduğu sonucuna varıldığı takdirde paranın ödenmiş olduğu sabit görülmek gerekir.
Söz konusu beyan bakımından davalının temiz kudretinden yoksun bulunduğunun anlaşılması halinde yapılacak işleme gelince; davacının ehliyetsiz olan davalıya vermiş oluduğu parayı sözleşmenin hükümsüzlüğü dolayısıyla geri almaya Borçlar Kanunun 61, 63 ve sonraki maddeleri uyarınca hakkı vardır ve kendisini davalının ehliyetsizliğini bile bile onunla sözleşme yapmış olması dahi sebepsiz mal edinme esasına dayanan geri alma hakkı üzerinde hiç bir şekilde etki yapmaz. Zira, sebepsiz mal edinme davasının kanuni koşulları arasında davalı tarafa yapılmış bulunan edanın iyi niyetle yapılmış olması koşulu yoktur. Medeni Kanunun 395. maddesi hükmü dahi bu isteği haklı göstermektedir. Hal böyle olunca davacı tarafın paranın ödendiği ispata hakkı vardır. İnceleme konusu olayda davacı tanık dinleteceğini bildirmiş, fakat mahkemece tanık dinlenmesine gerek görülmemiştir.
O halde, davalının temyiz kudretinin mahrum bulunduğunun anlaşılması halinde, paranın ödendiği yolundaki iddiasının ispatlaması için davacıya olanak tanınmak, varsa davalının da bu konudaki karşılık delilleri incelenmek ve sonucuna göre karar verilmek gerekir.
Mahkemece bu yönler gözetilmeden eksik inceleme ile karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın gösterilen nedenle BOZULMASINA ve aşağıda yazılı peşin harcın istek halinde iadesine 27.1.1976 gününde oybirliğiyle karar verildi.