 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
12. Hukuk Dairesi
E:1975/11670
K:1975/11541
T:30.12.1975
* ÖZET:Kısa bir süre bile olsa Türk parasının kullanılması "Türk Parasının Kıymetini Koruma hakkında 17 sayılı karara ilişkin seri: 5 No: 3, sermaye hareketleri tebliği" nin 29. maddesine aykırıdır. Dövizin sonradan getirilmesi bu aykırılığı ortadan kaldırmaz. Bu nedenle ihalenin feshine karar verilmesi doğrudur.
(Sermaye Hareketleri Tebliği m. 29)
Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında 17 sayılı karara ilişkin seri 5, no. 3, sermaye hareketleri tebliğinin 29. maddesi hariçte mukim şahıslarla bunlar adına hareket eden Türkiye'de oturan gerçek ve tüzel kişiler Türkiye'de taşınmaz ve bununla ilgili aynı hakları satın almak, inşaa ve tevzi etmek için gerekli meblağı hariçten döviz olarak getirerek yetkili bir bankaya satmağa mecbur oldukları esasını koymuştur. Şu halde kamu düzeni ile ilgili bu tebliğin emredici bu hükmünün mercice re'sen gözönünde tutulması gerekir. İ. İ. Kanunun 134. maddesi cebri icralarda taşınmaz mülkiyetinin tescilden evvel ihale ile iktisap edileceği esasını vazederek Medeni Kanunun taşınmaz mülkiyetinin iktisabına ilişkin esaslarından ayrılmıştır. Şu halde ihaleye giren kişi nekadar arttırabileceğini önceden tasarladığı Türk parası meblağına karşılık dövizi transfer ederek yetkili bir bankaya depo etmesi ve ihalenin öngördüğü teminat akçasını da aynı şekilde ihaleye girmeden evvel depo etmesi gerekir.
İhale bedelinin engeç ihale tarihinden itibaren 20 gün içerisinde yatırılması zorunlu olduğundan bu ihalede alıcıların Türk parasını kullanmış olduklarının kabulü gerekir. Bu halde kısa bir süre bile olsa Türk parasının kullanılması yukarda sözü geçen karara ilişkin tebliğin 29. maddesine muhalefet edilmiş olacağından dövizin sonradan getirilmesi bu muhalefeti bertaraf etmiş sayılamaz. Bu nedenle ihalenin feshine karar vermesi doğru bulunmasına binaen yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle temyiz olunan karar Sulh Mahkemesi kararının tik. 366 ve H.Y.U. Kanununun 438. maddeleri uyarınca (ONANMASINA), 15 lira onama harcının temyiz edenden alınmasına, peşin harcın mahsubuna, bakiye kalmadığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına 30.12.1975 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
MUHALEFET ŞERHİ
Türk tebalı olup Fransa'da bulunan müşteriler Türkiye'de cebri icra yoluyla satılan hissedarı bulundukları 300.000 lira muhammen bedelli gayrimenkül daireyi Türkiye'deki vekilleri aracılığıyla 565.000 liraya satın almışlar ve tescilden evvel de bu miktara tekabül eden dövizi, muamelesini ikmal ederek Türkiye'ye transfer etmişlerdir. Şu durumda ihalenin feshini isteyen Türkiye'de mukim diğer hissedarın İ.İK. 134. maddesinde başkaca fesih şartı olarak kanun yazısınca öngörülen ihaleden muafiyetinin haleldar olması hiçbir yönü ile sözkonusu olmamıştır. Hüsnüniyetli olarak kabulü de mümkün değildir. Türk parası kıymetini koruma hakkındaki 17 sayılı karara ilişkin seri 5, no. 3 sermaye hareketleri tebliğinin 29. maddesi alıcısına zaman imkanı veren ihtiyati satış ve hallerde kabili tatbiktir. Anılan tebliğin cebri icralarda bütün şartları ile ezcümle satış tarihinden evvel döviz transfer etmiş olmak gibi bir şartla kabili tatbik değildir. İhtiyatı alım satımlarda, satış bedeli önceden belli olup transferin buna göre icrası mümkün ve fakat cebri icrada arttırma söz konusu olup satış bedeli evvelden belli olmadığından satıştan evvel ne miktar döviz transfer edilmesi lazım geleceği belli bulunmadığından kafi miktarda bir transferde mümkün değildir. Her ihtimal nazara alınarak fazlaca bir transferin ihaleden evvel yapılması gibi ağır bir külfetin hakları aynı derecede himaye edilmesi lazım gelen hissedarlardan birine diğerinden ağır bir külfet yüklenemez. Kaldı ki; nasıl ki Türkiye'deki bir Türk'e döviz tahsis edilirken muayyen kurallara uyarak ihtiyaç sebebi ve dövizin kat'i miktarı belli edilmek mecburi ise, yabancı devlet mevzuatı bakımından da aynı zorunluk sözkonusudur. Döviz her devlet için kıymetlidir. Gelişigüzel dağıtılan bir nesne değildir. Yabancı bir devlette misafir durumunda olan bir Türk veya Türk olmayan bir kimsede, keyfe mayeşa istediği dövizi tahsis ettirebilecek durumda değildir.
Hadisede; ihale ile satış bedeli belli olur olmaz henüz 20 günlük süre geçmeden, alıcıların döviz tahsis ve Türkiye'ye gönderme işlemine başladıkları ancak malum işlemler sebebiyle dövizin 20 gün geçtikten sonra ve fakat tescilden evvel yani tescil şartı süresinden evvel Türkiye'ye gönderildiği anlaşılmaktadır.
Şu durumda, hadisede ne Türkiye'deki hissedarın menfaatinin haleldar olması ve ne de Türk Kamu menfaatinin zarar görmesi hiçbir yönü ile söz konusu bulunmamaktadır.
Cebri icralarda kabili tatbik olmayan elastikiyeti bulunmayan cebri icraların bünyesi ile de hiçbir şekilde bağdaşmayan sermaye hareketleri tebliğinin 29. maddesinin bu derece kati bir şekilde anlaşılıp tatbik edilmesine, birinetice böyle bir tatbikatla bir kısım hissedarların hakları bulunduğu halde müzayedeye iştiraklarının önlenmesi gibi bir neticenin doğmasına karşıyım, çoğunluğun onama kararına muhalifim, merci kararının yukarda açıklanan nedenlerle bozulması oyundayım.
Üye H.Yazıcı