 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1975/4386
K: 1975/7286
T: 11.12.1975
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı Ankara As. 3. Ticaret Mahkemesince verilen 6.11.1974 tarih ve 209/327 sayılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı avukatı tarafından istenmiş olmakla duruşla için tayin edilen 9.12.1975 gününde davacı avukatı Sefer Eronat gelip davalılar avukatı tebligata rağmen gelmediğinden temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraf avukatı dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması duruşmadan sonraya bırakılmıştı. Bu kerre dosyadaki kağıtlar okundu; gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı, davalıların kendisini bir kulüpte içerek sarhoş ettiklerini ve böylece manevi cebir altında kendisinden (100.000) liralık bono aldıklarını, diğer taraftan bu sarhoş edilme hadisesi kumar masasında kumar oynarken cereyan ettiğinden alınan bonoların kumar borcu sebebiyle de hüküm ifade etmeyeceğinden bahisle menfi tesbit suretiyle bonoların iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı, davalı Fevzi hakkındaki davasını atiye talik etmiştir.
Diğer davalılar (Erdoğan-Hikmet-Yılmaz) vekili savunmasında; senetlerin kumar borcundan mütevellid bulunmadığını, müvekkillerinden Hikmet'in kendisine borç vermiş olduğunu, diğer müvekkilleri Erdoğan ve Yılmaz lehine verilmiş bonolar bulunmadığı cihetle bunlar hakkındaki davanın da bu sebepten varit olamayacağını beyanla davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia edilen manevi cebir sebebiyle davacı şahitleri dinlenmiş ise de, bunların görgüye müstenid bir beyanları bulunmadığı anlaşıldığı gibi, bonoların kumar borcu için verilmeyip, kumar oynamak için gereken fişleri satın almak karşılığı verildiği de dava dilekçesinden olmakla ve nihayet davacı aynı bonolarla ilgili olarak imzasını inkar ettiğinden ve böylece birbirini nahzeden ifadelerde bulunduğundan sabit görülmeyen davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, menfi tesbit davasını kumar borcu olması sebebiyle ve manevi cebir altında verildiğine dayanarak açmıştır.
1- Dinlenen tanıklardan İsmail Yılmaz; davacının kumar oyunu sebebiyle bono imzalayıp verdiğini, tanık Hüsamettin Yılmaz, davalı Hikmet Yılmaz'ın iddiayı telefonla kendisine teyid ettiğini ve tanık Akif Oğuzhan'da davalı Erdoğan'ın iddiayı haricen doğruladığını beyan etmişlerdir.
2- Esasen Mahkeme kararında (davacının kumar oynarken senetler imzalayarak mukabilinde fiş aldığı ve bu şekilde borçlandığı) kabul edilmiştir. Ancak davacının kumar borcu için senet vermiş olmayıp senet mukabili aldığı fişlerle kumar oynayarak zarar ettiği ve bunun da kumar borcu için senetlerin verilmediğini ortaya koyduğu, imzası kendisine ait olduğu tesbit edilen senetleri davacının C.Savcılığında ve icrada inkar ettiğinden samimi bulunmadığı ve olayda manevi cebirin de bulunmadığı nedenleri ile dava red edilmiştir.
3- Davacının, savcılıkta ve icrada aki imzasının kendisine ait olmadığı yolundaki beyanları, samimi olmadığına dayanarak bu davanın reddi nedenini meydana getirmez.
4- Mahkemenin, kumarhanede alınan fiş bedelinden davacının borcu sebebiyle bonolar verilmiş olmasına dayanarak davayı red etmesi hususuna gelince; BK.nun 504. maddesi gereğince kumar için bilerek yapılan avanslar ve ödünç verilen akçeler bir alacak hakkı tevlid etmediğinden, talep ve dava konusu yapılamaz. Böyle bir borç için kambiyo senedi tanzimi de lehdarına bir talep hakkı vermez.
5- Bu durumda davanın belli senetler için kabulü gerekirken gösterilen nedenlerden dolayı red edilmesi isabetli değildir.
6- Ancak bonolarla hukuki ilgisi bulunmayan davalılar hakkındaki menfi tesbit davasının reddi iktiza eder.
SONUÇ : Yukarda açıklanan nedenlerden dolayı davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA ve 1.000 lira duruşma vekillik ücretinin Fevzi dışındaki davalılardan alınarak davacıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz edene iadesine 11.12.1975 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.