 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1975/3421
K: 1975/6122
T: 10.11.1975
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı Ordu As. 2. Hukuk Hakimliğince verilen 19.12.1974 tarih ve 678/622 sayılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı avukatı tarafından istenmiş olmakla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı banka, davalı Hasan'ın, dava dışı İzzet'e açılan kredinin (35.000) lirasına, müşterek borçlu ve müteselsil kefili sıfatıyla zamin bulunduğunu, aleyhine yapılan takiplere itirazla takip durduğundan, mezkur meblağın faizi ile tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı, İzzet'e vekaleten krediyi kullanan Embiya'nın, vekaletnamesinde kambiyo taahhüdünde bulunmak yetkisi olmadığını, yetkisiz kimseye kambiyo muamelesi yaptıran bankanın bundan doğacak zarara katlanması gerekli olup senet karşılığı avans mukavelesinin 20. maddesinin sarahatı karşısında davanın reddi gerektiğini ileri sürmüştür.
Mahkemece, savunma yerinde görülerek davanın reddine karar verilmiştir.
Hüküm davacı tarafından temiz edilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, mukavelenin 20. madesini yorumuna ve uygulanmasına ilişkin bulunmaktadır.
Gerçekten sözü edilen maddede kredinin borçlulardan İzzet tarafından kullanılması öngörülmüştür. Davacı banka ile dava dışı İzzet arasında kredi mukavelesi tanzim edilmiş ve bu mukaveleyi, davalı Hasan da (meşterek borçlu ve müteselsil kefil) sıfatı ile imzalamıştır.
İki mukavele konusu kredinin limiti olan (35.000) lirayı, İzzet'in umumi vekili sıfatı ile imza atan Embiya, üç adet çek keşide etmek suretiyle, kullanmıştır.
Vekilin yaptığı muamele müvekkilin ilzam eder ise de, vekilin o muameleyi ifaya yetkili olması lazımdır.
Çek, bir tediye vasıtası olmakla beraber, hukukumuzda kambiyo senetlerinden sayılan bir senettir.
Borçlar Kanununun 388. madesi gereğince vekilin kambiyo taahhüdünde bulunabilmesi için özel yetkiyi haiz olması gerektiği gibi, ticari vekilin böyle bir taahhüt altına girmesi de aynı kanunun 453. maddesinde özel yetkinin bulunması koşuluna bağlanmıştır. Ancak, Borçlar Kanununun 450. maddesine göre, ticari mümessil böyle özel bir yetkisi olmadan kambiyo taahhütlerinde bulunabilir.
Davacı bankanın akidi İzzet'in tacir oludğu anlaşılmaktadır. Nitekim, mübrez vekaletnamede (Ordu merkezinde müesses Ticaret müessesesini tıpkı benim gibi tedvire, namına her türlü ticaret emtiası satın almaya ve satmaya, bedellerini tediyeye ve hazu kabza ve karşılıklarında fatularalar itasına,... bankalara namıma gelmiş ve ileride gelecek... para ve para hükmündeki mal ve maddeleri namıma talep ve ahzu kabza, imzası gerekli vesaiki imzaya... senetli, senetsiz... alacaklarımı tahsil ve hazu kabza... borçluların zimmetlerini ibra etmeye, bilcümle borçlarımı tediyeye... beni tam selahiyetle temsile... kardeşim Embiya'yı umumi vekil tayin ettim) denmekte ve İzzet'in tacir olduğu, kardeşi Embiya'yı ticari müessesesini tedvire ve tam selahiyetle temsile memur etiği, açıklanmaktadır.
Bundan başka mübrez çek örnekleri ile parayı bankadan İzzet yerine, kardeşi Embiya'nın tesellüm ve imzası ile keyfiyeti teşfik ettiği kanıtlanmıştır.
Bu durumda vekaletname münderecatı Embiya'nın ticari mümessil olduğunu göstermekte ve esasen bankadan para almaya açıkça yetkili kılınmış bulunmaktadır.
Her ne kadar Embiya'nın ticari mümessil olarak ticaret siciline tescil ettirilmediği icra dosyasında ileri sürülmüş ise de, Borçlar Kanununun 449. maddesinin 2. fıkrası gereğince Ticarethane sahibi, ticaret siciline kayıttan evvel daih mümessilin muameleleri mülzemdir.
Embiya, sözü edilen çekleri (vekaleten) yani İzzet'in vekili sıfatı ile imzalamıştır.
Bu itibarla davacı bankanın açtığı krediyi ticari mümessili marifetiyle borçlu İzzet Tilkioğlu'nu kullandığı anlaşılmasına göre, müşterek borçlu ve müteselsil kefil davalı hsana Çebi mirasçılarının bu borç ile ilzam edilmeleri iktia ederken vekilin yetkisi bulunmadığından bahisle davanın reddi yolunda hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA ve (1000) lira duruma vekillik ücretini davalılardan alınarak davacıya verilmesine ve ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz edene iadesine 10.11.1975 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.