 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1975/2842
K: 1975/5417
T: 02.10.1975
DAVA : Davacı, Hakem Kuruluna verdiği dilekçede, tarafların 27.12.1967 tarihli mukavele ile Çorlu'da yapılacak motel ve turistik tesisin inşa ve işletilmesi ile ilgili olarak bir adi ortaklık kurduklarını, bilahare davalının 3.6.1968 tarihli ek sözleşme ile şirketin idaresini ele aldığını kendisine hesap vermediğini belirterek ortaklık hesaplarının görülmesini, ortaklığın fesih ve tesfiyesini talep ve dava etmiştir.
Davalı savunmasında ve mütekabil davasında, hesap vermeğe hazır olduğunu, davacının hissesinin % 30'dan % 9,7'ye indirilmesini kendi hissesinin de % 70 ten % 90,3'e çıkarılmasını, davacının haksız azli, tedbir ve tesbit kararları sebebile 10.000 lira manevi ve 40.000 lirada maddi tazminata karar verilmesini istemiştir.
Hakem heyetince 12.2.1973 tarihinde: 1- Ortaklığın gayeye ulaşılmasının imkansızlığı sebebile fesih ve tasfiyesine, 2- Ortaklık sermayesinin 99.650 lirasının Neziheye 741.840 lirasının da Turhan'a ait olmak üzere 841.791 lira olarak tespitine, mezkur sermayenin % 11,873'üncün Neziheye ve % 88,127 sinin de Turhan'a aidiyetine, Nizihenin kar payı hakkıdaki talebinin reddine fesih sebebine nazaran tazminat istemlerinin de reddine, tasfiyenin fiilen başlamasına kadar Turhan'ın idarece sıfatının devamına karar verilmiştir.
Karar, taraflarca temyiz olunmuştur.
1 - Davalı vekilinin tüm ve davacı vekilinin diğer temyiz itirazları HUMK.nun 533. maddesinde sayılan sebeplerden olmadığından reddi gerekir.
2 - Davacı vekilinin, ortada usulüne uygun bir hakem kararının bulunmadığı yolundaki temyiz itirazına gelince: davacı vekili bu itirazında, 12.2.1973 tarihli hakem kararında ve hakem kurulu toplantı tutanaklarının bazılarında hakem Tahsin Müezzinoğlu'nun imzasının bulunmadığı olgusuna dayanmaktadır. Gerçekten hakem kurulunun 2 Ekim 1972, 5.2.1973 ve 12 Şubat 1973 tarihli toplantı tutanakları ile 12 Şubat 1973 tarihli hakem kararında hakemlerden Tahsin Müezzinoğlu'nun imzası bulunmamaktadır.
Ancak, toplantı tutanaklarının bazısı ile hakem kararında imzası bulunmayan hakem Tahsin Müezzinoğlu'nun da diğer iki hakemle birlikte imzaladığı, İstanbul Ticaret Mahkemesi Başkanlığına verilen dava dosyasının tevdiine dair 15 Şubat 1973 tarihli yazıda : (Fatma Nezihe Yümenle Turhan Astam aralarında, 27.12.1967 tarihli özel ortaklık anlaşmasından doğan uyuşmazlıklar, mukaveleye göre teşekkül eden hakem kurulumuzca karara bağlanmış olmakla, kararın aslı ve iki örneği dava dosyası ile birlikte dizi listesine göre ilişik olarak sunulmuştur.) denilmekle, bu hakemin de hakem kurulu toplantılarına ve kararın müzakeresine katıldığı gibi nihai kararın ittihazında da hazır bulunduğunun kabulü zorunludur. Esasen bu hakemin, hakem kurulu toplantılarına katıldığı ve nihai kararın ittihazında da hazır bulunduğunun kabulü zorunludur. Esasen bu hakemin, hakem kurulu toplantılarına katıldığı ve nihai kararın da bu hakemin yokluğunda diğer iki hakemce ittihaz edildiği hususu taraflar arasında tartışmasız olduğu gibi mümeyyiz davacı vekilinin temyiz aşamasında da böyle bir iddia ve itirazı dahi yoktur.
Şu suretle davacı hakemi Tahsin Müezzinoğlunun, hakem kurulu toplantılarının tümüne katıldığı ve nihai kararında kendisinin hazır olduğu müzakere sonunda ittihaz edildiği sübuta ermiştir.
H.U.M.K.' nun 525. maddesi hükmü gereğince, hakemlerin evrak üzerinde karar verebilecekleri, 531. maddesi hükmüne göre de hakemlerin toplantı ve müzakereleri birlikte yapmaları koşuluna uymaları kaydiyle çoğunlukla ittihaz ettikleri kararın geçerli olacağı cihetle davacı vekilinin, üç kişilik hakem kurulundan birisinin kurul toplantıları ile müzakeresine katıldığı halde imzalamaması nedeniyle hakem kurulu kararının geçersizliği iddiası kanuni dayanaktan yoksundur.
Hakem Kurulu toplantı tutanaklarının ve nihai hakem kararının hakemlerce imzalanması, hakemlerin toplantılara katıldıkları müzakerelerin birlikte yapıldığı ve nihai kararın beraberce ittihaz edildiğini kanıtlama bakımından önemlidir. İmzalamadığı tutanakların toplantılarına katılmadığı ve nihai kararın müzakere ve ittihazında da hazır olmadığı,a imzalamayana hakem yönünden de düşünülebilir ise de, bu olgunun aksini kanıtlayan 15 Şubat 1973 tarihli belgeyi bu hakemin dahi imzalamasıyla böyle bir düşünceye de yer kalmaz. Ayrıca, toplantı tutanaklarının bazısı ile nihai kararı imzalamayan hakem Tahsin Müezzinoğlunun hakem heyetine verdiği 16.2.1973 tarihli hakemlikten çekilme yazısında da, imzası bulunmayan toplantılar ile nihai kararın ittihazına katılmadığını bildirmemiş olması dahi hakem kurul toplantılarının tümünün her üç hakemin katılması ve nihai kararın da hepsinin huzuru ile ittihaz edildiğini kanıtlayan diğer bir belgedir.
Bu suretle, gerek 15.2.1973 ve gerekse 16.2.1973 tarihli yukarıda içerikleri açıklanan belgeler karşısında bir hakemin kararı imzalamamış olması ve kararın çoğunlukla alınmış bulunması HUMK. nun 531. maddesi hükmü gereğince kararın geçerliliğini etkilemez.
Sekiz bentli hakem kararının bazı bentlerinin imzası olmayan hakem Tahsin Müezzinoğlunun ve bazı bentlerinin de imzası olan hakemlerden Tolun Başbudak'ın muhalefetleriyle alınarak, yanlız Tolun Başbudak'ın muhalefet şerhinin karara eklenmiş bulunması da oy çokluğuyla alınan kararın geçersizliğini gerektirecek nitelikte değildir. Çünkü her bentteki karar iki hakemin oy çokluğuyla alınmıştır ve muhalif kalanın muhalefet şerhini yazarak karar aklemesi zorunluğu da HUMK.nun hükümleriyle derpiş edilmemiştir. Bu itibarla, davacı vekilinin, ortada geçerli bir hakem kararı bulunmadığına değinen temyiz itirazları da kabulü şayan görülmemiştir. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle taraflar vekillerinin temyiz itirazlarının reddi ile hakem kararının ONANMASINA, 2.10.1975 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.