 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1975/1958
K: 1975/4227
T: 23.06.1975
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı Konya As. 2. Hukuk Hakimliğince verilen 17.2.1974 tarih ve 672/531 sayılı hükmün temyizen tetkiki davalı avukatı tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü :
KARAR : Davacı Özcan'ın vekili tarafından verilen 12.12.1974 tarihli dava dilekçesinde :
Halen iki ortaktan ibaret olan (Altınapa Un Fabrikası Koll. Şirketi Özcan ve Ortağı) ünvanlı şirketin ortaklarından birinin davacı ve diğerinin ise davalı olduğu, şirket ana mukavelenamesinin değişik 7. maddesine göre, şirketin müddetinin 1.1.1960 tarihinden itibaren başladığı, taraflardan birinin yazılı olarak feshi bir ay evvel talep etmemesi halinde her sene kendiliğinden birer sene müddetle uzayacağı ve ilanihaye devam edeceği esasının kabul edildiği, ancak, davacı ortağın 7. maddenin kendisine tanıdığı hak ve yetkiye dayanarak Konya 2. Noterliği marifetile davalı H. Birim'e gönderdiği 23.10.1974 tarih ve 19171 sayılı ihbarname ile; 31.12.1974 tarihinde müddeti sona erecek olan şirketi mezkur tarihten sonra temdit etmediğini ve etmiyeceğini, bu itibarla kollektif şirketin 31.12.1974 tarihinde sona ermiş "infisah" etmiş olacağını, bu nedenle tasfiye haline gireceğini bildirmiş olduğu, davacının bu ihbarının Türk Ticaret Kanununun 185. ve Borçlar Kanununun 535. maddesine uygun düştüğü, böylece şirket kendiliğinden sona ermiş olacağından tasfiyesi lazım geldiği, tasfiye memuru esas mukavele ile tayin edilmemiş ve ortakların ittifakla tasfiyeye memuru seçmeleri veya kendilerinin tasfiye memuru sıfatile şirketi birlikte tasfiye etmeleri de mümkün görülmemiş, olduğundan mahkemece tasfiye memuru seçilmesi gerektiği bildirilerek Türk Ticaret Kanununun 212. maddesi uyarınca tasfiye memuru veya memurları tayin edilmesi istenmiştir.
Mahkemece, evrak üzerinde inceleme yapılarak, adı geçen şirketin tasfiyesi için üç kişinin tasfiye memuru olarak tayinlerine karar verilmiştir.
Davalı süresi içerisinde hükmü temyiz etmiştir.
1 - Tasfiye memuru tayini hakkındaki karara karşı vaki itirazın reddine ilişkin mahkeme kararı kabili temyiz olmadığından, davalının buna dair temyiz dilekçesinin reddi gerekir.
2 - Tasfiye memuru tayin edilmesi yolunda verilen karar aleyhine ileri sürülen temyiz itirazlarına gelince bir kollektif şirketin genel olarak fesih sebeplerini tadat eden Türk Ticaret Kanununun 185. maddesinin yaptığı yollamadan da anlaşılacağı gibi, şirket için tayin edilen sürenin hitam bulması, Borçlar Kanununun 535/5. maddesi gereğince, şirketin sona ermesini gerektirir.
Söz konusu şirket sözleşmesinin muaddel 7. maddesinde aynen, (şirketin müddeti 1.1.1960'dan itibaren 10 yıldır. Bu müddetin hitamından bir ay evvel ihbar edilmediği takdirde kendiliğinden bir yıl uzar.) dendiğine göre, şirket belli süreli bir şirkettir ve ancak ortaklardan birinin bir ay önce ihbarda bulunmaması halinde süresi bir yıl daha uzayacaktır.
Davacı ortak, ana sözleşmenin kendisine bahşettiği bu yetkiye dayanarak, Konya 2. Noterliği aracılığı ile keşide ettiği 23.10.1974 tarihli bir ihtarname ile şirket müddetini temdit etmediğini, şirketin 31.12.1974 tarihinde sona ereceğini ve tasfiyeye gireceğini davalı ortağa bildirmiş bulunmaktadır. Yenilik doğuran bir işlem niteliğinde olan bu irade beyanının muhataba ulaştığı 1.11.1974 tarihinden itibaren sonuçlarını meydana getireceği ve şirketin 31.12.1974 tarihinde müddetinin dolmuş olması nedenile infisah edeceği, aşikardır.
Her ne kadar, davacı ortağın ihbarından önce davalı ortak, Türk Ticaret Kanununun 199. maddesine göre açtığı davada, davacı ortağın ihracını ve fesih ve tasfiyeye hükmetmeksizin şirket mevcudunun bütün iş ve muamelelerile birlikte kendisine terk edilmesini talep etmiş ise de; mücerret böyle bir davanın açılmış olması, şirket süresinin uzamasını gerektirmeyeceği gibi, tasfiye işlemlerinin gecikmesine vesile olamaz. Bir ortağın şirketten ihracına ilişkin karar inşai mahiyette olduğundan, ihraç ancak hükmün kesinleşmesi tarihinden itibaren hüküm ifade eder. Muayyen müddetli şirkette müddetin uzatılmayacağına ilişkin ihbarın yapıldığı tarihte ve müddet bitmezden önce böyle bir ihraç kararı bulunmadığına göre, davacı ortağın yaptığı bu ihbarın geçerli olduğunu ve şirketin, müddetin bitiminde sona erdiğini kabul etmek gerekir.
Böylece, 31.12.1974 tarihinde sona ermiş olan kollektif şirket, kendiliğinden tasfiye haline gireceğinden, tasfiye memuru tayini işi elbetteki öncelik kazanır.
Türk Ticaret Kanununun 212. maddesine göre şirket sözleşmesile şirketin devamı sırasında veya ortakların ittifakile infisahtan sonra tasfiye memuru seçmek mümkün olmakla beraber, şayet böyle bir seçim yapılmamış ise ortaklardan birinin talebi üzerine tasfiye memurunun mahkemece tayini gerekir. Taraflardan hiç biri tasfiye memurunun daha önceden tayin edildiği veya bir arada ittifakla seçebilecekleri ihtimalinin mevcudiyeti iddiasını temyiz aşamasında bile ileri sürmedikleri gibi, bilakis davalının bütün itirazlarının tasfiyeye gidilemiyeceği noktasında toplandığı anlaşılmaktadır. Yine aynı madde hükmüne ve gerekçesine göre, mahkeme ancak tedbir niteliğindeki kararı için lüzum gördüğü takdirde dilekçeyi diğer ortağa veya ortaklara tebliğ ederek onları dinliyebilir. Bir dilekçede diğer tarafın gösterilmesi, mutlaka ona tebliğat yapılmasını gerektirmez.
Olayda, iki ortaktan ibaret bir kollektif şirket söz konusu olduğuna ve ortaklardan birinin mahkemeden tasfiye memuru tayinini istemiş olması karşısında artık ittifakla tasfiye memuru seçiminden de bahsedilemiyeceğine göre, diğer ortağın dinlenmesinde lüzum ve zaruret yok demektir.
SONUÇ : Yukarıda 1 no'lu bentte yazılı, nedenle davalının, itirazın reddi hakkındaki mahkeme kararına ilişkin temyiz dilekçesinin reddine, 2 no'lu bentte açıklanan nedenlerden ötürü de tasfiye memuru tayinine ilişkin karara yönelik temyiz itirazlarının reddile usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, tasfiye memurunun seçimi ve tebligat bakımından bir muhalife karşı çoğunlukla, diğer yönlerden oybirliğiyle 23.6.1975 tarihine karar verildi.