Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1975/1516
K: 1975/3138
T: 05.05.1975
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı Ankara Asliye 2. Ticaret Mahkemesince verilen 13.12.1974 tarih ve 163/421 sayılı hükmün temyizen tetkiki davacı avukatı tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu; gereği konuşulup düşünüldü :
KARAR : Davacı vekili, davalı şirketin 1 milyon sermaye ile ani kuruluş yolu ile teşekkül ettiğini, kendisinin 30 hisse karşılığı (150.000) lira ile ortak olduğunu, davalı şirketin genel kurulunda sermayenin 4 milyon lira artırılmasına mütedair verilen karara muhalif kaldıklarını, bu kararın müktesep haklarını ihlal ettiğini ileri sürerek iptalini istemiştir.
Davalı vekili, davacının imtiyazlı ortak durumunda olmadığını, arttırılan sermayeye iştirak için tercih hakkı verildiğini, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, kurucu ortaklardan davacı dışında kalanların sermaye arttırılması ile ilgili genel kurul kararına katıldıkları, bu kararın kötü niyetle alındığı hakkında bir delil ibraz edilmediği gerekçesile davanın reddine karar verilmiştir.
Hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davalı şirket ana sözleşmesinin 9 ve 27. maddelerine göre kurucu pay sahiplerine özel bir kar oranı tanınmıştır. Böyle olunca kurucu payların Türk Ticaret Kanununun 401. maddesine uygun biçimde bir imtiyazı kapsadığının kabulü gerekir. Gerçekten bir hissenin üstünlüğü (imtiyazı) oy kullanmada, yönetimde, denetimde olabileceği gibi sözü edilen maddede açıkca belirtildiği veçhile kar payının dağıtılmasında ve tasfiyede de tanınabilir. İşte kanun koyucu bu üstün pay sahiplerinin kazanılmış haklarını korumak bakımından sermayenin arttırılması veya esas sözleşmede şirket genel kurulunca yapılacak değişikliğin üstün pay sahiplerinin haklarını ihlal edecek nitelikte bulunması halinde, bunların ayrı olarak yapacakları özel bir toplantıda bu hususta karar vermelerini öngörmüştür. (Türk Ticaret Kanununun 389 ve 391. maddeleri) kanunun bu hükmü emredici nitelikte olduğundan, statüde aksine bir hüküm olsa bile, üstün pay sahiplerinin bu özel kurul kararı olmadıkça genel kurulun sermaye artırmasına ilişkin kararı hüküm doğuramaz yani infaz olanağı düşünülemez. (E. Moroğlu, Anonim ortaklıkta sermaye arttırımı. Sa. 54-55) üstün pay sahipleri sermaye arttırmasına karar veren şirket genel kurulu toplantısına katılmış ve tümü olumlu oy kullanmışsa, aksine bazı bilimsel görüşlere rağmen, durum yine aynıdır. Çünkü Türk Ticaret Kanununun 389 ve 391. maddeleri bu konuda yorumlanmaya ve genişletmeye olanak vermiyecek kesinliktedir. Kaldı ki, üstün pay sahiplerinin kazanılmış haklarının genel kurul psikolojisi içinde ve büyük pay sahiplerinin etkisinde bırakılmaması, bunların eşit koşullar altında bir araya gelerek kendi haklarını tartışmaları ve bir sonuca bağlamaları kanun ve hukuk anlayışına da uygun düşer. Özel kurullarda uygulanacak toplantı ve oy nisabının T.T.K. nun 388. maddesinin 3,4 ve 5 inci fıkralarına göre saptanacağı kuşkusuzdur.
Olayda, üstün pay sahiplerinin katıldığı genel kurul toplantısında sermayenin 4 milyon lira arttırılmasına karar verilmiş ve üstün pay sahibi olan davacı, bu karara muhalif kalarak görüşünü tutanağı yazdırmıştır. Üstün pay sahiplerinin ayrıca toplanarak sermaye arttırılması hakkında bir kararları mevcut olmadığı halde davanın açılmasından sonra genel kurulun sermayeyi artıran kararının mahkemece onandığı ve Ticaret Sicil Memurluğunca da tescil ve ilan edildiği anlaşılmaktadır. Yukarıda ifade edildiği gibi üstün pay sahiplerinin özel kurul karrı, sermaye arttırılmasına ilişkin genel kurul kararının geçerlik şartı olmayıp bekletici, infazı durdurucu koşuludur. Nitekim bu gibi hallerde idare meclisi veya denetçiler üstün pay sahiplerini toplantıya çağırmağa mecbur oldukları gibi, bu özel kurulun herhangi bir üyesi de çağrıyı yapabilir. (Türk Ticaret Kanununun 389. maddesi) Davacı bu yola başvurmuş değildir. O halde sermayenin arttırılması ile ilgili genel kurul kararı geçerli bulunduğundan, bunun iptalini değil, infazına olanak veren işlemlerin iptalini isteyebilir. Bu itibarla mahkemenin red kararı sonucu itibarile doğru görülmüştür.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı davacı vekilinin temyiz itirazarının reddile sonucu bakımından doğru bulunan hükmün ONANMASINA, 5.5.1975 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • Clicking Here TLO lookup 
  • 02.05.2025 08:42
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini