 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E:1975/1259
K:1975/3463
T:20.05.1975
- MARKALARDA RÜÇHAN HAKKI HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE
* ÖZET:Markalar Yasasının 20. maddesinin birinci fıkrası hükmüne göre haiz bulunulan rüçhan hakkını ikinci fıkrada yazılı 6 aylık hak düşürücü nitelikte olan süre içinde kullanmak gerekir.
(551 s. Markalar K. m. 12/b, 20/1, 20/2)
(20.3.1883 t. Paris İtti. Mukavelenamesini Onayan 6894 s.K.)
Taraflar arasındaki davadan dolayı Ankara As. 3. Ticaret Mahkemesince verilen 23.9.1974 tarih ve 402/268 sayılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı avukatı tarafından istenmiş olmakla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği konuşulup düşünüldü: 844
Davacı vekili, müvekkili firmanın itriyat sanayiinde tanınmış bir firma olduğunu ve 1965 yılından beri OPERA markası ile mamüllerini gerek doğrudan doğruya, gerekse bazı firmalar aracılığı ile Türkiye'de imal ettirmekte ve sattırmakta bulunduğunu, davacının 25.1.1972 tarihinde usulüne uygun bir dilekçe ile müracaat ederek bu markanın itriyat, güzellik malzemeleri için himayesini talep ettiğini, bu talebin, davalının daha evvel aynı markayı tescil ettirmiş olması sebebile Sanayi ve Teknoloyi Bakanlığının 23.6.1972 tarihli kararı ile reddedildiğini, davalının markasının 16.4.1969 tarihinde tescil edildiğinin saptandığını, müvekkilinin bu markayı daha önce piyasaya sürdüğünü ve müktesep hakkı bulunduğunu, belirterek davalının üzerine tescil edilen bu markanın, Markalar Kanununun 15/2. maddesi gereğince iptali ile sicil kaydının terkinini, kararın ilanını, talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili savunmasında 20 Mart 1883 tarihli Paris Mukavelenamesinin Türkiye tarafından henüz imza edilmediğini, 551 Sayılı Kanunun tescil edilmiş markaları himaye ettiğini, 15/2. maddede yazılı 6 aylık sukutu hak süresinin geçmiş olduğunu, davacının ilk müracaatını 25.1.1972 tarihinde yaptığını, davayı ise 21.12. 1972 tarihinde açtığını, 551 Sayılı Kanununun 3. ve 15/1. maddelerine göre talebin yersiz olduğunu, bu konudaki 7 adet Milletlerarası Mukavelenamelerin de davacıya bir hak vermediğini, davacının 1965 tarihinden beri Türkiye'de imalat yaptığının ispatı gerektiğini, kendilerinin bütün masrafları ödediklerini, tescil edilen markanın Sınai Mülkiyet Gazetesinde neşredilmemesinde kusurları olmadığını, belirterek davanın reddini istemiş ve mukabil davasında ise, davacının bu davayı açması, markalarını iptal ettirecekleri hususunu etrafa yayması sebebile (50.000) lira manevi tazminatın davacıdan tahsilini talep etmiştir.
Taraflar delil ve belgelerini ibraz etmişler ve mahkemece, davacının ülkesinde bu markanın tescilli olduğu ispat edilmemiş olduğu, ülkemizde davacı adına tescil yapılmadığı, 551 Sayılı Kanunun 12/A maddesine göre yabancıların tescil hakkının ülkemizde şubeleri bulunmasına bağlı olduğu, 20. maddeye göre müracaat yapıldığının ispat edilmediği, 15/2. maddesinde yazılı kıdeme dayanarak tescilli markanın iptalinin istenemiyeceği açıklanarak esas dava ve sabit görülmediğinden mukabil dava reddedilmiştir.
Hüküm, davacı tarafından temyiz olunmuştur.
Olayda davacı tarafın 551 Sayılı Kanunun 12. maddesinin b bendi gereğince ve Sınai Mülkiyetin himayesine mahsus 20 Mart 1885 tarihli Paris İttihadı Mukavelenamesi 6894 Sayılı Kanunla tasdik edilmiş ve Fransa bu mukavelenin taraflarından bulunmuş olması itibarile davacının kural olarak dava hakkı mevcut ise de aynı kanunun 20. maddesinin birinci fıkrası hükmüne müsteniden haiz bulunduğu rüchan hakkını ikinci fıkrada yazılı 6 aylık hak düşürücü süre içinde kullandığı sübuta ermediğine göre davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde değildir.
Sonuç: Yukarıda yazılı nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddile hükmün bu nedenle ONANMASINA, (1000) lira duruşma vekillik ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine 20.5.1975 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.