 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
10. Hukuk Dairesi
E: 1975/7932
K: 1976/3315
T: 06.05.1976
DAVA VE KARAR :
1- ..............
2- ..............
3- Olayda, davalı işverenin maden ocağı işyerinde çalışan işçilere prim adı altında ek bir ödemede bulunduğu yönü tartışmasızdır. Bu durumda, davada çözümlenecek uyuşmazlıklardan bir diğeri de, ödenen primlerin , meslek hastalığı ya da iş kazası nedeniyle açılan tazminat davalarında yapılacak hesaplamalara hangi yöntemle ve ne ölçüde yansıyacağı noktasında toplanmaktadır.
Bu konuda, kural olarak, taraflar arasında var olan sözleşme, ya da sözleşmenin eki niteliğindeki yönetmelik veya benzeri belgelerdeki prim miktarı veya oranının öncelikle uygulanması gereği doğaldır. Örneğin, şayet bu belgelerde belli bir oranda prim verleceği ve bundan aşağıya inilemiyeceği bilirtilmiş ise, öncelikle bu hüküm uygulanacaktır. Bu belgelerde bu hususta taraflar bağlayıcı nitelikteki sair yöntemlerin dahi bu kural çevresinde uygulanması gereği ortadadır.
Sözleşme ve eklerinde bu konuya ilişkin hüküm bulunmaması durumunda ise, hükme en yakın bir tarihte düzenlenmesi gereken hesap bilirkişi raporuna kadar geçen süre içinde - alınmış primlerin yıllık ortalamasının primin geleceğe yönelik hesaplanmasında temel olarak kabulü asıldır . İşçinin olağan verimini ve pirim alabilme kapasitesini, ancak bu dönem içinde saptamak mümkündür. Hastalık ve başlangıçta işte acemilik v.b. nedenleriyle düşük oranda prim alınması, geleceğe ilişkin hesaplamalara dayanak olamaz. Ancak, ayrık tutulan bu dönemlerde dahi işçinin, ortalamanın üzerinde prim alması olgusu varsa, bu durumun, ortalama primin kabul edilebilir ölçüde arttırılması için yeterli bir neden olacağı da kuşkusuzdur. Ortalama prim saptandıktan sonra, son yılara ilişkin primin giderek arttığı ya da azaldığı durumlarda, ortalamayı azaltmak veya çoğaltmak anlanmında düzeltmeye gidilebilir. Bu konuda yargıcın değerlendirme hakkı bulunduğu, ancak bu hakkın, kabul edilebilirlik ölçüsüyle sınırlı, denetlenebilir nitelikte bulunduğu da açıktır.
Bir kimse o işyerinde çalışmış fakat hiç prim almamışsa -prim almamasını arizi kılan haklı nedenler bulunmadıkça- ileriye yönelik olarak yapılacak hesaplamalarda prim gözönünde tutulamaz. Yeni işe başlamış ve bu nedenle prim alma durumu olağan olarak söz konusu olmayan işçilerin ise ilerde prim almaları doğaldır. Bu durumda primin miktarı veya oranı,benzer işçilerin durumuna göre ve yukarda belirlenen kurallar dizisi uygulanarak bulunmalıdır.
O halde, uyuşmazlığın bu bölümünün çözümlenmesinde, öncelikle gerekli bilgi ve belgelerin toplanması gereklidir. Bu yönden, geleceğe ilişkin ve gerçeğe en yakın varsayım, genellikle geçmişteki kesin olgulardan yararlanarak saptanabileceği için bu maddi ve hukuki olgular gözönüne alınmadan, gerekçesiz ve dayanaksız olarak belli bir prim oranının kabul edilmesi isabetli sayılamaz.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarda gösterilen nedenlerle maddi tazminat kesiminin BOZULMASINA, manevi tazminata ilişkin kesiminin ise ONANMASINA, ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye geri verilmesine, 6.5.1976 gününde oybirliğile karar verildi.