 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
10. Hukuk Dairesi
E: 1975/321
K: 1975/982
T: 20.02.1975
DAVA : Davacı, Prim İtiraz Komisyonuna kararının iptalini istemiştir.
Mahkeme, davanın reddine karar vermiştir.
Hüküm, davacı avukatı tarafından temyiz edilmiştir.
Türk Ulusu adına yargı yetkisini kullanan Yargıtay 10. Hukuk dairesinin Başkanı M.Ç. ve Üyeleri N.İ., C.K., H.K. ve T.U. un katıldığı 20.2.1975 tarihli oturumda Tetkik Hakimi E.A. tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan ve temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
KARAR : Mahkeme ile Prim İtiraz Komsiyonu kararları, işyerinde 1969/Şubat ila 1971/Mart tarihleri arasında çalıştırılan çırakların sigortalı sayılamıyacağı temel düşüncesi çevresinde oluşturulmuştur. Ne var ki, 506 Sayılı Yasanın 3. madesinin II-B bendi, çırakları dahi, belirli sigorta kollarında (anılan Yasa'nın 35. maddesinde öngörülen durum ayrık olmak üzere hastalık sigortası ile iş kazası ve meslek hastalıkları sigortası) sınırlı olarak sigortalı saymıştır. Gerçi, belirtilen bent hükmünde özel yasadan söz edilmiş ve bu yasa henüz çıkarılmamışsa da, bu durum, yürürlükte olan Borçlar Kanunu'nun 318, 330, 342 ve İş Kanununun 5. madelerine göre çıkarak sayılacakların, bugün için Sosyal Sigonrta güvcencesinden yoksun bırakıldığı anlamına gelmez. Gerçekten Anayasımızın 48. maddesi, herkesin sosyal güvenlik hakkına sahip olduğunu kabul etmiş ve bunu sağlamak ödevini de devlete yüklemiştir. Bundan başka, hizme sözleşmesiyle çalışanlardan hangilerinin sigortalı sayılmayacağı 506 Sayılı Yasanın 3. maddesinin I bendinde kesin çizgilerle belirtilmiş, geriye, özel yasalarca benimsenebilecek bir seçenek bırakılmamıştır. Bu bakımdan, çıraklara, gelecekte çıkarılacak bir yasa ile sosyal güvenlik sağlanacağı düşünülemez. Başka bir anlatımla, çıraklar ile ilgili olarak çıkarılacak yasanın, çıraklık kavram ve yapısını daha ayrıntılı biçimde düzenlemekten ötede hükümler getirmesi beklenemez. Bu nedenlerle, çırakların sigortalı sayılamıyacakları yolunda beliren mahkeme görüşü benimsenemez.
Kaldı ki, bugünkü hukuk kuralları çerçevesi içersinde çıraklık sözleşmenin en belirgin özelliği, tamamen bir meslek ve sanat öğrenilmesi amacına yönelmiş olmasıdır. Bu bakımdan, sözleşmede yer alan çırak - çıraklık sözcükleri bir yana bırakılarak, işyerindeki gerçek çalışma biçimine, işverenle olan ilişkilerin boyutlarına bakmak gereklidir. Örneğin, işyerince yapılan iş, birden çok sayıda işçinin ortaklaşa çalışmasını gerektiren türden olup da, bu iş, başkaca işçi çalıştırılmaksızın, çırak olarak nitelendirilen kişilerin çalışmasıyla yürütülebiliyor ve giderek ufak menfaatler karşılığında işverenin kişisel işleri gördürülüyorsa, çıraklık ilişkisinden söz edilemez. Böyle durumlarda, işçinin yaşına, ücret alıp almadığına bakılmaksızın tüm sigorta kollarında sigortalı sayılması gerekir. Ücretsiz çalışan sigortalılar yönünden hesaplanacak sigorta primine temel tutulacak kazançlara ilişkin esaslar da sözü geçen yasanın 78. maddesinin 2. fıkrasında gösterilmiştir.
Şu duruma göre, çırakların sigortalı sayılamıyacakları görüşünden hareket eden Prim İtiraz Komisyonunun kararı, yukarıda değinilen hukuksal olgulara göre iptal edilmesi gerekirken, bu yolda açılan davanın reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır. Mahkemece yapılacak iş, Prim İtiraz Komisyonu kararının 1969/Şubat ila 1971/Mart ayları dönemi ölçümlemesine ilişkin kısmını iptal etmek, işyerinde çalıştıranların sınırlı sigortalı mı, yoksa tüm sigorta kollarında sigortalı mı olduklarını, buna göre anılan döneme ilişkin gerçek ölçümleme hesabını, yukarıda belirtilen çevrede yapacağı araştırmalar sonunda elde edeceği bulgularla ortaya koymaktan ibarettir.
O halde, Davacı Kurumun bu yönleri hedef tutan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz olunan hükmün yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, 20.2.1975 gününde oybirliği ile karar verildi.