 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1974/772
K: 1976/2065
T: 14.05.1976
DAVA : Taraflar arasındaki tapu iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İzmir 1. Asliye Hukuk hakimliğince davanın kabulüne dair verilen 21/9/1973 gün ve 846 - 626 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 26/21974 gün 585 - 1208 sayılı ilamı ile "Davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü vakıalar ile ikame ettiği tanıkların beyanları birbirini tutmadığı gibi, ifadelerinde de samimi olmadıkları anlaşılmaktadır. Davalının tanıkları ise, hırçınlaşıp torunu ve gelinin evden kovduğunu beyan etmişlerdir. Bu tanıkların tarafların yakın komşuları olup, beyanlarında samimi oldukları anlaşılmaktadır. Beyanlarına da itibar edilmesi icabeder. Bu durumda davalının reddi gerekir) sebebi ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda: Mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz eden ve duruşma isteyen: Davalı vekili.
Duruşma yapılması için tayin edilen 12/5/1976 Çarşamba günü belli zamanda temyiz eden ve duruşma isteyen davalı ve karşı taraf davacı ve vekilleri gelmediler. Temyiz dilekçesinin süresinde verilip kaydedildiği incelenerek anlaşıldı.
Hukuk Genel Kurulunca vaktin yetersizliğinden dolayı işin karara bağlanmasının başka bir bir güne bırakılması uygun görüldü:
Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Borçlar Kanununun 244. maddesinin 2 sayılı bendi uyarınca bağışlanan bağışlayana veya ailesine karşı kanunen mükellef olduğu vazifelere ehemmiyetli bir surette riayetsizlikte bulunmuş ise bağışlayan elden yaptığı bağışlamadan veya tenfiz ettiği taahhüden rücu ve bağışlanan elinde halen ne kalmış ise onun iadesini dava edebilir. yasa koyucu, bu hükümle Medeni Kanunun mirastan iskat sebeplerini düzenleyen 457. maddesinin 2 sayıl bendinin mahfuz hisseli mirasçıların murisine veya ailesine karşı kanunen mükellef olduğu vazifeleri ifade büyük birkusur irtikap eylemesi halinde mirastan iskat edilebileceklerini öngörün hükmü arasında paralellik sağlamıştır. O halde bağıştan dönme nedenlerini mirastan iskat nedenleriyle bira arada inceleyerek değerlendirmek zorunludur. Böyle olunca basit olayları bağışlamadan dönme nedeni olarak kabul etmemek gerekir. Aksi hal bağıştan yararlanan kişiyi bağışlayanın devamlı baskısı altında tutma sonucunu doğurur ki bu hal aynı zamanda Yasa koyucunun Borçlar Kanununun 244/2. maddesi ile güttüğü amaca da aykırı düşer. Dosyadaki deliller bu ilkelerin ışığında değerlendirildiğinde davacının iddiasını isbat edememiş olduğunun kabulü zorunludur. Bu nedenlerle mahkemece Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen özel daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki karada direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarda açıklanan özel daire bozma kararında gösterilen sebeplere Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA 14/5/1976 gününde oyçokluğuyla karar verildi.