 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1974/738
K: 1975/1700
T: 26.12.1975
DAVA : Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul 4. İş Mahkemesince verilen 28.12.1972 gün ve 1753/2491 sayılı kararın incelenmesi taraflarca istenilmesi üzerine, Yargıtay dokuzuncu Hukuk Dairesinin 18.6.1973 gün ve 1028-22756 sayılı ilamiyle, (.. 506 sayılı yasanın onuncu maddesi hükmü, Borçlar Kanununun 44 ncü maddesinin uygulanmasına mani değildir. İşçinin birlikte kusurlu olması halinde bu kusur oranında, zarardan indirme yapılması gerekir. O halde mahkemece yapılacak iş, uzman bilirkişi aracılığıyle olayda işçinin de müterafik kusuru bulunup bulunmadığını tesbit etmek ve sonucuna göre bir hüküm vermektir) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece, önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü :
KARAR : 1 - Olayın, 1803 sayılı Cumhuriyetin 50. yıl nedeniyle Bazı Suç ve Cezaların Affı Hakkındaki Kanunun kapsamına girip girmediği araştırılarak varılacak sonuca göre karar verilmelidir.
2 - 1 numaralı bent uyarınca yapılacak inceleme sonunda olayın sözü geçen af Kanununun kapsamına girmediğinin anlaşılması halinde yapılacak işleme gelince; 506 sayılı yasanın 10 ncu maddesinin son fıkrası ile, sigortalı çalıştırılmaya başlandığının süresi içinde Kurum'a bildirilmemesi halinde bildirgenin sonradan verildiği veya sigortalı çalıştırıldığının Kurumca tesbit edildiği tarihten önce meydana gelen iş kazası, meslek hastalığı, hastalık ve analık hallerinde ilgililere kurum'ca yapılan ve ilerde yapılması gerekli bulunan her türlü masraflar tutarı ile, gelir bağlanmışsa, bu gelirlerin 22. maddede sözü geçen tarifeye göre hesabedilecek sermaye değerleri tutarının, 26. maddede yazılı sorumluluk halleri aranmaksızın işverene ödettirileceği öngörülmüştür.
Anılan 26. maddede işverenin sorumluluğu, işverenin kasdı veya işçilerin sağlığını koruma ve işgüvenliği ile ilgili mevzuat hükümlerine aykırı hareketi veyahut suç sayılır bir eyleminin bulunması koşulları ile sınırlandırılmış bunların dışında işverenin sorumlu tutulması öngörülmemiştir.
İşte 10. madde kapsamına giren durumlarda, yasa koyucu bu sınırlamanın söz konusu olmayacağını saptamıştır. Yoksa maddede Borçlar Kanunun 44. maddesinin uygulanmayacağına ilişkin açık veya kapalı bir hüküm getirilmemiştir. Bu nedenlerle bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarda ve özel daire bozma kararında gösterilen sebeplerden dolayı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 429 ncu maddesi gereğince BOZULMASINA, 26.12.1975 gününde oybirliğiyle karar verildi.