Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1974/535
K: 1974/743
T: 19.06.1974
DAVA : Taraflar arasındaki gayrımenkulün tahliyesi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul 4. İş Hakimliği'nden verilen 22/2/1972 gün ve 2525/423 sayılı kararın incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmesi üzerine Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin 28/11/1972 gün ve 11818/31296 sayılı ilamiyle bozulmasına karar verilip yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; önceki hükümde direnmeye karar verilmiştir.
Temyiz eden: Davacılar U.B.D.K. ve A.P. vekilleri avukat H.Y.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnmeyi kapsayan son hükmün süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Davalı apartman kapıcısıdır. Davacılar ise davalının hizmet sözleşmesi ile kapıcılığı yaptığı apartmanın hem maliki ve hem de yöneticisi bulunmaktadır. Davacılar İstanbul Sekizci Noterliği'nden keşide ettikleri 5 Ocak 1971 günlü ihtarname ile davalı kapıcının hizmetine son vermişler ve kapıcının işgali altında bulunan kapıcı dairesinin boşaltılması için kendisine ihtarda bulunmuşlardır. Fakat, davalı, davacılara ait apartmanın kapıcı dairesini boşaltmamakta direnip orada "fuzuli işgal" durumuna girdiği için kapıcı dairesinin hükmen boşaltılması Asliye Hukuk Mahkemesi'nden istenmiş ve bu mahkeme 11/4/1970 tarihinde yürürlüğe giren 1248 sayılı Kanunla değişik İş Kanunu'nun 2.maddesi gereğince kaloriferli apartman kapıcılarının işçili sayıldıkları nedeni ile bu davaya bakmaya İş Mahkemesi'nin görevli bulunduğundan bahisle, 8/6/1971 tarihli kararı ile dosyanın İstanbul İş Mahkemesi'ne devredilmesine karar verilmiştir.
Dava dosyası kendisine intikal eden İstanbul İş Mahkemesi de davacıların dava dilekçelerinde davalının fuzuli işgal durumunda bulunduğu kapıcı dairesinin Kat Mülkiyeti Kanunu'na göre boşaltılması gerektiği ve davaya bakmaya Sulh Mahkemesi'nin görevli bulunduğu ve uyuşmazlığın ise yönetici kapıcı ve kat malikleri arasında zuhur ettiği gerekçesi ile dava dosyasının İstanbul Sulh Hukuk Mahkemesi'ne gönderilmesine karar verilmiştir.
İş Mahkemesinin bu kararına karşı temyiz yoluna başvuran davacılar vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 9. Hukuk Dairesi; Taraflar arasındaki ilişki hizmet aktine dayanmakta iken davacılar, işçinin iş sözleşmesini feshetmişlerdir. Bu durumda, davalı, şartları gerçekleştiği takdirde İş Kanunu'nda yazılı tazminatları isteyebilir. Fakat yine iş şartları arasında bulunan ve kendisine mesken olarak tahsis edilen yeri tahliye etmesi gerekir ve tahliye etmemesi iş sözleşmesinin bozulmasından doğan bir uyuşmazlığı doğurur. Bu uyuşmazlığın da 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 1.maddesi uyarınca iş mahkemesinde çözümlenmesi gerekir. Bu bakımdan mahkemenin görevsizlik kararı usule ve yasaya aykırıdır gerekçesiyle bozulmuş ve fakat mahkeme aynı mahiyette Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun verdiği bir karardan bahsile eski hükümde direnmiştir. Olayda davacılardan birisi apatmanın hem yöneticisi ve hem de kat maliki bulunduğuna göre 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu'nun 38 ve özellikle 40 ncı maddeleri hükümlerine tevfikan apartman yöneticisi Borçlar Kanunu'nun vekalet akdine ilişkin B.K. m. 386-388 hükümlerine de tesbit edildiği üzere vekilin haiz olduğu her nev'i hakka sahip olduğu gibi kat maliklerine karşı da tıpkı bir vekil gibi sorumlu tutulmuş bulunmaktadır. Apartman yöneticisi tarafından hizmet ilişkisine son verilmiş olan davalının İş Kanunu'ndan doğan bilumum hakları mahfuz kalmak kayıt ve şartı ile işgalinde bulundurduğu kapıcı dairesini hemen boşaltması gerekir. Aksi halde hizmet ilişkisinin sona erdiği andan itibaren kapıcı dairesinde oturması fuzuli işgal mahiyetini iktisap eder. Böyle bir durumda apartman yöneticisi fuzuli işgal nedeni ile hizmet ilişkisi sona ermiş bulunan kapıcı aleyhine Kat Mülkiyeti Kanunu'nun 35/a bendi hükmü ile aynı Kanun'un 40.maddesinin ilk fıkrası ve Borçlar Kanunu'nun 388/3 ncü fıkrası hükümlerine göre tahliye davası açmak hakkına sahiptir. Kat Mülkiyeti Kanunu'nun 3/b ve 4.maddeleri hükümlerine göre " kapıcı dairesi ve kapıcı odası Kanunun ortak sayılan yerlerden olduğu için kapıcı dairesinin her zerresinde bütün hissedarların ayni haklarının bulunduğu bir gerçektir. Kapıcı dairesinin bu vasıf ve mahiyeti dahi apartman yöneticisinin kapıcı aleyhine fuzuli işgal nedeni ile tahliye davası açmasını haklı kılan sebeplerden biridir. Gerek Kat Mülkiyeti Kanunu hükümlerine ve gerekse kapıcı ile apartman malikleri veya yönetici arasında düzenlenmiş olan hizmet sözleşmesine göre bir apartmanın uzun süre kapıcılık hizmetlerinden mahrum kalması kanun koyucunun söz konusu Kanunun sevk amacına aykırı olacağı gibi, hayatın olağan akışına da aykırı düşeceğinden hizmet sözleşmesi sona erdirilmiş olan bir kapıcı aleyhine açılacak olan fuzuli işgal nedeni ile tahliye davasının belirtilen sebeplere en kısa zamanda halledilmesi gerekir. Her ne kadar özel daire kararında bu uyuşmazlığın 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 1 nci maddesine göre çözümlenmesi gerekeceğine işaret edilmiş ise de, davalı apartman kapıcısının hizmet ilişkisi sona erdikten sonra fuzuli işgal durumuna düştüğü ve üzerinde ne şahsi ve ne de ayni hiç bir hakkı bulunmadığı kapıcı dairesinden doğan ve kat malikleriyle onların vekili olan yöneticiye nazaran tercihe şayan hiç bir hakkı olmayan apartman kapıcısının, kapıcı dairesi ile ilgili iş Kanunu'ndan doğan herhangi bir hak iddiası söz konusu olamayacağından 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 1 nci maddesinde yer alan İş Kanunu'na dayanan her türlü hak iddiaları unsuru olayda söz konusu olamaz. Çünkü davalının davacılarla olan hizmet ilişkisi artık sona ermiştir. Dava ise, hizmet ilişkisi sona ermek suretiyle İş Kanunu ile alakalı bir tarafı bulunmayan kapıcı dairesinin boşaltılması ile ilgilidir. Bu sebeplerle dava konusu olay ile İş Kanunu arasında hukuki ittisal kesilmiş bulunmaktadır. Özel Dairenin bu görüşüne Hukuk Genel Kurulu katılmamıştır. İş Mahkemeleri Kanunu'nun usuli uygulama şekli ile Kat Mülkiyeti Kanunu'nun uygulama şekli arasında büyük farklar vardır. Kat Mülkiyeti Kanunu yukarıda da belirtildiği gibi uyuşmazlığın en kısa zamanda çözümlenmesini hedef tutan bir Kanundur. Çünkü 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu'nun 18 ve 25 nci maddeleri hükümlerinden de anlaşılacağı veçhile Kanun koyucu gerek Kat Malikleri arasında ve gerekse apartman içerisinde huzur ve sukunun tesis ve idamesini en ön plana almış bulunmaktadır. Buda ancak, bu nev'i uyuşmazlıkların en kısa bir süre içerisinde giderilmesi ile mümkündür. 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu'nun 33.maddesinin 2.fıkrası kat mülkiyetinden doğan her nev'i uyuşmazlıkların sulh hakimleri tarafından adı geçen Kanun hükümlerine göre ve şayet bu kanunda uyuşmazlığı çözmeye yeterli açık bir hüküm yoksa o zaman genel hükümlere göre ve hatta o da yoksa hakkaniyet kaidelerine göre derhal yani bir zaman kaybetmeksizin bir karara bağlanmasını öngörmek suretiyle apartman içerisinde en kısa bir süre içerisinde huzur sukunu temin ve iade maksadını hedef tutmuş bulunmaktadır. Bu görüş, 26/7/1963 günlü ve 71-2064/3685 sayılı Kat Mülkiyeti ile ilgili hükümet gerekçesinin 12 nci sahifesinde açıkça yer almış bulunmaktadır. Bu itibarla Sulh Hakimi 634 sayılı Kanunu'nun 33 ncü maddesinin 2 nci fıkrasında yer alan hakim... derhal kararını verir ve bunu tesbit edeceği kısa bir süre içerisinde yerine getirmesi lüzumuna da ilgiliye tefhim veya tebliğ eder hükmünü nazarı itibara alarak kat mülkiyeti ile ilgili uyuşmazlıkları H.U.M.K. nun 507 ve müteakip maddelerinde yer alan basit Usulü Muhakeme hükümlerine göre, en kısa zamanda sonuçlandırmak için Tebligat Kanunu'nun memurla m. 2 veya telgrafla m. 7 tebligata ve hatta müstacel hallerde ilgilere gece vakti dahi m. 42 tebligat yapılmasına cevaz veren hükümlerini uygulayıp bir an önce mevcut huzursuzluğu giderici kararı en kısa bir süre içerisinde vermesi Kanun koyucunun gayesine uygun bir davranış bulunmasına ve bu yön 27/2/1971 gün ve Esas 1969/5-1118 ve 113 numaralı Genel Kurul kararında da açıkça benimsenmiş olmasına nazaran mahkemenin direnme kararı yerinde görüldüğünden temyiz olunan hükmün onanması gerekir.
SONUÇ : Temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının yukarıda gösterilen nedenlerle ONANMASINA, 15 lira peşin harç alınmış olduğundan başkaca harç alınmasına mahal olmadığına 19/6/1974 gününde oybirliğiyle karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • Clicking Here TLO lookup 
  • 02.05.2025 08:42
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini