 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1974/254
K: 1975/57
T: 22.01.1975
DAVA : Taraflar arasındaki tespit ve muarazanın önlenmesi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne dair Ankara 4. İş Mahkemesinde verilen 16.7.1973 gün ve 4901/1651 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine yargıtay 10. Hukuk dairesinin 8.10.1973 gün ve 286/624 sayılı ilamiyle bozulmasına karar verilip yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; önceki hükmün usule ve kanuna uygun görüldüğünden bahisle direnmeye karar verilmişti.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnmeyi kapsayan son hükmün süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Bu davada çözümlenmesi gereken sorun, avukatlara ait topluluk sigortasına bağlı olanların avukatlık işini sürdürmeleri durumunda bu sigortanın öngördüğü yaşlılık aylığından yararlanıp yararlanmayacakları noktasında toplanmaktadır.
Hiç kuşkusuz, 506 sayılı SSK açısından sigortalının yaşlılık aylığından yararlanması, işinden ayrılması koşulunun gerçekleşmesine bağlıdır. (m. 61.) ve sigortalının kendisine yaşlılık aylığının bağlanmasından sonra sigortalı olarak yeniden çalışması, yaşlılık aylığının kesilmesi nedenidir. (m. 63) Ne varki bu durum, belirgin olarak, anılan yasanın 2 ve 3 üncü maddeleri gereğince sigortalı sayılan kimseler için söz konusudur ve tamamen Devletin güttüğü "istihdam" politikasının sonucudur. kaldı ki burada da öngörülen, mutlak olarak "çalışma" dır.
Serbest çalışan avukatlar ise, anılan sigortalılar çevresi dışındadırlar. Ve bunların SSK ile ilgilendirilmeleri " uzun vadeli sigorta kolları" bakımından girilmesi Avukatlık kanununca zorunlu kılmış ve bir çok yönden bu Yasaca düzenlenmiş "Avukat Topluluk Sigortası" esasına dayanmaktadır. Bu nedenle, bu konuda uygulanan önceliği SSK değil Avukatlık Kanununa aittir. Bu yön, Avukatlık Kanunun 186 ncı maddesine 1238 sayılı Yasayla eklenmiş 2. fıkrasından da açıkça ve seçiklikle anlaşılmaktadır.
Öbür yandan, avukatlık Kanununda yaşlılık aylığından yararlanmayı avukatlık işinden ayrılma koşuluna bağlayan bir hükümde yer almış değildir; tersine, sözü edilen kanunun 1238 sayılı Kanunla değişik 188 nci madde ; hiçbir kuşku ve kararsızlığa yer vermeyecek bir belirginlikle, avukatın işine devam etmesinin "Avukat Topluluk Sigortası" ndan yararlanmasını engellemiyeceğini öngörmüştür.
Gerçekten anılan maddede aynen söyle denilmektedir : "Emekliliğe tabi bir görevde çalışmakta olanlar, 506 sayılı SSK kapsamına girerler (Aynı Kanunun 85 nci maddesindeki isteğe bağlı sigortadan faydalananlar dahil), geçici 2 nci maddedeki borçlanmak hakkından faydalananlar ile K.C. emekli Sandığından emeklilik ve malullük aylığı almakta olan yahut 506 sayılı SSK'na göre yaşlılık veya malullük sigortasından faydalanmış bulunanlar ve aynı Kanunun geçici 20 nci maddesindeki şartlara uygun olarak faaliyette bulunan sandıklara tabi bulunan veya bu sandıktan faydalanmış olanlar 186 ncı madde uyarınca topluluk sigortasına giremezler. Avukatın yukarıdaki fıkraya göre topluluk sigortasına girmemesi avukatlık mesleğinin icrasına engel teşkil etmez.
Bu maddenin ikinci fıkrasına ilişkin olmak üzere Millet Meclisi Adalet Komisyonu Raporunda yer alan "Topluluk Sigortasına giremeyen avukatların, yani kendilerine sigortadan yaşlılık veya malullük aylığı bağlanmış kimselerin de avukatlık mesleklerini icra edebilmelerine imkan sağlanmıştır" yolundaki gerekçede bu yönü başkaca doğrulamaktadır.
Bu ve karar yerinde gösterilen sair gerekçelere göre davalı kurumun temyiz itirazları reddolunmalı ve yasaya uygun bulunan diremne kararı onanmalıdır.
SONUÇ : Temyiz itirazlarının reddiyle direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, oyçokluğuyla karar verildi.