Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 1974/1-838
K. 1975/1558
T. 03.12.1975
DAVA : Taraflar arasındaki yargılamanın iadesi davasından dolayı yapılan inceleme sonunda; Orta Asliye Mahkemesi'nce uyuşmazlık konusu meraya davalı köyün elatmasının önlenmesine karar verilmiş ( 8.5.1968 gün ve Esas 1966/12:Karar 1968/39 sayılı karar ) temyiz yoluna başvurulması üzerine Yargıtay 1. Hukuk Dairesi'nce karar aynen "Beypazarı ( Yabanabat ) Mahkemesi'nden verilen 14.3.1927 tarihli ilama karşı yargılamanın iadesi istenildiği cihetle Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 448. maddesi uyarınca davanın Beypazarı Mahkemesi'nce incelenmesi zorunlu olduğu düşünülmeden yazılı olduğu üzere karar verilmesi yolsuzluk olduğundan -şimdilik başka yönlerin incelenmesi gerekli olmadığından- hükmün yalnız bu sebepten ötürü Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 428. maddesi gereğince" nedeniyle bozulmasına karar verilmiştir. ( 1. Hukuk Dairesi'nin 30.9.1968 günlü kararı ) karar düzeltme istemi üzerine gene aynı daire 31.12.1968 günlü kararla "Davacı köy tüzel kişiliği tarafından davalı aleyhine açılan yargılamanın tekrarlanması davasında Orta Mahkemesi tarafından verilen hüküm, Beypazarı ( Yabanabat ) Mahkemesi'nden verilen 14.3.1927 günlü ilama karşı yargılamanın iadesi istenildiği cihetle Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 448. maddesi uyarınca davanın Beypazarı Mahkemesi'nce incelenmesi zorunlu olduğu düşünülmeden yazılı olduğu üzere karar verilmesi yolsuz olduğundan yalnız bu nedenle hükmün bozulmasına karar verilmiş ise de; Hukuk Usulü Muhakemleri Kanunu'nun 448. maddesi yargılamanın tekrarlanacağı yetkili mahkemeyi göstermektedir. Taşınmaz mallara ait davaların taşınmaz malın bulunduğu yer mahkemesinde görülmesi kamu düzeni ile ilgili uyulması zorunlu bir hüküm olduğundan; ve Orta İlçesi'nde mahkeme kurulunca artık Yabanabat ( Kızılcahamam ) Mahkemesi'nin Orta İlçesi'nde bulunan taşınmazlar üzerinde yargı yetkisi kalkacağından Orta Mahkemesi, yargı sınırı içindeki taşınmaz mallara ilişkin anlaşmazlıklarda Yabanabat Mahkemesi'nin yerine geçeceğinden yargılamanın tekrarlanması isteğinin de Orta Mahkemesi'nde incelenmesi gerekeceğinden, karar düzeltme itirazı bu yönden yerinde bulunmakla kabulüne ve yetki yönünden hükmün bozulmasına dair 30.9.1968 günlü kararın kaldırılmasına oybirliği ile karar verilmesinden sonra okunarak; zamanaşımı yönünden davalı savunmasının reddi kararda gösterilen gerekçelere göre yerinde olduğuna oyçokluğu ile ve gene olayda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 445. maddesinin 10. fıkrasına giren iki tarafı ve nedeni bir olan dava hakkında 8/Şevval/1158 günlü ilama aykırı yeni bir ilam alınmasına sebep olabilecek bir madde yok iken 21/Cemaziyülevvel/1267 tarihli surba naibi tarafından verilen ve bunun tekrarı niteliğindeki 4 Ekim 1927 günlü 504/740 sayılı Yabanabat Mahkemesi tarafından önceki ilamın hükmüne aykırı bir hüküm ve karar verilmiş olmasından ötürü mahkemece yargılamanın tekrarlanması ve sonucunda davalı köyün elatmasının önlenmesine karar verilmesi doğru olur. Yasaya aykırı bir yön görülmediğinden davalı tarafın temyiz itirazlarının reddiyle "gerekçesine dayanarak yetkiye ilişkin kararı onanmış; davalı köyün karar düzeltme istemi üzerine de özel daire 14.7.1969 gün ve Esas 1969/3309, Karar 1969/4545 sayılı kararla şu gerekçe ile onama kararının kaldırılarak mahkeme kararı bozmuştur: "Davacı köyün dayandığı 1158 tarihli Şeriye Mahkemesi ilamı, Ali Şerafettin vakfının mütevellisi davacı Esseyit ile davalılara M. Salih ve M. Selim arasında geçen bir meni müdahale davasına ilişkin hüküm olup gerek taraf olma bakımından gerekse dava sebebi ve konusu itibariyle davacı davalı köyleri bağlayıcı nitelikte bir ilam değildir. Diğer taraftan taraflara dava sebebi ve konusu aynı olan ve davalı köy lehine verilen 15/Şaban/1267 tarihli Padişah Fermanı ile tasdik edilen 21/Cemaziyülevvel/1267 tarihli Şeriye Mahkemesi ilamı ile bunun tekrarından ibaret bulunan 927 tarihli ilam taraf köyler için muhkem kaziye teşkil ettiği gibi; bahse konu bu ilamlarla davacı köy tarafından öne atılan ve mahiyeti yukarıda izah edilen 1158 sayılı ilamın gerek taraf ve gerekse hukuki sebep ve konu itibariyle birbirine benzer tarafı olmayan başka başka ilamlar olduğu anlaşılmıştır. Davacı köyün dayandığı ikinci vesika da 1223 tarihli fermandır. Davalı köyle hiç bir ilgisi bulunmayan bu Fermanla Ali Şerafettin Vakfı'nın sınırları tesbit edilerek vakıf mahalle yerleşen köylerin arazilerine Canikli ve Haymanişin aşairinin müdahalesinin men'i istenmiştir. Konusu ve tarafları başka olan bu Ferman davalı köy lehine verilmiş bulunan ve her iki köy için kesin hüküm teşkil eden 1267 ve 1927 tarihli birbirini müeyyit ilamları bertaraf edecek nitelikte bir vesika değildir. Mahkemece davanın reddi gerekli iken 1158 tarihli ilamda 1223 tarihli Fermana yanlış mana verilerek yazılı şekilde hüküm tesisi yolsuz ve davalı köyün bu yöne matuf temyiz itirazı yerinde olup hükmün bozulması gerekli iken zuhulen onandığı bu kerre yapılan inceleme ile anlaşılmış ve karar düzeltme isteği varit bulunmuş olduğundan kabulü ile dairece müttehaz onama kararının kaldırılmasına ve hükmün yukarıda gösterilen sebeplerden dolayı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 428. maddesi gereğince bozulmasına 14.7.1969 tarihinde oybirliği ile karar verildi." Bu karara karşı karar düzetme üzerine verilmiş olduğundan ve Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 442. maddesi uyarınca bir karar hakkında bir defadan fazla karar düzeltme yoluna başvurulamayacağından bu nedenlerle yerinde olmayan karar düzeltme itirazlarının reddine" denilmek suretiyle reddedilmiştir. Orta
Asliye Hukuk Mahkemesi Mahkemesi önceki kararında direnmiş, direnme kararı Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nca şu gerekçe ile onanmıştır: "Mahkemenin davanın kabulüne dair verdiği ilk karar özel dairece yetki yönünden bozulmuş, davacının bu karar aleyhine vaki karar düzeltme isteği ise kabul edilerek bozma kararı kaldırılıp esas hüküm onanmıştır. Bunu takiben dairenin onama kararı aleyhine vaki karar düzeltme isteği esas yönünden kabul edilerek onama kararı kaldırılmış ve karar bozulmuştur. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 442. maddesi gereğince aynı ilam aleyhine bir defadan ziyade karar düzeltme isteği mesmu olmadığı gibi karar düzeltme dilekçesinin reddine veya kabulü ile eski kararının değiştirilmesine dair verilen hükümlere karşı karar düzeltme isteği de caiz değildir. Bu itibarla özel dairenin ilk bozma kararını müteakip davacının karar düzeltme isteğinin kabulü ile mahalli mahkeme kararının onanmasına dair verdiği karar ile hükmün kesinleşmiş olduğunun kabulü icabeder. Bu nedenlerle sonucu bakımından doğru olan direnme kararının onanması gerekir." ( Hukuk Genel Kurulu 14.6.1974 gün ve esas 1970/1-571 karar 697 sayılı kararı ).
Davalı köy vekilinin süresinde Hukuk Genel Kurulu Kararı'na karşı karar düzeltme isteminde bulunması üzerine düzeltilmesi istenen karar ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 442/1. maddesi hükmünce "Aynı ilam aleyhine bir defadan ziyade tashihi karar talebi mesmu olmadığı gibi tashihi karar arzuhalinin reddine veya kabulü ile kararı sabıkın tadiline dair sudur eden hükümlere karşı dahi tashihi karar caiz değildir." Davalı vekili tarafından ileri sürülen karar düzeltme isteminin sonuca bağlanabilmesi olayda, usulün az önce metni aynen alınan 442/1. maddesi hükmünde yasaklandığı biçimde ve düzeltilmesi istenen Hukuk Genel Kurulu Kararı'nda açıklandığı üzere aynı ilam hakkında birden fazla karar düzeltme isteminin kabul edilmiş olup olmadığı hususunun tesbitine bağlıdır. Önce şu husus özellikle belirtilmelidir ki 442. madde bir davada birden fazla karar düzeltme istemini değil, aynı ilam hakkında birden fazla karar düzeltilmesi isteminin kabulünü yasaklamıştır.
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 442/1. maddesi aynı ilam aleyhine bir defadan fazla karar düzeltme isteminin kabul olunamayacağını hükme bağladıktan sonra, karar düzeltme dilekçesinin reddine veya kabulü ile önceki kararın değiştirilmesine dair verilen hükümlere karşı dahi karar düzeltme isteminin caiz olmayacağını öngörmüştür. Buradaki düzenleme 3 hale ilişkin bulunmaktadır. Şöyle ki, "442/1. maddenin ilk hükmüne göre "aynı ilam aleyhine bir defadan fazla..." sözlerinde ifade olunduğu üzere karar düzeltme istemi incelenerek yerinde görülmemesi nedeni ile red edilmesi halinde artık yeniden bir karar düzeltme istemi kabul olunamayacaktır. Fıkranın 2. hükmüne göre" karar düzeltme dilekçesinin reddine ilişkin ilam hakkında yani istemin esası incelenmeden dilekçenin süre yönünden reddine ilişkin ilamlar hakkında da karar düzeltme isteminde bulunulamayacaktır. Ancak maddi hataların her zaman düzeltilebileceğine ilişkin hukukun genel prensibinin saklı olduğu doğaldır. Aynı fıkranın üçüncü hükmüne göre ise karar düzeltme isteminin kabulü ile önceki kararın değiştirilmesine ilişkin karar hakkında da karar düzeltme isteminde bulunamaz.
Olayda özel daire kararına karşı üç defa taraflarca karar düzeltme isteminde bulunulmuş, bunlardan ilk ikisi kabul edilmiş, üçüncüsü ise özel dairece usulün 442/1. maddesi hükmünce aynı ilam aleyhinde bir defadan fazla karar düzeltme isteminde bulunulamayacağı gerekçesiyle reddedilmiştir. O halde inceleme konusu her ikisi de kabul edilen ilk iki karar düzeltme isteminin aynı ilam hakkında olup olmadığı hususunda inhisar etmelidir. Zira üçüncüsü reddedilmiş bulunmaktadır.
Yukarıya aynen alınan Yargıtay 1. Hukuk Dairesi'nin ilk kararı mahalli mahkeme kararının yetki yönünden bozulmasına ilişkindir. İlke olarak bir mahkemenin herhangi bir davaya bakabilmesi o davaya bakmaya yetkili ve görevli olmasını zorunlu kılar. Yetki veya görev koşulunun gerçekleşmemiş olması halinde mahkeme o davanın ilişkin bulunduğu uyuşmazlık hakkında olumlu veya olumsuz bir karar veremez. Zira bu takdirde usul hukukunda "dava şartları" adı verilen koşullar gerçekleşmemiştir. Bunun sonucu olarak mahkemenin bir davayı yetki veya görev yönünden reddetmesi halinde uyuşmazlığın esası hakkında bir ilamın varlığından söz edilemeyeceği gibi, davanın görev veya yetkiden reddi ile birlikte uyuşmazlığın esası hakkında da olumlu veya olumsuz yönde bir karar verilmiş olsa dahi mahkeme görevli bulunmadığı veya yetkisiz olduğu bir konuda hüküm tesis etmiş sayılacağından uyuşmazlığın esasına ilişkin karar hukuki sonuç doğuracak niteliği taşıyamaz, dava şartlarının gerçekleşmemesi nedeni ile yok hükmündedir. Açıklanan esasların sonucu olarak, görev veya yetki yönünden davanın reddine ilişkin kararlar uyuşmazlığın konusu yönünden kesin hüküm doğurmazlar. Aynı dava görevli veya yetkili mahkemede yeniden açılabilir.
İnceleme konusu olayda, özel daire ilk kararı yetki yönünden bozmuştur; yetki yönünden bozulan bir kararda işin artık esasına girilemeyeceği açıktır. Nitekim 1. Hukuk Dairesi de sözü edilen bu ilk kararında uyuşmazlığın esası hakkında temyiz incelemesi yapmadığını açıklamıştır.
Görülüyor ki özel dairenin ilk ilamı uyuşmazlığın esası hakkında değil sadece yetki yönü hususunda görüş belirtmektedir. 1. karar düzeltme istemi yetkiye ilişkin ilam hakkındadır; bu istem kabul olunarak yetki yönüne ilişkin bozma kararı kaldırılmış ancak bu defa işin esasına girilip inceleme yapıldıktan sonra uyuşmazlığın esasına taalluk eden onama kararı verilmiştir. O halde esasa ilişkin ikinci ilamı esas hakkında hiç bir görüş belirtmeyen bu yönden temyiz incelemesini kapsamayan birinci ilamla "aynı ilam" telakki etmek hukuki esaslara, maddi vakıalara aykırı düşer. 2. karar düzeltme istemi ilamın "yetki" yönüne ilişkin kısmı hakkında olsa idi kuşkusuz kabul olunamazdı. Halbuki ikinci karar düzeltme istemi özel dairenin davanın esasına ilişkin onama kararına karşı yapılmış ilk karar düzeltme istemi niteliğinde bulunduğundan incelenmesi gerekli bulunmuştur.
Şu halde sözü geçen karar düzeltme isteminin aynı ilam hakkında yapıldığı ileri sürülemez, daha sonra ileri sürülen üçüncü istem ise esasa taalluk eden ikinci ilam hakkında olup da esasen dairece usulün 442/1. maddesi hükmü uyarınca reddedilmiştir.
Özet olarak 1. Hukuk Dairesi'nin yetkiden bozma kararından sonra karar düzeltme istemi üzerine yetkiye ilişkin bozma kararı kaldırılmak sureti ile esasa ilişkin olarak verilen onama kararı özel dairenin esas yönünden görüşünü belirten ilk karar olması itibariyle yeni bir ilam niteliğinde olup bu ilam hakkındaki karar düzeltme istemi 442. maddenin 1. fıkrasında özellikle bu fıkranın son hükmünde öngörülen yasaklamanın kapsamına giremez. Bu nedenle özel dairece, yetki yönünden bozma ve esastan onama kararından sonra karar düzeltme isteminin esas yönünden kabulünde usulün sözü edilen maddesine bir aykırılık görülmemiştir.
Yukarıdaki açıklamalara göre, özel dairece karar düzeltme istemleri üzerine verilen kararlarda usulün 442. maddesine herhangi bir aykırılık söz konusu olmadığı bu defa karar düzeltme istemi üzerine yapılan incelemede görüldüğünden karar düzeltme isteminin kabulü ile Hukuk Genel Kurulu'nun 14.6.1974 gün ve 1970/1-571 E., K.697 sayılı onama kararının kaldırılmasına oyçokluğu ile karar verilerek işin esasının incelenmesine geçildi.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki kağıtlara, dayandığı gerektirici nedenlere göre mahkemece Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen özel dairenin 14.7.1969 gün ve 1969/3309 esas 1969/4545 karar sayılı karar düzeltme istemi üzerine verilen bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Karar düzeltme isteminin kabulü ile Hukuk Genel Kurulu'nun 14.6.1974 gün ve 1970/1-571 esas, 697 karar sayılı onama kararının kaldırılmasına ve direnme kararının özel daire bozma kararında gösterilen nedenlerle bozulmasına Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 440. maddesi uyarınca birinci görüşmede yeterli çoğunluk sağlanamadığından 3.12.1975 gününde ikinci görüşmede salt çoğunlukca karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • Clicking Here TLO lookup 
  • 02.05.2025 08:42
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini