 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
9. Hukuk Dairesi
E: 1974/5703
K: 1974/6922
T: 29.11.1974
DAVA: Davacı, prim itiraz komisyonu kararının iptalini istemiştir.
Türk ulusu adına yetkisini kullanan Yargıtay 10 uncu Hukuk Dairesinin Başkanı Mustafa Çenberci ve üyeleri Nurettin İstemi, İdris Gürsoy, H. Doğan Mutlu ve Cahit Kayı'nın katıldığı 29.11.1974 tarihli oturumda Tetkik Hakimi Gülsevin Erkan tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan ve temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
KARAR: Bu davada çözümlenmesi gereken sorun, hangi durumda gerçek bir çıraklık ilişkisinden söz edilebleceği ve çırakların Sosyal Sigortalar Kanunu açısından sigortalı sayılıp sayılamayacakları sorunudur.
506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun 3 üncü maddesinin II nci fıkrasıın (B) bendine göre "özel kanunda tarifi ve nitelikleri belirtilen çıraklar hakkında, çıraklık devresi sayılan süre içinde analık, malullük, yaşlılık ve ölüm sigortası ile bu kanunun 35'inci maddesi hükümleri uygulanır."
Şu duruma göre, çıraklar belirli sigorta kolları ile (hastalık, işkazası ve meslek hastalığı sigortası kolları) sınırlı olarak sigortalı sayılmıştır. Bent hükmünde sözü edilen özel çıraklık kanunu bugüne kadar çıkarılıp yürürlüğe konulamamıştır. Ve yasada, bu durumda, ne yolda hareket olunacağı belirtilmemiştir.
Görülüyor ki, çıraklar konusunnda uygulamada yasal bir boşluk ortaya çıkmaktadır. Bu durumda, yargıç, anılan düzenleme boşluğunu, Sosyal Sigortalar Hukukunun ister ve gerekleriyle bağdaşır biçimde doldurmak hak ve yükümlülüğünü taşır.
Kanun koyucu, kural olarak hizmet ilişkisiyle bağlı kişileri 506 sayılı yasanın kapsamına almış; ayrık durumları açıkça belirtmiştir. Bu arada yukarda da belirtildiği üzere -çıraklar sınırlı olarak sigortalı sayılmıştır. Özel yassı çıkmadığından Borçlar ve İş Yasası Hükümlerine göre çırak sayılanların bu sigorta dallarından -Hastalık, İş Kazası ve Meslek Hastalığı sigortasından yararlanmaları gereği açıktır.
Özel Yasa, çırak değimine giren kişileri daha geniş veya dar anlamda alabilir, çıraklığı bir süreye bağlayabilir ve statüsünü düzenleyebilir.
Anayasa'nın 48 inci maddesi, herkesin Sosyal Güvenlik hakkına sahip olduğunu kabul ederken bu hakkın sağlanması ödevini devlete yüklemektedir. Kanun koyucu, 506 sayılı Yasa'da çıraklar konusundaki amacını "sınırlı sigorta" biçiminde belirlemiştir. Bugün; çıraklık anlaşması Borçlar Yasasının hizmet akdi bölümünde düzenlenmektedir. Anılan yasa'nın 318 inci maddesi küçükler veya kısıtlılarla yapılacak anlaşmanın yazılı şekil şartını" 330 uncu madde ustanın çırağın eğitimine, yetiştirilmesiyle ilgili görevlerini, 342 nci madde ise tecrübe süresini düzenlemiş, bunun dışında hizmet akdi hakkındaki hükümlerin benzetme yoluyla çıraklık akdine tatbik edilmesini kabul etmiştir. İş Yasasının 5 inci maddesi, 18 yaşını bitirmemiş çırakları İş Kanunu kapsamı dışında bırakmaktadır. Bundan anlaşılıyor ki, çırakların küçükler olması varsayımı ile statülerinin özel yasalarca düzenlenmesi amacı güdülmektedir. İş ve Sosyal Sigorta Yasalarını tamamlayacak olan çıraklık yasasının bugüne kadar çıkarılamayışı çalışma hayatımızda büyük bir eksikliktir. Herhalde, yürürlükteki yasalara göre çırak sayılanlara hastalık, iş kazası ve meslek hastalığı sigortalarının uygulanması konun koyucunun amacına, sosyal ve yasal gerçeklere uygun düşecektir.
Diğer yandan uygulamada çıraklığın yozlaştırıldığı, salt işgücünden yararlanılan kimselerin çırak adı altında işyerlerine alındığı ve yasal yükümlerden kaçınıldığı görülmektedir. Bu bakımdan, sözleşmede diğer tarafa verilen ada göre değil, gerçek çalışma ilişkisine bakarak bir kimsenin işçi veya çırak olduğu saptanmalıdır.
Çıraklık sözleşmesinde anlaşmanın üstün niteliği, bir meslek ve sanatın öğrenilmesidir. Ufak menfaatler karşılığında işverenin kişisel işlerinin görülmesi, üretimle ilgili çalışmalara katılma, meslek ve sanat öğreniminin arka planda tutulduğu durumlarda çıraklık ilişkisinden bahsedilemez. Burada önemli olan işverene ve işyerine katkıdır ki, ancak bir iş ve hizmet ilişkisi durumunda sözkonusu olur ve işçiye bütün sigorta kolları uygulanır.
Mahkeme, verilen çıraklık anlaşması hükümlerini bu açıdan incelemiş değildir.
Bu bakımdan çıraklık anlaşmasında yazılı hak ve yükümler üzerinde durup çalışma ilişkisinin gerçek hukuki niteliği saptanmadan verilen ve çırakların sigortalı sayılamayacaklarını kabul eden mahkeme kararı usul ve yasaya aykırı olup hükmün bozulmasını gerektirir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, 29.11.1974 gününde oybirliğiyle karar verildi.