 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
7. Hukuk Dairesi
E: 1974/9011
K: 1975/8684
T: 31.12.1975
DAVA : Taraflar arasında tapulama tesbitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle temyiz isteğinin kanuni süresinde olduğu anlaşıldı, gereği görüşüldü:
KARAR : Tapulama sırasında 627 parsel sayılı 4442 metrekare yüz ölçümündeki taşınmaz mal köy boşluğu iken Ali tarafından ev inşa edilerek tasarruf edilmekte isede, Asliye Hukuk Mahkemesinde davalı olduğu belirtilerek malikhanesi açık bırakılmak suretiyle tesbit edilmiştir. Daha önce Reşadiye Köyü Tüzelkişiliği temsilcisi tarafından davalı Ali hasım gösterilmek suretiyle Asliye Hukuk Mahkemesine açılan dava birlikte tapulama başlayıp tutanağı düzenlendiğinden bahisle görev yönünden red ve dosyası Tapulama Mahkemesine tevdi olunmuştur. Mahkemece davanın kısmen kabulü ve nizalı parselin mer'a olarak sınırlandırılması cihetine gidilmiş, hüküm davalı Ali tarafından temyiz edilmiştir.
Nizalı taşınmaz tapulama sırasında yol boşluğu olarak nitelendirilmiş bulunmaktadır. Malikhanesi Asliye Mahkemesindeki dava nedeniyle açık bırakılmış ve köy tarafından davalı aleyhine açılan men'i müdahale davası tutanakla birleştirilmiştir. Davacı köy genel mahkemeye açtığı davada bu yerin mer'a olduğunu ileri sürmüştür. Mahkemece, davalının (buyer köy boşluğudur, köyde herkes yararlanır.) biçimindeki sözü bu yerin mer'a olduğunu ikrar olarak yorumlanmış ve nizalı taşınmazın mer'a olarak sınırlandırılmasına karar verilmiştir. Davalının sözü nizalı taşınmazın mer'a olduğunu ya da köyün orta malı bulunduğunu ikrar anlamını taşımaz. Köy içinde hazineye ait boş bir yerden köylünün gelip geçme biçiminde yararlanması mümkündür. Böyle bir yerin köy orta malı olarak nitelendirilmesi için bir neden bulunmamaktadır. O halde mahkemece nizalı taşınmazın arazi türü olarak ne olduğu gereği gibi saptanmalı, yol fazlası niteliğinde ise Tapu Kanununun 21. maddesi hükmü uyarınca köyün özel mülkiyetine giren yerlerden bulunduğu düşünülmeli, şayet hazineye ait bir yer ise davacının ve gerçek hak sahibi hazinenin ve davalı köyün iktisap şartları üzerinde durulmalı ve incelenmelidir. Mahkemece bu yönlerden zuhul olunması isabetsiz bulunduğu gibi kabul şekline nazaran da Tapulama Mahkemeleri mer'alarda aidiyete karar veremez. Sadece taşınmazın türü, tahsis biçimi ve geleneksel kullanılma şekline göre mer'a olduğunu saptadığı takdirde sınırlandırmakla yetinir. Aidiyete karar vermek Tapulama Mahkemesinin görevi dışında kalınca bir eda davası olan ve aidiyet şartına bağlı bulunan müdahalenin önlenmesi davasına da Tapulama Mahkemesinde bakılmaz. Bundan başka Asliye Mahkemesindeki davada aynı zamanda taşınmazın üzerindeki evin yıkılması istenilmiştir. Mahkemece, Tapulama Kanunun 47. maddesinin son fıkrası hükmü gözönünde tutularak bu bakımdan da görev cihetinin düşünülmesi zorunludur.
SONUÇ : Bu itibarla temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, ve 766 sayılı Tapulama Kanununun 73. maddesi uyarında harç alınmasına mahal olmadığına 31.12.1975 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.