 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
7. Hukuk Dairesi
E:1974/8767
K:1976/1224
T:26.01.1976
- ZİLYEDLİKLE İKTİSAP
- İMAR VE İHYA YOLUYLA İKTİSAP
- DERE YATAĞI
* ÖZET:Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerle yasalar uyarınca Devlete kalan taşınmazlar zilyedlikle iktisap edilemezler. Tapulama Yasasının 37. maddesinin son fıkrası hükmü yürürlükten kaldırıldıktan sonra artık bu yerlerin imar ve ihya yoluyla iktisap edilmelerine olanak kalmamıştır. Ancak fiilen dere yatağı olmayan, imar ve ihya edilmeden kültür arazisi halinde bulunan yerlerin hali yerler gibi zamanaşımıyla iktisap edilmelerini engelleyen bir hüküm yoktur.
(766 s. Tapulama K. m. 33/son - d)
(1617 s. TTTRef. Önted. K. m. 20)
Taraflar arasında tapulama tesbitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle temyiz isteğinin kanuni süresinde olduğu anlaşılarak, gereği görüşüldü:
Tapulama sırasında 640 parsel sayılı 844 metrekare miktarındaki taşınmaz malın zilyedi Halil olduğu tesbit olunup malikhanesi davalı olduğundan açık bırakılmış, daha önce davacı hazine tarafından hasım gösterilmek suretiyle Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan men'i müdahale ve tescil davası taşınmaz mal tapulamaya tabi tutulup tutanağın düzenlendiğinden bahisle görev yönünden red edilerek dosyası Tapulama Mahkemesine tevdi olunmuştur. Mahkemece, davanın kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Taşınmaz malların zilyedlikle iktisap koşullarını saptayan 766 sayılı Tapulama Kanununun 33. maddesi hükmü sonradan yürürlüğe giren 1617 sayılı kanunun 20. maddesiyle değiştirilmiş ve 33. maddenin son fıkrasında devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerle kanunlar uyarınca hazineye intikal eden yerlerin zilyedlikle iktisap edilemiyeceği esası kabul edilmiştir. Nizalı parselin dere yatağı olduğu mahkemece toplanan ve takdir edilen delillerle tesbit edilmiştir. Dere yatağının zilyedlikle iktisabının mümkün olup olmadığı yönü uyuşmazlık konusudur. Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerleri saptayan Medeni Kanunun 641. maddesinde "akar sularla yatakları" menfaati umuma ait mallar olarak nitelendirilmiştir. Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve ziraata elverişli olmayan taşlık ve kayalık gibi yerlerin imar ve ihya yoluyla iktisabını mümkün kılan 766 sayılı Tapulama Kanunun 37. maddesinin son fıkrası hükmü 1617 sayılı kanunun 23. maddesiyle yürürlükten kaldırıldıktan sonra artık devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerin imar ve ihya yoluyla iktisap edilmelerine olanak kalmamıştır. Ancak fiilen dere yatağı olmayan ve imar ve ihya edilmeden kültür arazi halinde bulunan yerlerin hali yerler gibi zamanaşımı ile iktisap edilmelerini engelliyen bir hüküm bulunmamaktadır. Bu itibarla mahkemece dava konusu taşınmaz malın. imar ve ihya edilmeden kültür arazisi halinde bulunan bir yer olup olmadığı uzman bilirkişi eliyle tesbit edilmesi, nizalı taşınmaz imar ve ihya edilmeden iktisap zamanaşımı süresince davalının tasarruf ve zilyedliğinde ise iktisap edilebileceği gözönünde tutularak delillerin buna göre değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir. Eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, davalının temyiz itirazı bu nedenle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA ve 766 sayılı Tapulama Kanununun 73. maddesi uyarınca harç alınmasına mahal olmadığına 26.1. 1976 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.