 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
7. Hukuk Dairesi
E: 1974/8162
K: 1975/6748
T: 28.11.1975
DAVA : Taraflar arasında tapulama tesbitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle, temyiz isteğinin kanuni süresinde olduğu anlaşıldı, tetkik raporu ve dosyadaki kağıtlar okundu, tetkik hakiminin açıklaması dinlendi ve gereği görüşüldü:
KARAR : Tapulama sırasında 784 parsel sayılı 25300 metre kare miktarındaki taşınmaz mal, hazine adına tesbit edilmiştir. İtirazı Tapulama Komisyonunca red edilen davacı İsmail, kazandırıcı zamanaşımına ulaşan zilyetliği bulunduğunu ileri sürerek dava açmıştır. Mahkemece davanın kısmen kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı taşınmazın babasından kaldığını ileri sürmüş dayandığı vergi kaydı da babası adına yazılı olduğu tesbit edilmiştir. Davacının babasının ölüm tarihine göre ve paydaşlar arasında taksim de iddia edilmediğine nazaran davacının diğer paydaşlarla iştirak halinde zilyed bulunduğu kabul edilmek gerekir. O halde, mahkemece diğer paydaşların davaya katılmalarını sağlanması ya da terekeye tayin ettirilecek bir temsilcisi vasıtası ile davanın yürütülmesi gerekirken bu yönden zuhul olunması isabetsiz oluduğu gibi mahkemenin kabul şekline göre de; dayanılan vergi kaydının sınırında yükümlülük yazılıdır. Kumluk denen arazinin krokiye göre Manavgat ırmağı ile ilgili bulunması mümkündür. Yapılan krokide, Manavgat Irmağının bitişinde bulunan 784 parselin bir kısmı (A) ile gösterilmiş kumluk olarak kabul edilmiş, Irmağa bitişik olan kısım ise davacı adına tesciline karar verilmiştir. Kumlukla ırmağın bir ilişkisi var ise, kumluğun ırmağa bitişik olması zorunludur. kumlukla ırmak arasında kalan yerin kültür arazisi olarak kabulü için gerçek bir nedenin bulunması zorunludur. Mahkemece bu yönden gerekli araştırma yapılmamış, uzman bilirkişi dinlenip nizalı parselin tümü ya da bir kısmı ile Manavgat Irmağının etkisinde ve ırmağın mütemmim cüz olacak biçimde hazinenin hükmü ve tasarrufu altında bulunan bir yer olup olmadığı sonradan toprak örtüsü değiştirilmek suretiyle kültür arazisi haline getirilip getirilmediği incelenmemiştir. Dinlenen bilirkişi bu yönden uzman sayılamaz. Mahkemece bu yönden zuhul olunarak eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. Gene mahkemenin kabulüne göre davacı ve paydaşları iştirak halinde malik olduklarına göre tapulama tesbit günündeki bu hukuki durum gözönünde tutularak paydaşların payları gösterilmekle beraber iştirak halinde tescile karar verilmek gerekirken bu yönden de zuhul olunması da isabetsiz ve temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA ve 766 sayılı Tapulama Kanunun 73. maddesi uyarınca harç alınmasına mahal olmadığına 28.11.1975 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.