 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
5. Ceza Dairesi
E:1974/4752
K:1974/4867
T:18.12.1974
- KANUN DIŞI YAKALANAN VE TUTUKLANANLARA TAZMİNAT - MAĞDURENİN YAŞININ BÜYÜTÜLMESİYLE BERAAT
* ÖZET:Sanığın, gönlüyle götürüp, gönlüyle ırzına geçtiği ve kızlığını bozduğu, mağdurenin yaşı on sekize düzeltilmesiyle beraat ettiği anlaşılmaktadır.
Mağdurenin ana babasının, kızlarını nüfusa küçük olarak yazdırmalarında sanığın ihmali veya kusurlu hareketi söz konusu olamaz.
466 sayılı yasanın 1. maddesinin 6. bendi uyarınca tazminata hükmolunması gerekir.
(466 s. KDYTK m. 1/6)
1.1.1954 tashih doğumlu A. C. nin kaçırmaktan ve mayubiyetini müsteizim ve müteselsil şekilde zorla ırzına geçmekten sanık olup Ankara in ci Ağır Ceza Mahkemesince beraatine karar verilen M. H. vekili, müvekkilinin sebepsiz yere tutuk kaldığı günler için 466 sayılı kanun gereğince maddi ve manevi tazminatın hazineden alınmasına dair açtığı dava üzerine yapılan inceleme sonunda davacı tevkife kendi haksız hareketi ile sebebiyet verdiğinden tazminat talebinin reddine ilişkin (Altındağ) 1 nci Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 9.10.1974 tarihli ve 974/138- 173 sayılı hükmün süresi içinde yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi şartı yerine getirilmesi üzerine mahallinden gönderilip C. Başsavcılığından tebliğname ile daireye tevdi olunan dava evrakı incelenerek gereği düşünüldü:
Kanun dışı yakalanan veya tutuklanan kişilere tazminat verilmesi hakkındaki 466 sayılı yasanın 1 nci maddesinin 6 numaralı bendinde:
Kanun dairesinde yakalandıktan veya tutuklandıktan sonra hakkında kovuşturma yapılmasına veya son soruşturmanın açılmasına yer olmadığına veyahut beraatlerine veya ceza verilmesine mahal olmadığına karar verilen kimselerin uğruyacakları her türlü zararların bu kanun hükümleri dairesinde Devletçe ödeneceği saptanmıştır.
Aynı yasanın 4 ncü maddesi, tazminatın miktarını tayinde zarar talebinde bulunanların 1 nci maddede yazılı işlemlerin yapılmasına sebep olan ihmali veya kusurlu hareketlerinin de nazara alınacağını, tazminat talebine esas olan eylemlere tamamiyle kendi ihmali veya kusurlu hareketleri ile sebep olanlara tazminat verilemiyeceği öngörülmüştür.
İnceleme konusu olan olayımızda, tazminat talebinde bulunan kişi, mağdurenin rızasıyla ırzına geçtiğini iddia etmiş ve mahkemece mağdurenin doğum tarihi 5.1.1954 olarak tashih edildikten sonra sanığın mağdureyi rızasiyle götürüp yanında alıkoydu. gu, rızasi ile ırzına geçtiği, bikrini izale ettiği, mağdurenin suç tarihindeki tashih edilen yaşına göre 18 yaşını bitirmiş olduğu, bu suretle sanığa isnad edilen suçun unsurlarının teşekkül etmediği anlaşıldığından bahisle sanığın beraatine karar verilmiş ve bu karar kesinleşmiştir.
Mağdurenin düzeltilen doğum tarihi olay gününde de geçerli olacağına ve beraat kararı da ancak bu nedenle verilebileceğine ve sanığın ırza geçmenin mağdurenin rızasiyle vuku bulduğuna dair savunması da mahkeme ilamı ile kesinlik kazandığına göre, tutuklama işleminde tazminat isteyenin hiç bir kusurlu hareketinden bahsedilemiyeceği aşikardır.
Ebeveyninin mağdureyi nüfusa küçük olarak yazdırmasında, sanığın ihmali veya kusurlu hareketi söz konusu olamaz.
Aksi düşünce, örneğin, hazırlık soruşturmasında yalancı şahitlerin beyanlarına göre tutuklanan bir kimsenin sonradan beraat etmesi halinde, şahitlerin hakikate rücu ettikleri zamana kadar geçen tutukluluk süresince sanığı kusurluymuş gibi kabul etmek ve dolayısiyle tazminat alamamasını öngörmek gibi bir sonuç doğurur.
Beraat hükmünün gerekçesine göre mağdurenin düzeltilen yaşı ve fiilin rızası ile vuku bulması bakımından tazminat isteyenin eylemi suç sayılamıyacağı ve tutuklanmasına kendi kusuru ile sebebiyet vermediği göz önünde bulundurularak tazminata hükmolunması gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi,
Yasaya aykırı ve davacı vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan tebliğnamedeki onama isteyen düşüncenin reddiyle hükmün C.M.U.K.nun 321 nci maddesi gereğince BOZULMASINA, depo parasının geri verilmesine 18.12.1974 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.