Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E: 1974/8361
K: 1974/16061
T: 21.11.1974
DAVA : Kendisine asaleten ve çocuklarına velayeten (S.T.) adına avukatı le 1- (K.K.) ve (N.Ö.) adlarına avukatı 2- (A.Ö.) aralarındaki dava hakkında (Altındağ 1. Asliye Hukuk Hakimliği)nden verilen 9.10.1973 gün ve 1065 sayılı hükmün dairenin 19.4.1974 gün ve 1046/2030 sayılı ilamiyle bozulmasına karar verilmişti. Bu kerre süresi içinde davacılar avukatı tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşuldu:
KARAR : İsviçre/Türk Borçlar Hukuku, birden fazla kişilerin aynı zarardan sorumlu olmalarını iki halde öngörmüş ve bu halleri ayrı ayrı düzenlemiştir.
1- Bu hallerden ilki, BK.nun 50. maddesinde düzenlenmiş olan (birden fazla kimselerin müşterek kusurlarıyle sebebiyet verdikleri zarardan sorumluluklarıdır ki, buna öğretide (Tam teselsül) denilmektedir. Made metninden açıkça anlaşıldığına göre burada (asıl fail) (müşevvik) (fer4an methalder) olma durumları arasında bir fark gözetilmeden, bunların hepsinin zarara uğrayana karşı müteselsilen sorumlulukları kabul edilmiştir. Demek ki, zarara uğrayan, dilerse zararı işleyen asıl fail, dilerse müşevvik ya da fer4an methalder olan aleyhine dava açarak zararın ödetilmesini isteyebilecektir. (BK.50, 142). Hatta bunlardan birisinin kusuru daha hafif olsa ve dolayısıyle hakkında tazminatın indirilmesi söz konusu bulunsa dahi bu durum, zarara uğrayanın tazminat alacağının tamamı için müteselsil sorumlulardan birisine başvurulmasına engel olamıyacaktır (Dr. Turgut Akıntürk-Müteselsil Borçluluk-Ankara 1971- Sayfa 126) (Haluk Tandoğan-Türk Mas'uliyet Hukuku -1961- Sayfa 368).
2- Bu hallerden ikincisi de, BK.nun 51. maddesinin düzenlediği (birden fazla kimselerin müşterek kusurlarıyle sebebiyet verdikleri bir zarardan çeşitli hukuki nedenlerden ötürü sorumlu tutulmaları hali)dir ki, doktrinde bu hal (nakıs teselsül) olarak tanımlanmaktadır.
Birden fazla kişilerin sorumluluk hallerine kısaca değinildikten sonra, gerçekleşen maddi olay muvacehesinde davalıların sorumlulukları üzerinde de kısaca durulmasında yarar vardır.
21.11.1968 günü davaılalrdan (K.K.) ile (N.Ö.)nün sahibi bulunduğu ve diğer davalı şoför (A.Ö.)'nün sevk ve idare ettiği araç, trafik kurallarına aykırı bir şekilde park edilmesi sonucu davacıların miras bırakanına ait kamyonla çarpışmasına ve daacıların miras bırakanı ile bir yolcunun ölümüne neden olmuş ve buna dayanılarak şoför aleyhine Afyon Sorgu Hakimliği'nin 10.3.1969 günlü kararnamesi ile kamu davası açılmış ve sonuçta 21.10.1970 günlü kararla sanık Şoför (A.Ö.)nün mahkumiyetine karar verilmiş ve bu karar Yargıtay 4. Ceza Dairesi'nin 20.11.1971 gün ve 8298/8866 sayılı ilamı ile onanarak kesinleşmiş ve ceza davasına müdahale eden davacılara da (hukuk mahkemesinde dava açmakta muhtariyetlerine) karar verilmiştir. İşte davacılar bu kerre (24.12.1970 gününde) açtıkları bu dava ile hem şoför (A.Ö.)den ve hem de onun fiilinden malen sorumlu olan (K.K.) ile (N.Ö.) den tazminat istemektedirler.
Olayımızda, otobüsü sevk ve idare eden şoför (olayın ve zararlı sonucun meydana gelmesinde kusurlu bulunduğuna göre) davacılara karşı BK.nun 41. ve araç sahibi olan davalı (K.K.) ve (N.Ö.) de Trafik Kanununun 50. maddeleri hükümlerince, ayrı ayrı hukuki sebeplerden ötürü hukuken sorumlu ve tazmin borcu ile yükümlüdürler. Diğer bir ifade ile şoför (A.Ö.) haksız eylem ve mal sahibi (işletici) (K.K.) ve (N.Ö.) de kanun hükmünce davacılara karşı sorumlu olduklarına göre, bunların sorumluluklarının dayanağı ve kaynağı B.K.nun 41. maddesinde düzenlenmiş olan (nakıs teselsül)dür. Bu yön, gerek uygulamada ve gerekse doktrinde uyuşmazlık konusu değildir (Tandoğan -age-379).
Ancak burada akla bazı sorular gelebilir. Bunlardan birincisi, BK.nun 60. maddesinin 2. fıkrasında yazılı olan (uzamış zamanaşımı)nın malen sorumlu olanlara da uygulanabilip uygulanamıyacağı sorunudur.
Gerek uygalamada ve gerekse bilimsel görüşlerde tereddütsüz kabul edilen yön, BK.nun 60. maddesinin suç niteliğindeki haksız eylemlere ilişkin 2. fıkrasında öngörülen (uzamış ceza zamanaşımı)nın ancak haksız eylemi işleyene ve onun eylemine katılanlara (BK.50) karşı açılacak tazminat davalarında uygulanabileceği; buna karşılık uzamış zamanaşımınının malca sorumlu olanlara yani adam kullananlara (istihdam edenlere) uygulanamıyacağı hususudur. (Tandoğan -age- 363) (Kemal Reisoğlu- İstihdam Edenlerin Mes'uliyeti-Ankara 1958- Sayfa 98) (Oser/Schönenberger-Borlar Hukuku-Ankara 1950-Recai Seçkin çevirisi-Sayfa 547 vd.)( F.Funk-Borçlar Kanunu Şerhi Umumi Hükümler -Hıfzı Veldet/Cemal Hakkı Selek çivirisi-Sayfa 106) (Becker-İsviçre Medeni Kanunu Şerhi-Adalet Bakanlığı yayını, madde 60, N. 4).
Ancak, Türk Ceza Kanunu bu kurala 465. maddesi hükmü ile bir istisna getirmiş bulunmaktadır. Anılan madde aynen şöyledir. (Bir kimsenin veya bir şirketin hizmetinde bulunanlar tarafından vazife ve hizmet sırasında işlenen 455 ya da 459. maddelerde yazılı cürümlerden dolayı hükmedilecek tazminattan o kimse veya şirket malen mes'uldür). Şu açık hükme göre, istihdam edilen kişinin eylemi TCK.nun 455 ya da 459. maddelerinin tecrim eylediği bir fiil ise mağdur, sanık aleyhine açılan ceza davası devam ettiği sürece bu davaya katılıp (müdahale edip) ayrıca malca sorumlu olandan tazminat isteyebilecek ve ceza davası sonuçlanıncaya kadar bu hakkını kullanamalca bilecek ve bunun doğal bir sonucu olarak ceza davası devam ettiği sürece, sorumlu olan kişiye uygulanan zamanaşımı (BK.60/1) dolsa bile, ceza davasına katılma ve tazminat isteme hakkını yitirmeyecektir.
Olayımızda TCK.nun 465. maddesi hükmünün uygulanması mümkün olmakla beraber davacılar, sanık şoför (A.Ö.) hakkında açılan ceza davasına katılıp malen sorumlu olan (K.K.) ve (N.Ö.)den hiçbir surette kişisel hak istememişler ve dolayısıyle bu davalılar hakkında işlemeye başlayan zamanaşımını kesmemişlerdir (İçt. Bir.K.7.12.1955 gün 17/26 say.)
Burada akla gelen ikinci soru şudur: Davacılar sanık şoför (A.Ö.) hakkında açılan ceza davasına katılıp şoförden kişisel hak istemiş olmalarına göre, müteselsil borçlulardan şoför (A.Ö.) ye karşı kesilmiş olan zamanaşımı acaba malca sorumlu olanlar hakkında da kesilmiş sayılacak mıdır? Buna olumlu cevap vermek olanaksızdır. Çünkü, yukarıda da belirtildiği gibi, davalılardan (A.Ö.) haksız eylem nedeniyle ve malca sorumlu olanlarda kanun hükmünce değişik hukuki nedenlere göre davacılara karşı sorumlu olduklarına nazaran, bu sorumlulukları (tam teselsüle) değil, BK.nun 51. maddesinde düzenlenmiş olan (eksik teselsüle) dayanmaktadır. Oysa, zamanaşımının müteselsil borçlulardan birine karşı kesilmesinin diğerlerine karşı da kesilmiş sayılacağını öngören BK.nun 134/1. maddesi hükmü, ancak (tam teselsül) hali için söz konusu olup (eksik teselsül) de uygulanmaz (Tuhr-age- 436 vd. (Becker -age-147) (Akıntürk -age- 137) (Tandoğan -age-383) (Selahattin Sulhi Takinay -Borçlar Hukuku- 3. Bası- İstanbul 1974-Sayfa 279) (Oser/Schönenberger -age-890 vd.)(Funk-age-250). Bu itibarla, zamanaşımının malca sorumlu olan davalı (K.K.) ve (N.Ö.) hakkında kesilmesi söz konusu olmadığına (BK. 134'e göre), ayrıca şoför davalı (A.Ö.) hakkında devam eden ceza davasına TCK.nun 465. maddesi hükmünce katılıp malca sorumlu olanlardan kişisel hak istenmediğine göre, davalı (K.K.) ve (N.Ö.) hakkındaki tazminat davası, haksız eylemin işlendiği 21.1.1968 gününden itibaren Trafik Yasasının 50. maddesinde öngörülen iki yıl sonra zamanaşımına uğramış olacaktır. Nitekim malca sorumlu olanlar hakkında açılan tazminat davasının tarihi 24.12.1970 olduğuna göre, iki yıllık zamanaşımı fazlasıyle geçmiştir.
Çoğunluğun bu yoldaki görüşüne karşı azınlık görüşü, malca sorumlu olanlar hakkındaki iki yıllık zamanaşımının, ceza davasının mahkumiyetle sonuçlandığı tarihten başlayacağı esasına dayanmaktadır. Oyas, bu görüşün benimsenmesi olanaksızdır. Bu yönü bir örnekle belirtmekte yarar vardır. Örneğin; asıl failin yani şoförün işlediği suç niteliğindeki eylemin zamanaşımı 5 yıl olsun (TCK. 102/4'e göre). Ceza davası tam 5 yıl sonunda hükme bağlanmıştır. Ceza davasına mağdur müdahale ile kişisel hak istememiş ise, tazminat davasının zamanaşımı eylemin işlendiği tarihten itibaren BK.nun 60/2. fıkrası hükmünce 5 yıl sonunda zamanaşımına uğrayacaktır. Diğer bir söyleyişle, mağdur ceza davasına katılıp kişisel hak istememek ve bu süre içinde ayrı bir (hukuk) davası açmamak suretiyle tazminat davasını zamanaşımına uğratmış olacaktır. Bu takdirde azınlık görüşüne göre, hüküm tarihinden itibaren malca sorumlu olan kişilere karşı iki yıllık yeni bir süre tanımak, asıl faile karşı açılması olanağı bulunmayan bir davalının malca sorumlu olan kişilere karşı açılması olanağının tanınması sonucunu doğuracaktır ki, böyle bir görüşün hukuksal dayanağını bulmak mümkün değildir. Bu itibarla, dairemizin bozma ilamına yöneltilen karar düzeltme nedenleri yersiz ve reddedilmelidir.
SONUÇ : Usulün 440 ve 442. madelerinde sayılan nedenlerden hiç birisine uygun olmıyan karar düzeltme isteğinin (REDDİNE) ve Usulün 442. maddesi hükmünce 504şer lira para cezasının karar düzeltme isteyenlere yükletilmesine 21.11.1974 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
KARYI OY YAZISI
Yalnız bozmanın sonuç bölümünde ileriye sürülen nedenler muhalefetin ileri sürülmesinde yeterli değildir. BK.nun 55. maddesinin son fıkrasında yer alan ve adam kullananın dahi eylemi işleyenle birlikte sorumlu tutulması gerektiği konusundaki hükmü de bu hususla birlikte incelenirse o suçta çoğunluğun ileri sürdüğü konunun yersizliği ortaya çıkmış olacağından, hükmün bu nedenlerle onanması gerekir.
Başkan
(F.M.)
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini