 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E: 1974/6430
K: 1974/3848
T: 25.06.1974
DAVA : İşin duruşmaya bağlı olduğu anlaşılarak ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde temyiz eden davacılar adına avukat S. M. gelmiş, diğer taraftan kimse gelmemiş olduğundan onun yokluğunda duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanın sözlü açıklaması dinlenildikten sonra dosya incelendi, gereği konuşuldu:
KARAR : 1 - Uyuşmazlık adi ortaklıktan doğmuştur. Adi ortaklığın süresinin ve işin bittiğinde bir uyuşmazlık yoksa da hangi işlerin ortaklık kapsamına girdiği çekişmelidir. İşin bittiğinde ortaklığın kapsamında sağladığı sonuçlarda uyuşmazlık bulunduğuna göre sağlanan sonuçların gereğinin yerine getirilmesi isteği tasfiye olarak tanımlamak gerektir. Sonuç, kazanç ve zarar hesaplarıda çekişmelidir. Bu durumda ortaklardan Bilgihan 14.9.1970 gününde Asliye 4. Ticaret Mahkemesinde 70/356 sayılı bir dava açıp ortaklığın zarar ettiğini bu ortaklıktan kendisinin davalı iki ortakdan 500.000 lira alacağı bulunduğunu ileri sürüp ödetme istemiştir. O davanın davalıları A. ve T. 7.6.1972 gününde bu davayı açıp toplam kazanç payları 1.036.835,52 liranın ödetilmesini istemişlerdir. Her iki davanın değindiği olayların ortak aynı olduğu bir gerçektir. Fakat önce açılan dava olumlu sonuca ulaştığında bu davanın reddi zorunluğu doğar. Konuda ortak yön budur. Fakat önceki davanın reddi halinde savunma bir yönü ile gerçekleşmiş olmakla beraber bu davanın amacı olan 1.036.835,52 liranın ödetilmesi zorunluğu asla doğmaz. O halde bu davanın konusunun savunma yoluyla önceki davada bütünü ile ileri sürülmüş bulunduğunun benimsenmesi olasılığı yoktur. Aksi düşünce davalıların ayni ortaklıkta ileri sürdükleri son davadaki ödetme isteğine ilişkin dava haklarının bulunmadığının kabulü sonucunu doğurur. Oysa varsa bir alacak hakkının dava edilmesi Anayasal ve özüne dokunulmayacak engellenilemiyecek haklardandır. Nitekim önceki davada savunma yalnız davanın reddini gerektiren olay ve hukuk nedenleriyle sınırlı olabilir. Bunu aşan ve ödetme dileğini kapsayan bir karşılık davanın varlığı ne taraflarca nede mahkemece açıklanmış değildir. Önceki davada savunma bazı yönleriyle bu davadaki ödetme isteğinin dayanağı olan olayların bir bölümünü kapsamı içine almış olması olayda her halde Usulün 187. maddesinin 4. bendinin uygulanmasını gerektirmez. Ancak davanın davalılarının mahsubu aşan bir karşılık davası olsaydı elbette bu biçimde düşünüş yanlış olur. Bu durumda uygun olan yön her iki davanın birleştirilerek yürütülmesi uygun olmakla beraber bu konuda Usulün 48. maddesi hükmünce bir birleştirme dileği bulunmadığından bu yararlı durumun resen sağlanması olanağı yoktur. Birleştirme gerçekleşmedikçe bu dava için ancak dava bekletici sorun biçiminde düşünülebilir. Fakat önceki davadaki savunmayı aşan isteği kapsayan bu davanın her halde incelenmesi zorunludur. Kuşkusuz önceki davada davalıların savunmalarını onların aleyhindeki subutu hali bu dava için bağlayıcı olursa da dava dilekçesinin iptali nedeni sayılamaz. Emsal kararın kapsadığı olayların bu davadaki olaylara benzerliği uygunluğu açıkca belirmiş
değildir. O halde gösterilen esaslar uyarınca inceleme yapılmak üzere temyiz olunan karar bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA ve davacılar yararına takdir edilen 850 lira duruşma avukatlık parasının davalıya yükletilmesine ve peşin harcın istek halinde geri verilmesine 25.6.1974 gününde oybirliğiyle karar verildi.