 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E:1974/1839
K:1975/5283
T:21.04.1975
- MUVAZAA
- MAL KAÇIRMA
- KAMU ALACAKLARININ ÖDENMEMESİ İÇİN YAPILAN İŞLEM
- İPTAL DAVASININ YANLARI
- İPTALİN KAPSAMI
* ÖZET:Bir kimsenin kamu borcunu ödememek için mallarını muvazaa yoluyla üçüncü kişiye devretmesi işlemi 6183 Sayılı Yasanın 24 ve 30. maddeleri yoluyla iptal edilebilir. Ancak bu davanın devir işleminin yanlarına yöneltilmesi ve geçersizlik isteğinin borca yetecek mala ilişkin olması gerektir.
(6183 s. Amme Al. Tah. Us. Hk. K. m. 24, 30)
Davacı avukatı; amme borçlusu Nihat tarafından davalı Bülent'e Noter senedi ile yapılan satışın iptaline karar verilmesini istemiştir.
KARAR: Yapılan yargılama sonunda; adı geçen Noter senedinin hükümsüzlüğüne karar
verildiğine ilişkindir.
Temyiz eden ve duruşma isteyen: davalı avukatı.
Davacı hazinenin davaya dahil olmayan Nihat adındaki 3. kişiden 59.737,40 lira vergi alacağı olduğu, bu kişi hakkında 6183 Sayılı Kanun hükümlerine dayanılarak tahsili yoluna başvurduğu; ancak, borçlu Nihat'ın NAB. Ticaret ve Sanayi Limited Şirketinin müdürü, temsilcisi ve paydaşı bulunduğundan yararlanarak kendisinin hazineye olan borcunu ödememek amacı ile şirketin mal varlığına dahil telesiyej tesislerindeki haklarını ve bu arada pek tabii olarak Limited Şirketteki bir kısım payını davalı özel kişiye devrettiğini ileri sürerek, 6183 Sayılı Kanunun 30. maddesi hükmünce bu temlikin amacının hazinenin alacağının bir kısmının veya tamamının tahsiline imkan bırakmamak olduğunu belirterek muvazaa yolu ile düzenlenen temlik belgesinin iptaline karar verilmesini istemiştir.
1 - Gerçekten, ana kural olarak 3. kişiler muvazaa nedeniyle hakları halele uğratıldığı takdirde tek taraflı veya çok taraflı hukuki muamelelerin geçersizliğini ileri sürebilirler. Çünkü, muvazaalı bir hukuki muamele ile 3. kişinin izrar edilmesi ona karşı işlenmiş bir haksız eylem niteliğindedir. Kaldıki, 6183 sayılı Kanunun 30. maddesi hükmü, özel olarak yeni bir düzenleme getirmiştir. 30. maddede aynen (borçlunun malı bulunmadığı veya borca yetmediği takdirde amme alacağının bir kısmının veya tamamının tahsiline imkan bırakmamak maksadıyla borçlu tarafından yapılan bir taraflı muamelelerle, borçlunun maksadını bilen veya bilmesi lazım gelen kimselerle yapılan bütün muameleler tarihleri ne olursa olsun hükümsüzdür) denmiş ve anılan Kanunun 24. maddesinde de 30. maddede yazılan tasarruf ve muamelelerin genel mahkemelerde iptalinin dava edileceği açıklanmıştır. Yukarıda anılan genel ve özel kuralların güttüğü amaç, doğrudan doğruya alacaklının hukukunu ihlal eden tasarruf ve işlemlerdir. Bu bakımdan, eğer yapılan işlem alacaklının hukukuna etkili değil ise; diğer bir deyimle, alacağının bir kısmının veya tamamının tahsilini imkansız bırakmamışsa, hukuki tasarrufların geçersizliğinden söz etmek ve iptalini istemek mümkün değildir. 0 halde, olayımızda borçlu 3. kişi Nihat'ın diğer mal varlığı ile davacı hazinenin alacağının tamamen tahsilinin mümkün olup olmadığı yönü araştırılmadan ve bu yön kesin olarak saptanmadan belgenin tümünün iptali cihetine gidilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
2 - Bundan başka, davalı özel kişiye borçlu Nihat'ın dahi şeriki bulunduğu Limited Şirketin telesiyej tesisleri devredildiğine göre, bu tesisler üzerinde Limited Şirketin bir şeriki olarak borçlu Nihat'ın ne kadar hakkı var ise, belgenin o hakla sınırlı olarak iptaline karar verilmesi gerekirken; hazineye hiçbir borcu bulunmayan ve dolayısiyle hakkında herhangi bir takip söz konusu olmayan Limited Şirketin tüm tasarrufunun iptaline karar verilmiş olması da bozmayı gerektirir.
3 - Davacı hazine bu davayı yalnız temellük eden kişiye karşı yöneltmiştir. Oysa temlik ya da belgede belirtildiği gibi satış işleminin iptalinden ve bunun sonuçlarından doğrudan doğruya Limited Şirketin ve onun şeriki olan borçlu Nihat'ın hukukunun da halele uğrayacağı kuşkusuzdur. 0 halde, bu davada Limited Şirketle borçlu Nihat'ın da hasım olması gerekir. Bu ilke gözönüne alınmaksızın yalnız temellük eden kişi huzuru ile duruşma yapılarak belgenin iptaline karar verilmiş olması da keza usul ve yasaya aykırıdır.
Sonuç : Temyiz olunan kararın gösterilen nedenlerle BOZULMASINA ve davalı yararına takdir edilen 1000 lira duruşma avukatlık parasının davacıya yükletilmesine ve peşin harcın istek halinde geri verilmesine 21.4.1975 gününde oybirliğiyle karar verildi.