 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
2. Hukuk Dairesi
E: 1974/3351
K: 1974/3983
T: 20.06.1974
DAVA : A.E. tarafından H. ve H.İ.C. aleyhine açılan eşya bedelinden mütevellit alacak davasının yapılan muhakemesi sonunda verilen yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen mürafaa icrası suretiyle tetkiki davalılar tarafından istenilmekle duruşma için tayin olunan günde temyiz edenler adına vekilleri Av. E.A. geldi. tebligata rağmen karşı taraf adına kimse gelmedi. Gelenin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için başka güne bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup iş anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
Kanunda aksi öngörülmedikçe kural olarak herkes iddiasını isbatla yükümlüdür. (M.K. 6) Ancak iddialar karşılaştığında kimin isbat yükü altında bulunduğunun tesbiti her zaman kolay olmamaktadır. Bunun için gerek ilmi gerekse kazai içtihadlarda bir takım ölçülere yer verilmiştir:
a) Hemen bütün bilim adamlarının birleştiği ve Yargıtay uyygulamasında da kararlılık ifade eden ölçüye göre, isbat yükü hayatın olağan akışına aykırı iddia ve savunmada bulunana düşer. (prof. Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü 1968, Sh. 372, Prof. İlhan Postacıoğlu, Medeni Yargılama Usulü, 1970, Sh. 464, Prof. Necip Bilge Hukuk Yargılamaları Usulü, 1967, Sh. 445, Prof. Sabri Şakir Ansay, Hukuk Muhakemeleri Usulü, 1957, Sh. 248-249, Prof. Saim Üstündağ, Hukuk Muhakemeleri Usulü 1973, Sh. 378, H.G.K. 19.7.1967 günlü ve 239 - 340 sayılı kararı, H.G.K. 7.6.1975 günlü, 972/84 sayılı, kararı, Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 5.4.1971 günlü ve 2075/2200 sayılı kararı).
b) İleri sürdüğü bir vakıadan lehine haklar çıkaran kimse iddia ettiği olayları isbat etmelidir. (Prof. Saim Üstündağ Age. 973, Sh. 377).
c) İsbat yükü, daha kolay başarana düşer. (Prof. Saim Üstündağ Age. Sh. 378 Federal Mahkeme kararına atfen).
Olayda davacı ziynet eşyasının kocasında kaldığını ileri sürmüş, davalı taraf ise onun tarafından götürüldüğünü savunmuştur. Hayat deneylerine göre, olağan olan bu çeşit eşyanın kadın üzerinde olması ya da evde saklanmış, muhafaza edilmiş bulunmasıdır. Diğer bir deyimle, bunların davalı tarafın zilyetlik ve siyanetine terk edilmiş olması olağan ters düşer. Diğer taraftan ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen götürülebilen nevidendir. Onun için evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi, gizlemesi tabiidir. Kadın evi terk ederken bunların zorla elinden alındığı ve götürmesine engel olunduğu gerçekleşmedikçe yukarıda açıklanan gerekçeler karşısında bunların evde kaldığını isbat yükü kadına düşer.
Olayda kadın, ziynet eşyasının götürülmesine engel olunduğunu, veya zorla elinden alındığını, daha öncede götürme fırsatını elde edemediğini isbat edememiş, aksine davaya konu eşyadan bir kısım bileziklerin dava sırasında kadının kolunda görüldüğü gerçekleşmiştir. Hal böyle olunca diğer ziynet eşyasının evde kaldığını düşünmek mantık dışı olur. Öte yandan bileziklerin kadında kaldığı sabit olduğu halde mahkemece re'sen yöneltilen yeminin yerine getirilmesi sırasında bileziklerin bile kocasında kaldığını söylemiş olması davacının ne derece samimiyetten uzak olduğunu göstermeğe yeter.
Re'sen yemin (H.U.M.K. 356) delillerin kesinlik ifade etmemesi halinde hakimin ağırlık vermek isteği tarafın delillerini güçlendirmek amacı ile başvuracağı bir yoldur. Yukarıda açıklandığı gibi, isbat yükü davacıya ait olup davacının da delilleri yeterli olmadığına göre, davacının davalıya yemin teklif etme hakkı bulunduğunun hatırlatılması, sonucu uyarınca karar verilmesi gerekirken, gereksiz olarak davacıya re'sen yemin teklif edilmesi suretiyle uyuşmazlığın bu bölümün çözülmesi ise kabul şekli bakımından yanlıştır.
Sonuç olarak davanın ziynet eşyası bölümünün reddi gerekirken, bunları aynen olmadığı takdirde bedellerinin ödetilmesine karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen kararın gösterilen sebeplerle BOZULMASINA ve duruşma için takdir olunan Bin lira vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine 20.6.1974 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.