Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
YARGITAY
2. Hukuk Dairesi
E: 1974/2840
K: 1974/2942
T: 27.03.1974
DAVA : Vus'at Osman ile Ayse arasındak evlat edinme davasının yapılan muhakemesi sonunda davanın reddine dair verilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmekle evrak okunup, gereği görüşülüp düşünüldü :
KARAR : Taraflar boşanmışlar, koca boşanan karısını evlat edinmek için izin istemiş,mahkemece bu istek red edilmiştir.
Kan bağı ve nesep ilişkisinin kişilerin benliğinde meydana getirdiği yapı ve düşünce biçimi itibariyle biribirine karşı cinsel arzu doğmamaktadır. İşte aileyi ve evlat ebeveyn ilişkisini kutsallaştıran ve insanları hayvanlardan ayırt eden özellik bundan kaynaklanmaktadır.Bazı kişilerde (pek ender olmak üzere) bunun aksine meydana gelen sapık eğilim ve eylemler toplumda nefret ve lanetle karşılanmaktadır. Kanunkoyucu evlat edinen ile evlatlık arasında yukarıda ifade olunan duyguların yani (ana-baba -evlat) sevgisinin oluşacağı esasından hareket etmiş ve bu sebepledir ki evlat edinen ile evlatlığın evlenmelerini yasaklamış (M.K. 92/3) herhangi bir sebeple fiili (de facto) bir durum meydana geldiği zaman pek haklı olarak evlat edinme ilişkisine değil evlenmeye hukuk değer vermiş tercihini o yolda kullanmıştır. Eğer aksine bir yol seçilseydi, yani evlilik batıl sayılsaydı çok büyük bir ihtimalle evlilik dışı ilişkinin devamına rağmen bu kişileri hal evlatlık ve evlat edinen olarak (bu kimlikleri ile ) toplama kabul ettirmeye çalışmak kamu vicdanını rahatsız ederdi. İşte bu amaçladır ki, her nasılsa gerçekleşen evlenmeye geçerlik tanınmış (M.K.121) böyle suni bağın (evlatlık ilişkisinin) ortadan kaldırılması yolunda doğru bir tercih yapılmıştır. Görülüyorki Medeni Kanun düzenlenirken toplumun ahlak anlayışına ve kamu vicdanına ağırlık verilmiştir. Hal böyle olunca boşanan eşlerden birinin ötekini evlat edinmesini mümkün görmek gerçeklere ve toplumun değer yargılarına ters düşer. Esasen bir sözleşme veya ilişkinin kural olarak kamu vicdanınıda tepkiyle karşılanmaması ahlaki düşünüş ve inanışlarla bağdaşmazlık içinde bulunmaması asıldır.
M.K.nun 18. maddesine göre evlenmenin sona ermesi ile sıhri hısımlık ortadan kalkmaz. Onun için evlilik her ne sebeple son bulurusa bir kimsenin kaynana veya kayınbabası ile ya da eşinin füruu (başkasından olma çocuk ve torun ) ile evlenmesi yasaklanmıştır (M.K. 18, 92/2) Öte yandan,Usul kanunlarında da bu ilke eses alınmış evlenme son bulmuş olsa bile evlilik mevcut imiş gibi düzenleme yapılmış tanıklık konusunda engeller (HUMK.245-246, CUMK. 47-50) getirilmiş ve hakimin davaya bakmaktan men sebepleri (HUMK.28/2, CUMK. 21/3) arasında sona ermiş evlilik sebebi ile de yasaklanmaya yer verilmiş böylece evlatlık ilişkisine oranla çok önemli konularda bile evlenme ile meydana gelen sıhrı hısımlık evliliğin sona ermesinden sonra bir vakıa olarak kabul edilmiştir. Uslu kanunlarınca boşanan eşler korunmuş onlara söz gelmesi önlenmiş ve bu düşünceden hareketle bir kısım engel ve yasaklar konmuş iken M.K.da açıkça belirtilmediği kanunun esprisi ve az önce açıklanan hükümlerin tümünün incelenmesinden doğan tabii sonuç bir yana itilerek boşanan eşler arasında evlatlık ilişkisinin kurulmasını mümkün görmek ve özellikle bunların geçmişlerin tümüyle unutacakların her türlü cinsel arzudan bir anda arınıp sıyrılacaklarını ve aralarında (...evlat- ebeveyn) sevgisinin doğup gelişeceğini kabul etmekeşyanın tabiatına ve insanın yapısına ters düşer. Hele olayda olduğu gibi 10 yılı aşkın bir süre aynı yastığa baş koyan evlat- baba gibi birbirini benimsemelerine ve bu duygularla dolu (meşbu) olacaklarına inanmak,mantığı zorlamak insan denen canlının his yönünü tanımamamk ve inkar etmek olur. Onun için olayımızda boşanan eşlerin 13 yıllık geçmişlerini bir çırpıda unutup yeni düzene uygun bir duygu ve davranış içine girecekleri farz edilse (varsayılsa) bile bu da izin için yeterli değildir. Çünkü asıl ve önemli olan toplumun uonlara bu gözle bakmasını sağlamak va haklarına çirkin izlenimlerin doğmasını önlemektir. Bu ise hiçbir surette mümkün olamaz.Bunun aksini düşünüp savunmak ise arzulanan sonucu elde etmek için kendini ve çevreyi aldatmak olur. İşte hal böyle olunca hakimin evlat edinmeye izin vermemesi isabetlidir.
Dosyadaki yazılra kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle yukarıda yazılı gerekçelere göre yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddi ili usul ve kanuna uygun olan hükümün (ONANMASINA), oybirliğiyle karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • Clicking Here TLO lookup 
  • 02.05.2025 08:42
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini