 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
2. Hukuk Dairesi
E: 1974/2572
K: 1974/2442
T: 25.04.1974
DAVA : K.A. ve arkadaşları tarafından A.T. aleyhine açılan tenkis davasının yapılan muhakemesi sonunda verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : 1 - Yapılan soruşturmaya, toplanan delilere, kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, aşağıdaki bendlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
2 - Temlike konu taşınmazların ölüm günündeki değerleri yerine dava tarihindeki kıymetlerinin tereke mevcuduna eklenmesi Medeni Kanununun 454. maddesine aykırıdır.
3 - Eş intifa hakkını seçtiği takdirde (M.K. 444) onun saklı payıda ölenin furuunun saklı payına eklenir. Çünkü: kanun koyucu, miras bırakanın ölümünden sonra iradesinin değişik şekillerde sonuçlar doğurmasına engel olmak istemiş, daima mülkiyet hakkını seçeceği faraziyesinden hareket ederek hüküm sevk etmiştir. Aksi halde Medeni Kanunun 453. maddesini seçimlik hak esasına göre düzenleyebilirdi. Bu suretle, ölenin hayatta iken tasarruf nisabını kesin olarak hesaplaması ve bu sınırlar içinde olmak üzere tasarrufta bulunması amacı güdülmüştür. Öte yandan eş intifa hakkını seçmekle, miras bırakandan fürua intikal eden mal varlığında 1/2 oranında bir takyit meydana gelmekte, bu yüzden serbest kullanma imkanı kısıtlanmaktadır. bu ise mirasçı için bir külfettir. Her ne kadar intifa hakkı ile yükümlü malların bu netelikleriyle satışı mümkün isede (14.3.1960 günlü 1/3 sayılı içtihadı birleştirme kararı) böylece bir malın satış değerinin düşeceği de bir gerçektir. bundan da tabiatıyle füru zarar görür. İşte "nimetin külfete göre" olacağı kuralı gözönünde tutulursa, intifa hakkını seçen eşin saklı payının furuun saklı payına eklenmesi hak duygularının kaçınılmaz bir sonucu olur. Öte yandan, murisin iradesi dışına çıkılarak ölüme bağlı tasarruf veya sağlar arası birtemlikle iktisapta bulunan kişinin mal varlığının gereksiz yere artması da önlenir. (Fazla bilgi için bakınız: Barolar Birliğinin öncülüğü ile 1971 de toplanan 1. Türk Hukukçular Kongresine sunulan "Medeni Kanunun miras bölümünde yetersiz bazı hükümleri" adlı tebliğ, sh. 6-7).
O halde, mülkiyet hakkını seçmiş olsaydı, terekenin 8/32 si eşin saklı payı, 6/32 si tasarruf nisabı, 18/31 si de furuun saklı payı olacaktı. Oysa eş intifa hakkını seçtiğine göre, onun saklı payı da furuun saklı payına ilave edilmek suretiyle furuun saklı payı 26/32 olacak, tasarruf nisabı 6/31 olarak sabit kalacaktır. Ancak, eş intifa hakkını seçmekle furuun 26/32 tutarındaki saklı payının 13/32 si tam mülkiyet, 13/32 si ise çıplak mülkiyet şekline dönüşecektir.
Olayda, eş intifa hakkını seçtiği cihetle, az önce açıklanan gerekçeler karşısında terekenin mevcudunun 6/32 si tasarrruf nisabı kabul olunmak, 13/32 tam, 13/32 çıplak mülkiyet olmak üzere 26/32 si de füruun saklı payı olarak kabul edilmek, bu çerçevede tenkis hesapları yapılmak gerektir. Anılar yönün gözetilmemiş olması yanlış oduğu gibi, ölenin 6 çocuğunun bulunduğu veraset belgesinden açıkca anlaşılmasına ve aksi de ileri sürülmemesine rağmen miras bırakanın 5 çocuğu varmış gibi, hesap yapılması da kabul şekli bakımından usul ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen kararın gösterilen sebeplerle BOZULMASINA 25.4.1974 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.