 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
2. Hukuk Dairesi
E: 1974/2017
K: 1974/2830
T: 07.05.1974
DAVA : N.K. tarafından karısı B.K. aleyhine açılan boşanma davasının yapılan muhakemesi sonunda davanın reddine dair verilen hükmün esasının temyizen mürafaa icrası suretiyle tetkiki davacı ve nafakaya ait kısmı da davalı tarafından istenilmekle duruşma için tayin olunan günde temyiz eden davacı vekili ve davalı vekili geldiler. Gelenlerin konuşmaları dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için başka güne bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup iş anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : 1 - Davacının eşi hakkında evvelce açtığı boşanma davası reddedilmiş, hüküm davacı vekiline 14/12/1972, davalı vekiline ise 15/12/1972 gününde tebliğ edilmiş, davacı vekili 15/12/1972 tarihli dilekçe ile kararı temyiz etmiyeceğini bildirmiş, öbür taraf ise hükmü temyiz etmemiştir. Şekli hukuk yönünden bu karar 31/12/1972 gününde kesinleşmiş sayılır. Ancak dava reddedilmiş olduğuna göre, hükmün esası yönünden temyiz hakkı sadece davacıya aittir. Davacı vekili ise 15/12/1972 günlü dilekçe ile kararı temyiz etmiyeceğini açıklamıştır. Davalı tarafın davanın esası bakımından temyiz hakkı bulunmadığı cihetle gerçek anlamı ile kesinleşme davacı tarafından temyizden vaz geçtiği 15/15/1972 tarihinde vaki olmuş bulunmaktadır. Temyize konu işbu dava ise 18/12/1972 de açılmıştır.
Usulün, 187/4. maddesinin amacı, iki ayrı davanın görülmesi suretiyle çelişik ve telafisi güç kararların verilmesini önlemektedir. Çağdaş hukukta sözüne göre (lafzi) yorum terk edilmiş, onun yerine öze (amaca) yönelik yorum almıştır. Doğru ve hakka uygun olan da budur.
Az önce açıklandığı gibi, davacı taraf bakımından hüküm 15/12/1972 gününde kesinleşmiş olup davalının sırf yargılama giderine münhasır temyiz hakkının henüz dolmamış olması halini davayı derdest saymak için gerekçe olarak kabul etmek usulün 187/4. maddesine aykırı düşer. Öyle ise uyuşmazlığın esasının incelenmesi lazım gelirken, yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirir.
2 - Gerçekten derdest dava söz konusu olsa idi yapılacak iş, usulün 194. maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar vermekten ibaret iken, davanın reddedilmesi kabul şekli bakımından usul ve kanuna aykırıdır.
3 - Koca, birlik devam ederken eşine ve çocuklarına sağladığı hayat şartlarını boşanma davası sebebiyle ayrı yaşama halinde de devam ettirmek zorundadır. Davalı tarafın ikrar ettiği yıllık kazanç tutarı üç kişi için ayda 1900 lira nafaka takdirinin azlığını ve yanlışlığını göstermeğe yeter. Onun için davalının mali durumu derinlemesine incelenip sonucu uyarınca uygun tedbir nafakası takdir edilmemiş olması bozmayı gerektirir.
SONUÇ : Temyiz edilen kararın gösterilen sebeplerle taraflar yararına BOZULMASINA 7/5/1974 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.