 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi
E: 1974/9930
K: 1974/8418
T: 15.11.1974
DAVA : Taraflar arasındaki davada: Davacı, tapulu taşınmazına müdahalenin men'ini istemiştir. Davalı, reddi savunmuştur.
Mahkeme, kesin mehle rağmen davacı keşif ücreti yatırmamış ve keşfe götürmemiştir gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir.
Bu karar süresinde davacı tarafından temyiz edilmekle dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR : Mahkemece ilk keşifteki uygulama yetersiz sayılarak yeniden keşif yapılması, gerekli görülmüş ve davacıya keşif masrafını yatırması için HUMK.nun 163. maddesi uyarınca kesin önel verilmiştir.
Sözü geçen madde ile davaya ilişkin bulunan sürelerin "Yasal" veya "Hakim tarafından belirtilen" olmak üzere iki çeşitten ibaret bulunduğu kabul edilmiştir.
Yasal süreler kesin olup riayetsizlik takdirinde yapılması gerekli işlem yapılmazsa hakkın düşeceği kuşkusuzdur. Hakim kesin olmak kaydiyle süre tanıdığını belirtmemiş ise, süreyi geçirmiş olmanın isteği üzerine ikinci kez bir süre daha verebilir. 2. defa verilen süre sondur, Yasal süre gibi kesindir. Kesin olan veya ikinci defa verilen süre içinde ilgili taraf gerekli işlemi yapmazsa işleme bağlı tutulan hakkı düşer.
Hukukla uğraşan meslek adamlarından bazılarının 163. maddeyi anlamakta zorluk çektikleri, süreye riayetsizlik takdirinde davanın usuli nedenle reddedilip esasının incelenmemesinden ötürü kesin hüküm sayılmıyacağı düşüncesini taşıdıkları çok görülmüştür.
Halbuki olayda veya benzeri durumlarda hakim tarafından verilen kesin süre içinde keşif masrafını yatırmayan taraf iddiasını ispat edemeyen kimse durumuna düştüğü için davası reddedilir. Artık aynı davayı kesin hükmün varlığı nedeniyle bir daha açmak olanağı yoktur. Davada ise, davacı davasını bizzat takip eden sade bir vatandaştır. Hakimin tanıdığı süreye riayetsizlik ettiği takdirde, karşılaşacağı sonucu kestirmek olanağına sahip değildir. Hakim veya avukatların anlamını kavramakta zorluk çektikleri bir kanun maddesini vatandaşın tam olarak bildiği veya anladığı düşünülemez.
Ülke koşulları ve hayatın gerçekleri bu gibi hallerde bir ayrıcalık yapılmasını zorunlu kılmaktadır. Davaların, bizzat taraflarca takip edildiği hallerde hakim 163. maddenin anlamını süre verdiği kimseye anlatmak ve açıklamak zorunluğundadır. Olayda, hakim keşif masrafını -tanıdığı süre içinde- yatırmadığı takdirde, davacıya iddiasını ispat edememiş bir kimse durumuna düşeceğini ve davasının bu nedenle reddedileceğini açıkça bildirmek ve onu uyarmak mecburiyetindedir.
Hakimin bu şekilde uyarmada bulunduğunu duruşma tutanağına yazması ve hatta alakalının imzasını almak suretiyle bu yönü belgelendirmesi gereklidir. Kanunun hakime bu biçimde hareket etmek mükellefiyetini yüklememiş olmasına rağmen memleket gerçekleri hakimin bu tarzda işlem yapmasını öngörmektedir. 1. Hukuk Dairesinin benzeri işlerdeki uygulaması yukarıda açıklanan yöndedir. Böylece bir kanun boşluğu memleketin şartlarına ve ihtiyaçlarına göre doldurulmuş, vatandaş bilgisizliğinin cezasını hak ettiğinden fazla bir bedelle ödemek durumuna düşmekten kurtarılmış bulunmaktadır.
SONUÇ : Yukarıda öngörülen şekilde işlem yapılmadan davanın reddine karar verilmesi yolsuz olduğundan hükmün bu nedenle HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, ve peşin harcın iadesine 15.11.1974 gününde oybirliğiyle karar verildi.